HUKUK & DANIŞMANLIK
Israrlı Takip Suçu ve Cezası (TCK m. 123/A)
MGC Legal ekibinin kaleme aldığı “Israrlı Takip Suçu ve Cezası” başlıklı makalemizi okumanıza sunarız, işte detaylar…
Israrlı Takip Suçu Nedir?
Ülkemizde gün geçtikçe artan kadın cinayetleri ve bu konuda alınan önlemlerin hukuki boyutu uzun zamandır kamuoyunun gündeminde olmakla beraber, özellikle kadınlara yönelik olarak çoğunlukla da eski eş ve/veya eski sevgilileri tarafından icra edilen şiddet eylemlerinin yalnızca “fiziksel şiddet” düzleminde ele alınamayacak ölçüde çeşitlenmesi dolayısıyla bu konuda yeni düzenlemeler yapılması, yeni önlemler alınması zaruri hale gelmiştir.
Odağında genel olarak kadın ve çocukların bulunduğu şiddet eylemlerinin büyük çoğunluğunda mağdurun hayatını kaybetmesi yahut ağır şekilde yaralanması şeklinde neticelenen olayların öncesinde söz konusu üzücü sonuçların ortaya çıkabileceğinin öngörülebilir nitelikte olduğu acı şekilde tecrübe edilmiştir.
Nitekim söz konusu şiddet vakalarının çoğunda mağdurun fail tarafından ısrarlı şekilde takip edildiği, sürekli ve sistematik olarak taciz edildiği malumdur. Fakat, bu eylemleri gerçekleştiren kişilere yönelik olarak alınan önlemlerin çoğu zaman yeterli olmadığı da aşikardır. Söz konusu eylemlerin önlenmesi ve bu suretle sıklıkla bu eylemlerin son halkası olarak gerçekleşen cinayet ve yaralamaların son bulması adına, 12.05.2022 tarihinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda (“TCK”) yapılan yeni suç düzenlemesi oldukça önemlidir. Nitekim ceza hukuku kapsamında yapılabilecek yegane şey şiddetin ayak sesleri niteliğinde olan bu eylemlerin suç kapsamına alınarak cezai yaptırıma bağlanmasıdır.
Bu kapsamda, bu yazımızda 12/5/2022 tarihli 7406 sayılı Kanun ile yapılan TCK m. 123/A düzenlemesine ilişkin beyan ve görüşlerimizi siz değerli okuyucularımıza aktarmak isteriz.
“Israrlı Takip” kenar başlıklı TCK m. 123/A metni şu şekildedir:
(1) Israrlı bir şekilde fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Suçun;
a) Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi,
b) Mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması,
c) Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi, hâlinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Bu maddede düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
Madde metninde “Israrlı Takip” suçuna vücut verecek hareketler tanımlanmıştır. “Suçta ve Cezada Kanunilik” ilkesi gereği suçun oluşabilmesi için kanunda belirtilen tipik hareketlerin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu husus suçun tipiklik unsurunun bir gereğidir. Bir başka tabirle, suçun oluşumundan bahsedebilmemiz için ilgili suça ilişkin kanuni düzenlemede tanımlanan hareketlerin gerçekleşmesi gerekir aksi takdirde bir suçta bahsedilemeyecektir.
Tipiklik iki unsurdan oluşmaktadır. Bunlar maddi (fiilin dış dünyadaki görünüş biçimi) ve manevi (failin psişik-ruhsal alanı ve onun tasavvur dünyası) unsurlardır.[1]
Tipikliğin maddi unsurları: fiil, netice, illiyet bağı, fail, mağdur ve suçun konusudur. Manevi unsurları ise; kast, taksir ve saiktir. Aşağıda ısrarlı takip tuçu, tipiklik ve hukuka aykırılık unsurları bakımından değerlendirilecektir.
