[rt_reading_time label="Okuma Süresi:" postfix="Dakika" postfix_singular="Dakika"]

Gizli Soruşturmacı Nedir?

Yazarlar: ÖZLEM HAYALİOĞLU, ENGİN BERKAY UZUN, OĞUZHAN BULAN
Gizli Soruşturmacı Nedir?

Gizli soruşturmacı bir suç işlendiğine yönelik kuvvetli şüphenin bulunması halinde, soruşturma konusu suçu aydınlatma ve delil elde etme amacıyla kimliğini değiştirerek, gerektiğinde örgüt içine sızarak soruşturma faaliyeti yürüten kamu görevlisidir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) “Gizli Soruşturmacı Görevlendirilmesi” kenar başlıklı 139. maddesinde, gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin hususlar düzenlenmiş olup; bu yazımızda gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin tüm detayları sizlerle paylaşmak isteriz.

Hangi Durumlarda Gizli Soruşturmacı Görevlendirilebilir?

Öncelikle, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi yalnızca soruşturma aşamasında başvurulabilecek bir koruma tedbiridir. Koruma tedbirleri ise; ceza muhakemesinde karar verme yetkisine sahip makamların delil toplamak, muhakemenin yapılmasını mümkün kılmak ve verilen kararların infazını sağlamak amacıyla müracaat edilen gözaltı, tutuklama ve el koyma gibi kanuni çareler olarak ifade edilebilir.

Bu tedbirler geçici olarak başvurulan ve temel hak ve özgürlükleri sınırlayan hukuki çareler olmaları sebebiyle, ancak ceza muhakemesinin işlerliğini tam manasıyla sağlayabilmek adına zorunlu olmaları halinde uygulanmaktadır. Bu sebeple de, tedbirlerin icra edilebilmesi birtakım şartlara bağlanmıştır.

CMK m. 139/1 hükmünde;

Soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi hâlinde, kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir. Bu madde uyarınca yapılacak görevlendirmeye hâkim tarafından karar verilir.

Şeklindeki düzenlemeler ile hangi durumlarda gizli soruşturmacı görevlendirileceği açıklanmıştır.

Buna göre, gizli soruşturmacı görevlendirilebilmesi için gerekli ilk şart; soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe bulunmasıdır. Kuvvetli şüpheyi kısaca, yapılacak yargılama neticesinde şüpheli veya sanığın mahkum olma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olması şeklinde açıklayabiliriz. İkinci şart ise, soruşturma konusu olayları aydınlatabilmek için başka türlü delil elde edilememesidir. Bu konuda madde metnindeki ifade, koruma tedbirlerine ilişkin diğer düzenlemelerden bir anlamda farklıdır.

Örneğin; iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasını düzenleyen CMK m. 135 metninde, bu tedbirin uygulanmasına karar verilebilmesi için; “başka surette delil elde edilmesi imkanının bulunmaması” şeklinde bir şart koşulmuştur. Gizli soruşturmacı görevlendirilmesini düzenleyen CMK m. 139 uyarınca öngörülen şart ise “başka türlü delil elde edilememesidir“. Görüldüğü gibi, kanun burada delil elde etme imkanı ibaresini kullanmamıştır. Bu husus başta ufak bir kelime farkı gibi gözükse de kanun tarafından yapılan bilinçli bir tercihtir.

Bu iki ibare arasındaki fark; gizli soruşturmacıda mutlak surette daha önce başka tedbirlere müracaat edilmesi ve bunlardan sonuç alınamaması söz konusu iken telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesinde daha önce başka bir tedbire müracaat edilmesine ihtiyaç duyulmamaktadır.[1]

Buradan anlaşılan ise, gizli soruşturmacı tedbirine başvurmadan önce kanunda düzenlenen diğer koruma tedbirlerine müracaat edilmeli, bunlardan sonuç alınamaması halinde son çare olarak gizli soruşturmacı görevlendirilme yoluna gidilmelidir.