Suçun Maddi Unsurları Bakımından Israrlı Takip Suçu
1. Fiil
Madde metni uyarınca suç kapsamında düzenlenen fiillerin niteliğine ilişkin açıklamalarımızı aşağıda başlıklar halinde aktarmak isteriz.
a. Hareketin Sayısına Göre Tasnif
Israrlı takip suçu, suçu oluşturan hareketlerin niceliği bakımından “seçimlik hareketli” bir suç olarak düzenlenmiştir. Ceza normunda bazen birden fazla hareket, birbirinden bağımsız olarak gösterilir. Bunlardan herhangi birinin gerçekleşmesiyle suç oluşur.[1] Madde metninde; “Israrlı bir şekilde; fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak.” hareketleri ile bu hareketlerden herhangi birinin gerçekleşmesi suretiyle suçun işlenebileceğinin düzenlenmesi ısrarlı takip suçunun seçimlik hareketli suç olarak düzenlendiğini göstermektedir.
Seçimlik hareketler, fiziken takip etmek ve haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmaktır.
Haberleşme ve iletişim araçlarının amacı kişilerin duygu ve düşüncelerini aktarmaktır. Günümüzde yaygın olarak kullandığımız Instagram, Twitter, WhatsApp gibi sosyal mecralar da haberleşme ve iletişim araçlarına dahil olmaktadır. Kanun koyucunun iletişim, haberleşme ve bilişim sistemlerinden bazılarını saymak yerine genel bir terim kullanmasından hareketle TCK m. 123/A hükmünün, gelecekte ortaya çıkması muhtemel farklı iletişim-haberleşme araçları ve bilişim sistemleri bakımından da uygulanabileceği söylenebilecektir.
İlginizi Çekebilir: Bilişim Suçları.
Özellikle günümüzde sosyal medya üzerinden birtakım kullanıcıların, taciz boyutuna varacak şekilde ısrarlı mesaj atma ve etkileşim kurmaya çalışma şeklinde ortaya çıkan eylemleri yaygınlaşmıştır. Bu konunun söz konusu düzenlemenin kapsama alanı içine girdiği muhakkaktır.
Fail belirtilen seçimlik hareketlerden herhangi birisini yahut bunların birkaçını gerçekleştirmesi halinde de suç işlenmiş sayılacaktır. İki durum arasında suçun gerçekleşmesi bakımından bir fark yoktur fakat suçun kanunda belirtilen seçimlik hareketlerden birkaçı ile işlenmesi halinde TCK m. 61 uyarınca ceza tayininde hakim tarafından göz önünde bulundurulacaktır.
TCK m. 123/A hükmünce düzenlenen ısrarlı takip suçu aynı zamanda bir itiyadi suç tipi olarak düzenlenmiştir.
İtiyadi suçtan söz edebilmemiz için eylem failde itiyadın varlığını gösterecek şekilde belirli bir sayıda tekrarlanmalıdır.[2]
Israrlı takip suçu bakımından takibin ısrar niteliğine erişebilmesi için takibin birden fazla kez gerçekleştirilmesi gerektiği söylenebilir. Bu anlamda ısrarlı takip suçu itiyadi suçtur. İtiyadi olması, Yargıtay’ın kişilerin huzur ve sükununu bozma suçuna ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı bir kararda belirttiği üzere ısrar unsuru doğumu, hukuka aykırı eylemin birden fazla kez gerçekleşmesine bağlıdır.[3]
Yine madde gerekçesinde; “Israr, bir düşüncede veya davranışta ayak direme, üsteleme anlamına gelen bir sözcük olup, maddede belirtilen hareketlerin tekrarlanarak yapılmasını ifade etmektedir. Israr, fiilin haksızlık içeriği bakımından cezayı gerekli kılacak boyuta erişmesini ifade eden bir ölçüttür. Haksızlık teşkil eden fiilin makul sayılabilecek ölçülerde gerçekleştirilmesi halinde bu suç oluşmayacaktır. Israrın varlığı bakımından mutlaka aynı hareketin müteaddit defalar tekrarlanması şart değildir. Fail maddede belirtilen seçimlik hareketlerden birini ısrarla tekrarlayabileceği gibi farklı seçimlik hareketleri farklı yer ve zamanlarda tekrarlamak suretiyle de ısrar iradesini gösterebilir. Hâkim, ısrar unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğini somut olayın şartları çerçevesinde tespit edecektir.” şeklinde ifade edilmiştir.