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/29744E. 2015/4468K. 09.07.2015T.:

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenen özel koruma tedbirlerinden iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması başlıklı 135. maddenin 1. fıkrasında ‘başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması…’ ibaresinin gizli soruşturmacı görevlendirmesine ilişkin 139. ve teknik araçlarla izlemeye ait 140. maddelerde bulunmaması ve anılan maddelerde ‘başka suretle delil elde edilememesi halinde’ki düzenlemeler ile soruşturma ve kovuşturma evreleri ve kapsadıkları suçlar yönünden aralarında öncelik-sonralık ilişkisi olduğu, bu bağlamda öncelikle 135. maddenin diğer iki koruma tedbirine nazaran öncelik aldığı, sonuç alınamaması halinde 140. ve ancak örgütün mevcudiyeti halinde ise 139. maddeye başvurulabileceği gözetildiğinde, her üç koruma tedbirine aynı anda ve birlikte karar verilemeyeceği gözetildiğinde; Somut olayda; Sanıklar hakkında öncelikle suç işlendiklerine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması nedeniyle, özel koruma tedbirinin uygulandığı tarih itibariyle de katalog suçlardan olan suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme ve insan ticareti suçlarından CMK’nın 135. maddesine göre iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin koruma tedbirinin uygulanması kararının verildiği, sonrasında yeterli delil elde edilememesi üzerine, kuvvetli şüphe sebeplerinin ve başka suretle delil elde edilememesi halinin de varlığını devam ettirmesi nedeniyle CMK’nın 140. maddesine göre, sanıkların kamuya açık yerlerdeki faaliyetlerinin ve işyerlerinin teknik araçlarla izlenmesine, ses veya görüntü kayıtlarının alınmasına yönelik teknik araçlarla izlemeye ilişkin koruma tedbirinin uygulanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına…

Gizli Soruşturmacı Görevlendirilmesi Kararı Kim Tarafından Hangi Süreyle Verilir?

Gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karar soruşturmayı yürütmeye yetkili Cumhuriyet Savcısının talebi ile sulh ceza hakimi tarafından verilecektir. Tedbir, CMK uyarınca herhangi bir süreye bağlanmamış fakat ancak soruşturma aşamasında uygulanması mümkün kılınmıştır. Bu durumda iddianame tanzim edilerek kamu davası açılana dek gizli soruşturmacının faaliyetleri devam edebilecektir.

Gizli Soruşturmacı Görevlendirilmesi Tedbiri Hangi Suçlar İçin Uygulanabilir?

CMK m. 139/7 uyarınca, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yer alan;

  • Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenip işlenmediğine bakılmaksızın uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
  • Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
  • Silahlı örgüt (madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (madde 315).
  • Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
  • Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 68 ve 74’üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.

Hakkında gizli soruşturmacı görevlendirilmesi yoluna müracaat edilebilecektir.

Belirtmemiz gerekir ki; doktrinde hakim görüş işbu madde kapsamında belirtilen suçların ancak bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi halinde gizli soruşturmacı kullanılabileceği yönündedir. (Bkz: Ersan Şen, Türk Hukukunda Telefon Dinleme-Gizli Sorulturmacı-X Muhbir, Ankara, 2013, s. 236.)

Yine bazı suç hükümlerinin düzenlendiği özel kanunlarda, ilgili suçların soruşturulması için gizli soruşturmacı görevlendirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Gizli Soruşturmacının Görevleri Nelerdir?

CMK m. 139/4 hükmü şu şekildedir;

Soruşturmacı, faaliyetlerini izlemekle görevlendirildiği örgüte ilişkin her türlü araştırmada bulunmak ve bu örgütün faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili delilleri toplamakla yükümlüdür.

Görevlendirilen gizli soruşturmacı, soruşturma kapsamındaki suçu aydınlatma gayesi ile şüphelilere ve şüphelilerin faaliyetlerine ilişkin her türlü araştırmayı yapmak ve delilleri toplamak ile yükümlüdür.

Genelde, silah kaçakçılığı, uyuşturucu madde ticareti vb. suçlara ilişkin yapılan soruşturmalarda delil elde etme amacıyla örgüt içine sızarak görev yapan soruşturmacının gerektiği zaman kimliği değiştirilebilir. Bu kimlikle hukukî işlemler yapılabilir. Kimliğin oluşturulması ve devam ettirilmesi için zorunlu olması durumunda gerekli belgeler hazırlanabilir, değiştirilebilir ve kullanılabilir.

Hukuka aykırı faaliyetler yürüten bir örgütün içerisine kimlik değiştirerek sızan soruşturmacının suç işlemek durumunda kalıp kalamayacağı bu konuda en çok merak edilen noktalardan bir tanesidir.