b. Hareketin Şekline Göre Tasnif
Hareketin şekli bakımından suç tipleri, icrai (aktif) ya da ihmali (pasif) olabilir. Dış dünyada değişiklik meydana getiren iradi insan davranışı ya bir şeyi yapmak, işlemek ya da yapmamak, işlememek şeklinde kendini gösterir.[4]
İcrai hareket, yasak şeklinde ortaya çıkan ve toplum düzenini bozucu davranışların yapılmamasını emreden normlara aykırılıktır. Diğer bir deyişle yapma, “işleme” diyen, yasaklama kuralını bozan olumlu davranışlar icrai suçlara vücut verir.[5]
Kanuni bir yükümlülüğü yerine getirmeme, yapmama şeklinde cereyan eden fiiller ise ihmali suçlara vücut verecektir. “Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi” kenar başlıklı TCK m. 98 hükmü ihmali hareket ile işlenebilen suçlara örnektir.
Yazımız konusu “ısrarlı takip” suçu ise icrai hareketle işlenebilmektedir. Nitekim madde metninde düzenlenen suç fiillerine baktığımızda;
- Fiziken takip etmek,
- Haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak.
Bu suçun ihmal suretiyle işlenemeyeceği anlaşılabilir. Nitekim failin suçu işleyebilmesi için kanundaki emir kurallarına aykırı hareket etmesi gerekmektedir.
c. Fiilin İcrasının Devam Edip Etmemesine Göre Tasnif
Bu suç fiilin icrasının devam edip etmemesine göre ani hareketli bir suçtur. Ani hareketli suç, tipikliğin gerçekleşmesiyle tamamlanan ve aynı zamanda biten (icrası devam etmeyen) suçlardır.[6] Bu bakımdan takip fiilin ısrarlı olarak gerçekleştirilmesi icrai hareket olarak değerlendirilecektir ve bununla birlikte suç tamamlanmış olacaktır.
Kısacası madde metninde suç fiili olarak düzenlenen hareketlerin ve “…bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan.” şeklinde ifade edilen neticenin gerçekleşmesi ile suç tamamlanacaktır.
2. Netice
Fiili doğuran hareketten ayrı olarak ve dış dünyada gerçekleşen değişiklik ise neticedir.[7] Kısacası suç teşkil eden fiillerin sebep olduğu sonuçlar ceza hukuku terminolojisinde “netice” olarak adlandırılmaktadır.
Bu suç bakımından madde metninde düzenlenen netice mağdurda ciddi bir huzursuzluk oluşması ve mağdurun kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliği için endişe duymasıdır.
Bu bakımdan TCK m. 123 uyarınca düzenlenen “Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma” suçundan ayrılan ısrarlı takip suçu bu yönüyle bir “zarar” suçudur. Bu hususa TCK m. 123/A hükmünün gerekçesinde değinilmiştir:
“Yine ısrarlı takip suçu, zarar suçu olarak düzenlendiğinden, tehlike suçu olarak düzenlenmiş olan 123’üncü maddedeki suçtan ayrılmaktadır.”
“Zarar suçlarında haksızlık teşkil eden fiilin işlenmesiyle birlikte suçun konusu üzerinde gerçek bir zarar meydana gelmektedir.” (Öztürk/Erdem, Genel Hükümler, Kn.363)
Suçu oluşturacak fiilin, objektif olarak huzursuzluk veya endişe yaratmaya elverişli olması gerekmektedir. Eylemin suç oluşturup oluşturmaması, mağdurun kişisel durumundan (sübjektif ölçüt) hareketle belirlenmemelidir. Yani madde metninde; “…ısrarlı bir şekilde; fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak…” şeklinde tarif edilen eylemlerin huzursuzluk ve endişe yaratmaya elverişli olup olmadığı mağdurun kişisel özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmemekte aksine söz konusu fiillerin ortalama koşullarda ortalama bir insanda madde metninde sayılan huzursuzluk ve endişe yaratmaya elverişli olup olmadığı incelenecektir.
Meydana gelecek ciddi huzursuzluğun veya endişenin mağdurda, failin kastettiğinden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için, bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekmektedir (TCK m. 23). Örneğin; mağdurun ciddi huzursuzluğu yahut endişesi sebebiyle ruhsal sağlığının bozulması halinde neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine başvurulacaktır.
3. Fail
Failin sıfatına ilişkin kanunda herhangi bir düzenleme yoktur. Bu suç herkes tarafından işlenebilmektedir, fakat bazı haller bakımından failin bulunduğu hukuki durum suçu nitelikli hale getirecektir. Bu haller; suçun ayrılık kararı verilen veya boşanılan eşe karşı işlemek ve fail hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbiri kararı verilmesi durumunda işlenmesidir.
4. Mağdur
Israrlı takip suçu bakımından herkes mağdurluk statüsüne sahip olabilir.
Suçun Manevi Unsurları Bakımından Israrlı Takip Suçu
Israrlı takip suçunun yalnızca kast ile işlenebileceği söylenebilir. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesidir (TCK m. 21). Bir suçun taksirle işlenebilmesi için TCK tarafından özellikle gösterilmesi gerekmektedir. Israrlı takip suçu bakımından bu suçun taksirle işlenebileceği yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır.
Saik, amaç ya da gaye, kasttan önce gelen, kastı hazırlayan bir duygu, düşüncedir.[8] Kural olarak saik, suçun oluşumu için aranan bir unsur değildir. Israrlı takip suçu bakımından değerlendirecek olursak, bu suçun gerçekleşmesi herhangi bir saike bağlı değildir.
Nitekim madde gerekçesinde yer alan; “Israrlı takip suçunun oluşabilmesi için failin kasten hareket etmesi yeterlidir. Failin ısrarlı takip fiilini hangi maksatla gerçekleştirdiğinin suçun oluşması bakımından bir önemi bulunmamaktadır.” şeklindeki ifadeler de suçun meydana gelebilmesi için failin kasten hareket etmesinin yeterli olup özel bir saik aranmadığını göstermektedir.
Fail gerçekleştirdiği fiili, cinsel saiklerle işlemişse ısrarlı takip suçundan değil cinsel taciz suçundan sorumlu tutulacaktır. Bu anlamda faildeki saik hakim tarafından özellikle değerlendirilmesi gereken bir kavramdır.
Israrlı Takip Suçunun Nitelikli Halleri Nelerdir?
TCK m. 123/A-2 hükmünde; “Israrlı Takip Suçu“nun daha fazla cezayı gerektiren nitelikli halleri düzenlenmiştir. İlgili hüküm şu şekildedir:
a) Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi,
b) Mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması,
c) Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi hâlinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
Görüldüğü gibi (a) bendinde yapılan düzenleme ile suçun genelde şiddetin odağı olan çocuk ve kadınlara karşı işlenmesi halinde daha ağır cezai yaptırımlar öngörülmüştür.
(b) bendinde yapılan düzenleme ise mağdurun ısrarlı takip sonucunda gündelik hayatında belli başlı değişiklikler yapmak zorunda kalması nitelikli haller kapsamına alınmıştır.
(c) bendi ise suçu işleyen şahıs hakkında daha önceden alınmış bir tedbir kararının olması halini düzenlemektedir.
Nitelikli haller incelendiğinde failin ısrarını ve tehlikeliliğinin daha ağır şekilde cezalandırıldığı görülmektedir.
Hukuka Aykırılık Unsuru Bakımından Israrlı Takip Suçu
Hukuka aykırılık, işlenen ve kanundaki tarife uygun bulunan fiile hukuk düzenince cevaz verilmemesi, bu fiilin mübah sayılmaması, yalnız ceza hukuku ile değil, bütün hukuk düzeni ile çelişki ve çatışma yaratmaması unsurudur.[9]
TCK uyarınca belirtilen hukuka uygunluk sebepleri fiili suç olmaktan çıkararak hukuka uygun hale getirmektedir. Bunlar esasen; kanun hükmünün yerine getirilmesi (m. 24/1), hukuka uygun emrin ifası (m. 24/2), meşru savunma (m. 25/1), hakkın kullanılması (m. 26/1), ilgilinin rızası (m. 26/2)’dır.
Yukarıda belirtilen kanun hükümlerinin ilgili suç bakımından uygulama alanı bulup bulmayacağı sırasıyla değerlendirilecektir.