Bu hususta CMK m. 139/5 oldukça açıktır;

Soruşturmacı, görevini yerine getirirken suç işleyemez ve görevlendirildiği örgütün işlemekte olduğu suçlardan sorumlu tutulamaz.

Gizli soruşturmacı, örgütün güvenini kazanmak için suç işlemek zorunda bırakılırsa araştırma faaliyetlerine son verip örgütten ayrılmalıdır.[2] Bu noktada, kışkırtıcı ajan ile gizli soruşturmacı görevlendirilmesi arasındaki farklara değinmemiz yararlı olacaktır.

Kışkırtıcı Ajan ile Gizli Soruşturmacı Arasında Ne Fark Vardır?

Gizli soruşturmacı ile kışkırtıcı ajan benzer faaliyet alanlarına sahip olsa da kışkırtıcı ajan; “kendisine herhangi bir çıkar sağlamak maksadıyla, suç işlediğinden şüphelenilen ancak hakkında yeterli delil bulunmayan bir kimseyle ilişki kurup suçun işlenmesine katkıda bulunduktan sonra onu ele veren kişi” olarak tanımlanabilir. (Zafer, Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 326.)

Kışkırtıcı ajanın faile suç işletme ve sonrasında onu ele verme, şeklinde gelişen eylemleri ile gözettiği çıkarlar; resmi makamlarca vaat edilen ikramiyeyi alma, faili suçüstü yakalatma, failin mallarının yönetimini ele geçirme gibi nedenler olabilir.

Bazı ülke hukuklarında, kışkırtıcı ajanın işlediği eylemler cezalandırılmamaktadır. Ancak, bizim hukukumuzda böyle bir dokunulmazlık söz konusu değildir. Bu hususu netleştirmek için Kanun Koyucu yukarıda yer verilen m. 139/5 hükmünü düzenlemiştir.

Kışkırtıcı ajanın suça sevk etmek istediği kişiyi harekete geçirememesi halinde TCK m. 40 bağlılık kuralı gereği tahrikçinin cezai sorumluluğu doğmayacaktır. Ancak suç teşebbüste kalsa dahi hukukumuz çerçevesince sorumlu olacaktır.

Eğer ajanın tahrikleri sonucunda bir suç meydana gelirse, bu durumda tahrikçi ajan genel hükümlere göre birlikte fail, yardım eden veya azmettiren olarak sorumlu tutulacaktır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/10-233E. , 2015/258K. 30.06.2015T.:

Bu olayda gizli soruşturmacı, kanun maddesine aykırı olarak, sanığın evine kadar gidip, uyuşturucuyu satın almak istediğini bildirip, eyleme iştirak ederek, uyuşturucu malı istemiştir. Soruşturmacının bu talebi olmasaydı, sanığın uyuşturucu maddeyi, gizli soruşturmacıya götürüp satma düşüncesi, sanığın aklından ve fikrinden bile geçmeyecekti. Gizli soruşturmacı olmasaydı, eylemin gerçekleşmesi mümkün değildi. Bu durumda gizli soruşturmacının olayımızda sanık C.R’ı bilfiil suça teşvik eden, bir kışkırtıcı ajan olduğu net ortadadır. Bu nedenle bu uygulama, kanuna aykırı bulunduğundan, sanık Cabbar yönünden hükmün bozulması gerekmektedir. Aksi takdirde insanların hak ve hürriyetlerinin güvenliği, demokratik hukuk devletinin varlığı tartışılır bir hale gelir.

Gizli Soruşturmacının Tanıklığı

Gizli soruşturmacının şahit olduğu suç faaliyetleri ile ilgili tanıklığına başvurulabilir. Ancak kimliği gizli şekilde soruşturma görevini yerine getiren gizli soruşturmacının hayatının tehlikeye girmemesi ve sonrasında başka bir soruşturma kapsamında gizli soruşturmacı görevi yapmasına engel olmamak için CMK m. 139/3 uyarınca tanıklık sırasında ses ve görüntüsünün değiştirilmesi yahut mahkemede hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmaksızın tek başına tanık beyanları alınabilecektir.


Kaynakça & Referanslar

  • [1] Ahmet Gökçen-Murat Balcı-Mehmet Ali Alşahin-Kerim Çakır, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara, 2021, s. 529.
  • [2] Ahmet Gökçen-Murat Balcı-Mehmet Ali Alşahin-Kerim Çakır, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara, 2021, s. 533.

İlginizi Çekebilir: Ceza Davalarında Temyiz.