- Kanun hükmünün yerine getirilmesi ısrarlı takip suçu bakımından hukuka uygunluk sebebi olarak değerlendirilebilir. Örneğin; kanunen tebligat yapılması gereken hususlarda kişilere tebligatın yapılması yahut mecburi dava arkadaşlığının doğduğu durumlarda kanun hükmünün yerine getirilmesidir ve ısrarlı takip suçuna vücut vermeyecektir.
- Hukuka uygun emrin ifasında, eğer ki verilen emir, suç teşkil etmiyorsa hukuka uygundur.
- Hakkın kullanılması bakımından ise somut olayın koşullarına göre suçun oluşup oluşmadığı tayin edilecektir. Bu sebebe örnek olarak; konut ve çatılı işyeri kiralarında, kiracının muaccel olan kira bedelini ödemekte temerrüde düşmesi üzerine, kiraya veren tarafından borcun ifasının sağlanması amacıyla kiracıya yapılan haklı ihtar, ısrarlı takip suçuna vücut vermeyecektir.
Israrlı takip suçunda, ilgilinin rızasının fiili hukuka uygun hale getirebilmesi için bu rızanın; mutlak surette tasarrufta bulunulabilen bir hakka yönelik verilmesi ve mağdurun rızasını açıklamaya ehliyetli olması gerekmektedir. Israrlı takip suçunda fiilin “çocuğa karşı işlenmesi” nitelikli hali, rıza ile hukuka uygun hale gelmeyecektir.
Mağdura yönelik gerçekleştirilen fiilerin, ilgilinin rızası ile hukuka uygun hale getirebilmesi kanaatimizce; mağdurun, fail tarafından gerçekleştirilen temaslara açık olarak rıza vermesi ile sağlanacaktır.
Çünkü, ısrarlı takip suçu mağdurlarının genellikle fail tarafından baskılandığı ve verdikleri kararlarda özgür iradelerinin sakatlandığı adli tıp raporları ve psikolojik raporlarda görünmektedir. İlgili suçun soruşturma ve kovuşturulması şikayete tabi olduğundan dolayı resmî makamlarca resen değerlendirilemeyecektir ve bu durum uygulamada sıkıntı doğurabilecektir. Kriminolojide bu durum “suçta karanlık alan / siyah sayılar” olarak adlandırılmaktadır.
Teşebbüs Bakımından Israrlı Takip Suçu
Teşebbüs TCK m. 35 uyarınca düzenlenmiş olup, suçun icrasının failin elinde olmayan nedenlerle tamamlanamaması olarak tanımlanabilecektir. Israrlı takip suçuna teşebbüs mümkün değildir. Çünkü mağdura yönelik fiili hareket, sırf hareket olarak nitelendirilmektedir. Sırf hareket suçları nitelikleri itibariyle icrai hareketin gerçekleştirilmesi ile tamamlanmaktadırlar. Buradan hareketle bu suçlara teşebbüs mümkün değildir.
İştirak Bakımından Israrlı Takip Suçu
Israrlı takip suçunu birden fazla kişinin bir arada işlemesi yani suça iştirak mümkündür. TCK m. 123/A metninde belirtilen; “üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak” şeklindeki ifadelerden de anlaşılacağı üzere, suça ortak olan üçüncü kişinin fiilleri somut olayın koşullarına göre değerlendirilecektir.
Söz konusu üçünü kişilerin fiilleri suçun icrası bakımından zorunlu nitelikteyse, bir başka deyişle üçüncü kişinin fiilleri olmaksızın suçun tamamlanması mümkün değilse, üçüncü kişi “müşterek fail” olarak sanki suçu tek başına işlemişçesine cezalandırılacaktır.
Fakat, üçüncü kişinin fiilleri yalnızca faile suçun icrasında maddi ve manevi yardımcı olmak şeklinde değerlendiriliyor ise bu halde üçüncü kişi yardım eden sıfatı ile cezalandırılacaktır.
Israrlı takip suçunda azmettiren olunabilir. Bu durumda “başkasını suç̧ işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır“. (TCK m. 38)
TCK m. 38 gerekçesinde azmettiren; “belli bir suçu işleme hususunda henüz bir fikri olmayan bir kişinin başkası tarafından bu suçu işlemeye karar verdirilmesi” şeklinde tanımlanmıştır.
İçtima Bakımından Israrlı Takip Suçu
Bu suçta içtima hükümleri uygulanabilecektir. Failin suçu oluşturan fiilleri ayrıca başka bir suçun kanuni unsurlarını oluşturuyorsa (tipiklik), fail bu suçtan da sorumlu olacaktır. Fakat, bazı suçlar bakımından takibin niteliği farklı bir suça vücut veriyorsa; fail ısrarlı takipten değil, kanuni unsurları sağlanan somut suçtan sorumlu tutulacaktır. Bunlara örnek olarak;
- Fail, eylemleri ile mağduru tehdit ediyorsa tehdit suçundan (TCK m. 106) sorumlu olacaktır.
- Failin gerçekleştirdiği temasların niteliği hakaret ise fail bu suçtan (TCK m. 125) sorumlu olacaktır.
- Cinsel saiklerle gerçekleştirilen temaslar bakımından ise ısrarlı takip suçundan değil cinsel taciz suçundan (TCK m. 105) hüküm kurmak gerekmektedir.
- Failin kamu görevlisi olduğu durumlarda, ısrarlı takip suçu, kamu görevinden kaynaklanan doğan yetki ve nüfuzun kötüye kullanılması ile işlenmişse fail aynı neviden fikri içtima hükümleri (TCK m. 43/2) uyarınca ayrıyeten bu suçtan da sorumludur.
- Bu suç bakımından zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı önem arz etmektedir. Çünkü, suçun doğması için mağdura yönelik takibin ısrarlı olması kanuni ifadede yer almaktadır. Burada takibin ısrarlı olma niteliği, birden fazla kez gerçekleştirilmesi ile sağlanacaktır.
İlginizi Çekebilir: Hakaret, Tehdit ve Şantaj Suçları.
Israrlı Takip Suçunun Cezası Nedir?
Israrlı takip suçunun temel hali, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Niteliki hali ise bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Israrlı Takip Suçunun Soruşturulması ve Kovuşturulması
Bu suçun kovuşturulması ve soruşturulması şikayete tabîdir. Bu şikayet failin hukuka aykırı fiillerinden dolayı mağdur olan kişi tarafından yapılmalıdır. Mağdur bu hakkını, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümleri uyarınca, fail ve fiili öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde kullanmalıdır.
Israrlı takip suçu TCK m. 66 uyarınca 8 yıllık dava zamanaşımına tabii olup şikayetin her halükarda 8 yıl içinde yapılması zaruridir.
Tutuklama Tedbiri Bakımından Israrlı Takip Suçu
TCK uyarınca üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlar için tutuklama tedbirine başvurulamayacaktır.
Bu noktada ısrarlı takip suçu bakımından değerlendirme yapmamız gerekmektedir. Suçun temel halini düzenleyen TCK 123/A-1 hükmü için kanunda öngörülen cezanın üst sınırı 2 yıldır. Dolayısıyla, suçun temel şekli bakımından tutuklama tedbirine başvurulamayacaktır.
Bunun yanında, TCK 123/A-2 hükmünde, ısrarlı takip suçunun nitelikli halleri belirtilmiştir. Bu nitelikli haller neticesinde uygulanacak ceza için ise 3 yıllık bir üst limit belirlenmiştir. Bu durum, ısrarlı takip suçunun nitelikli halini tutuklama yasağı kapsamından çıkarmıştır. Dolayısıyla, böyle bir hal söz konusu olursa, artık ilgili kişi hakkında tutuklama tedbiri uygulanabilecektir.
Adli Kontrol Bakımından Israrlı Takip Suçu
Adli kontrol tedbirleri bakımından ise suç için öngörülen cezanın üst sınırı belirleyici olmamaktadır. Tutuklama yasağı kapsamında bulunan suçlar için de adli kontrol tedbirine başvurulabilecektir.
Eğer ilgili kişi hakkında bir veya daha fazla adli kontrol tedbirine hükmedilmesinde fayda görülecek olursa böyle bir karar verilebilir. Bu noktada hem somut olayın şartları hem de süreç içerisinde ileri sürülen iddia ve savunmaların akıbeti neticeyi belirleyecek olan etmenlerdir.
Cezanın Ertelenmesi Bakımından Israrlı Takip Suçu
TCK m. 51 kapsamında düzenlenen “hapis cezasının ertelenmesi” kurumuna kısaca değinmemiz gerekirse;
(1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir.
(2) Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, hakim kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilir.
Görüldüğü üzere kişi daha önce kasıtlı bir suç işlememişse ve hakkında hükmedilen ceza da 2 yıl ve daha kısa süreli bir ceza ise hakim, eğer failin yeniden suç işlemeyeceğine kanaat getiriyorsa cezanın ertelenmesine hükmedebilecektir.
Bu durumda failin cezası infaz edilmeyecek, 1 ila 3 yıl arasında belirlenecek denetim süresi içerisinde gereken yükümlülüklere uygun davranırsa sürenin sonunda söz konusu ceza infaz edilmiş gibi sonuç doğuracaktır.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Bakımından (HAGB) Israrlı Takip Suçu Nedir?
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (“CMK”) 231. maddesi uyarınca düzenlenen HAGB kurumuna kısaca değinmemiz gerekirse, CMK m. 231/5 hükmü şu şekildedir;
“Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.“
HAGB kararının verilebilmesi için gerekli şartlar ilgili maddenin 6. fıkrasında şu şekilde sayılmıştır;
(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi.
Madde metni uyarınca daha önce kasıtlı suç işlememiş olan sanık hakkında hükmedilen cezanın 2 yıl ve daha kısa süreli olması halinde eğer sanığın tutum ve davranışları da bir daha suç işlemeyeceği kanaatini uyandırıyorsa sanık da isterse hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
Bu durumda 5 yıllık denetim süresi söz konusu olur. Söz konusu 5 yıllık süre zarfında kasıtlı bir suç işlenirse hem önceki suçun infazı gerçekleştirilir hem yeni suçun hükümleri devreye girer. Eğer bu 5 yıllık sürede herhangi bir kasıtlı suç işlenmezse 5 yılın sonunda artık o suç adli sicil kaydına işlenmez ve ceza verilmemiş gibi sonuç doğar.
Uzlaştırma Bakımında Israrlı Takip Suçu Nedir?
CMK m. 253 uyarınca düzenlenen “uzlaştırma” kurumu, kısaca soruşturma sürecinde tarafların bir araya getirilerek tarafsız bir uzlaştırmacının arabuluculuğu ile fail ile mağdur arasındaki uyuşmazlığın çözülmeye çalışıldığı süreçtir. Bu süreçte, fail ile mağdurun iletişimi sağlanarak uyuşmazlığın cezai süreçlere gerek kalınmaksızın sonlanmasını hedefleyen kurumdur.
Anılan CMK m. 253 hükmüne göre her suç uzlaştırmaya tabii olmayacak yalnızca belli özellikleri taşıyan suçlar bakımından uzlaştırma hükümleri uygulanabilecektir. Israrlı takip suçu ise CMK m. 253/2 uyarınca uzlaştırma kapsamında değildir. İlgili hüküm şu şekildedir:
“Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda ve ısrarlı takip suçunda (madde 123/A), uzlaştırma yoluna gidilemez.“
Görüldüğü gibi ilgili düzenleme uyarınca ısrarlı takip suçu şikayete tabii bir suç olmasına rağmen özel olarak uzlaştırma kapsamı dışında tutulmuştur.
Israrlı Takip Suçuna İlişkin Yargıtay Kararları Nelerdir?
Yukarıda belirtildiği üzere; failin saiki, suçun tespiti bakımından önem arz etmektedir. Bu doğrultuda Yargıtay’ın verdiği karara[10] göre “Mağdurenin aşamalardaki ifadeleri, tanık beyanları, savunma ve tüm dosya içeriği nazara alındığında sanığın değişik tarihlerde mağdureyi ısrarlı takip eylemlerinin bütün halinde 5237 sayılı TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek cinsel taciz suçundan mahkumiyetine karar verilmesi” bozmayı gerektirmiştir.
Saikin tespiti ile ilgili Yargıtay’ın verdiği başka bir kararda[11] “…Sanığın, katılan …’a yönelik sarf ettiği “seni alacağım” sözünü, cinsel taciz amacıyla değil evlenmek amacıyla söylediği ve olay öncesi ve sonrasında sanığın katılanı sürekli bu şekilde rahatsız ve takip etmesi eyleminin, TCK’nın 123/1. maddesinde düzenlenen suçun unsurları oluşup oluşmadığının tartışılmaması…” bozmayı gerektirmiştir.
Başka bir kararda[12] ise “…Mağdurenin aşamalarda değişmeyen tutarlı anlatımları ile dosya kapsamına alınan HTS raporları nazara alındığında sanığın, küçüklüğünden beri takip ederek aralıklarla arkadaşlık teklif ettiği mağdurenin olumsuz yanıt vermesine rağmen ısrarlı şekilde tekliflerine devam ettiği, HTS raporları incelendiğinde 2012 yılı Ocak ayında sanıkla mağdure arasında mesajlaşma ve telefon görüşmeleri mevcut ise de mesajların silinmesinden dolayı içeriklerinin tespit edilememesi karşısında, mesajların cinsel içerikli olduğu yönündeki mağdurenin iddiasının başka bir delille desteklenmediği ve mevcut haliyle sanığın üzerine atılı cinsel taciz suçunu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, eylemlerin bütün halinde kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması…” bozmayı gerektirmiştir.
Son olarak Yarg. 14. Ceza Dairesi’nin verdiği kararda[13] “…Katılanın aşamalardaki samimi anlatımları, sanığın ikrar içerikli savunması ile tanık …ın beyanları nazara alındığında, suç tarihinden önceki dönemde başkasıyla evli olan katılanı beğenen sanığın olay günü markette gördüğü katılanı ısrarlı şekilde takip edip rahatsız etmesi üzerine katılanın yanındaki küçük çocuğuyla birlikte marketten ayrıldığı ve sanığın peşinden takip ettiği katılanın oturduğu binanın önüne gelerek içeriye girmesinin ardından bir süre daha bina önünde beklediği tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından sanığın eyleminin TCK’nın 123/1. maddesinde düzenlenen kişilerin huzuru ve sükununu bozma suçunu oluşturması nedeniyle bu suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde cinsel taciz suçundan beraatine hükmedilmesi…” suç vasfının tayinindeki yanılma, bozmayı gerektiren bir sebep olarak görülmüştür.
Kaynakça
- Artuk-Ahmet, Gökcen-Ahmet, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2021.
- Kindhäuser, Urs, Allegeimer Teil, 2. Auflage, Baden-Baden, 2006.
- Yüce, Turhan Tufan, Ceza Hukuku Dersleri, C.:I, Manisa, 1982.
- Erem, Danışman, Artuk, Ümanist Doktrin Açısından Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 14. Baskı, Ankara, 1997.
- Dönmezer, Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Genel Kısım, Cilt: II, 11. Bası, İstanbul, 1947.
- Öztürk, Erdem, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Emniyet Tedbirleri Hukuku, 16. Baskı, Ankara, 2016.
Referanslar
- [1] Artuk-Gökcen, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2021, Ankara.
- [2] Artuk-Gökçen-Alşahin-Çakır, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Nisan, 2019, s. 319.
- [3] Yarg. 18.C.D., 2019/12883.
- [4] Artuk-Gökçen-Alşahin-Çakır, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Nisan, 2019, s. 320.
- [5] Wessels-Beulke-Satzger 1, kn. 34, 35.
- [6] Kindhäuser, 8, kn. 24.
- [7] Erem-Danışman-Artuk, s. 265; Dönmezer- Erman, In, 514; Öztürk- Erdem (16), n. 326.
- [8] Yüce, Ceza Hukuku Dersleri, s. 334.
- [9] Artuk-Gökcen, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2021, Ankara.
- [10] Yarg. 14. C.D., 2019/7006 E., 2019/13675 K.
- [11] Yarg. 4. C.D., 2017/19794 E., 2020/20091 K.
- [12] Yarg. 14. C.D., 2016/11704 E., 2019/12488 K.
- [13] Yarg. 14. C. D., 2014/3372 E., 2015/8908 K.
Anahtar Kelimeler: Israrlı Takip Suçu ve Cezası, Israrlı Takip Suçu, Israrlı Takip Cezası, Israrlı Takip.
İlginizi Çekebilir: Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu (TCK m.134)