[rt_reading_time label="Okuma Süresi:" postfix="Dakika" postfix_singular="Dakika"]

MASAK Uyum Süreci ve Yükümlülükler

Yazarlar: ÖZLEM HAYALİOĞLU, ENGİN BERKAY UZUN, OĞUZHAN BULAN
MASAK Uyum Süreci ve Yükümlülükler

MGC Legal ekibinin Kamu Hukuku departmanının kaleme aldığı “MASAK Uyum Süreci ve Yükümlülükler” başlıklı makalemizi okumanıza sunarız.

MASAK Nedir?

MASAK yani “Mali Suçları Araştırma Kurulu“, 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun ile kurulan ve 17.02.1997 yılında faaliyete başlayan, Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı çalışan bir finansal istihbarat birimidir.

MASAK’ın Amacı Nedir?

Temel amacı suçtan elde edilen finansal değerler üzerinde kontrol sağlayarak; özellikle para aklama suçu, terör finansmanı ve kitle imha silahları yayılımının finansmanı gibi hukuka aykırı eylemlere ilişkin önleyici tedbirler almak olan MASAK’ın görevleri, yetkileri ve çalışma esasları konusundaki başlıca düzenlemeler Türkiye’nin de taraf olduğu Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulmasına İlişkin Sözleşme (‘’Sözleşme’’) ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun (‘’Kanun’’) tarafından yapılmıştır.

Bunun yanı sıra, yine MASAK’ın faaliyetlerine ilişkin düzenlemeler içeren çeşitli Yönetmelikler mevcut olup; söz konusu MASAK mevzuatı kapsamında suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi amacıyla devletin özel kuruluşlara getirdiği yükümlülükler düzenlenmiştir.

Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulmasına İlişkin Sözleşme Işığında Devletlerin Yükümlülükleri Nelerdir?

Sözleşme, aklama suçuna ilişkin olarak toplumun korunması amacıyla devletler arasında ortak bir ceza politikası öngörmektedir. Bu ceza politikası oluşturulurken modern ve etkin yöntemler kullanılmaya özen gösterilmiş olup Sözleşme ile getirilen düzenlemelerde suçla mücadelede kullanılan etkin yöntemlerden biri olan suçlunun suçtan elde ettiği menfaatten mahrum bırakılması inancı esas alınmıştır.

Sözleşme suç gelirlerini konu olan suçlarla nasıl mücadele edileceği hususunda oldukça kapsamlı ve detaylı düzenlemeler içermektedir. Bu kapsamda öncelikle, (Sözleşme m. 1-6), suçtan kaynaklanan gelirlere devletler tarafından el konulmasına (Sözleşmede zoralım olarak isimlendirilmiş) ilişkin esaslar ve tedbirler düzenlenmiştir. Bu önlemler;

  • Zoralım konusu malın tespit ve takibinin yapılabilmesi için malın elden çıkarılmasına veya nakline ilişkin işlemlerin önlenebilmesi adına gerekli tedbirleri almak taraf devletlerin yükümlülüğündedir (Sözleşme m. 3).
  • Sözleşme m. 3 çerçevesinde alınacak önlemler kapsamında taraf devletlerce mahkemelere ve diğer yetkili makamlara, gerektiği zaman ticari kayıtları isteme veya bunlara elkoyma yetkisi verilmesi öngörülmüştür. Banka hesaplarının gizliliği gerekçesi ile işbu hükümlere aykırı davranılması da mümkün olmayacaktır. Yine suç gelirlerinin tespiti ve takibi hususunda, haberleşmenin tespiti, havalenin izlenmesi, bilgisayar sistemlerine girilmesi, özel belgelerin istenmesi gibi özel soruşturma tekniklerine başvurulabilecektir (Sözleşme m. 4).
  • Sayılan bu tedbirlerin icrasından etkilenen kişilerin haklarının korunması için gerekli hukuki tedbirlerin alınması taraf devletlerce sağlanmalıdır (Sözleşme m. 5).

Şeklinde sayılmıştır.

Sözleşmenin 6. maddesi ile taraf devletlerin kendi iç mevzuatlarında yapacağı düzenlemeler ile hangi fiillerin aklama suçları arasında sayılabileceğine ilişkin birtakım esaslar getirilmiştir. Buna göre:

  • 1. Taraflar, kasıtlı olarak işlenen aşağıdaki fiillerin kendi iç mevzuatlarına göre suç sayılması için gerekli olabilecek yasal ve diğer tedbirleri alacaktır:
    • a. Suçtan kaynaklanan gelir olduğunu bilerek, bunun kanunsuz olan kaynağını gizlemek veya tebdil etmek veya esas suçun işlenmesine karışan herhangi bir şahsın, eyleminin hukukî sonuçlarından kaçmasına yardım etmek maksadıyla bir malın değiştirilmesi veya nakledilmesi,
    • b. Herhangi bir malın, bunun suçtan kaynaklanan gelir olduğunu bilerek, gerçek niteliğini, kaynağını, yerini, durumunu, hareketini, bu malla ilgili hakları ya da mülkiyetini gizlemek veya tebdil etmek ve her Taraf Devletin anayasal ilkelerine ve hukuk düzenlerinin temel esaslarına bağlı olmak kaydıyla,
    • c. Teslim aldığı tarihte, suçtan hâsıl olduğunu bilerek, bir malın iktisabı, zilyetliği veya kullanılması,
    • d. Bu maddeye göre ihdas edilen suçların işlenmesine, işlenmesi için oluşturulan teşekküle veya anlaşmaya iştirak etmek, işlenmesine teşebbüs etmek, işlenmesine yardım etmek, kolaylaştırmak, yol göstermek.
  • 2. İşbu maddenin 1’inci fıkrasının yerine getirilmesi veya uygulanması amacıyla:
    • a. Esas suçun, Taraf Devletin ceza yargısı kapsamında olup olmadığı dikkate alınmayacaktır.
    • b. Bu fıkrada sayılan (1. fıkra) suçların, esas suçu işleyen kişiler bakımından geçerli olması zorunlu değildir.
    • c. Bu maddenin 1’inci fıkrasında belirtilen bir suçun unsuru olarak gerekli olan bilgi (vukufiyet), kasıt veya amaç gibi hususlar, nesnel, maddî koşullardan çıkarılabilir (istidlâl edilebilir).
  • 3. Taraflar sanığın:
    • a. Malın suçtan kaynaklandığını varsayması gerektiği,
    • b. Kazanç sağlamak amacıyla hareket ettiği,
    • c. Suç teşkil eden faaliyetlerin sürdürülmesini kolaylaştırmak amacıyla hareket ettiği, durumlardan birinde ya da hepsinde, bu maddenin 1’inci fıkrasında belirtilen eylemlerden bazılarını veya tamamını kendi iç hukukuna göre suç saymak için gerekli gördüğü önlemleri alabilecektir.

5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ve Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik Uyarınca Alınan Tedbirler Ve Özel Kuruluşların Yükümlülükleri Nelerdir?

Kanun çerçevesinde suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanmasının önlenmesi hususunda yükümlendirilen kurum ve kuruluşlar şöyle sıralanmıştır;

Bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri, savunma hakkı bakımından diğer kanun hükümlerine aykırı olmamak ve 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 35’inci maddesinin birinci fıkrası ile alternatif uyuşmazlık çözüm yolları kapsamında ifa edilen mesleki çalışmalar nedeniyle edinilen bilgiler hariç olmak üzere, taşınmaz alım satımı, sınırlı ayni hak kurulması ve kaldırılması, şirket, vakıf ve dernek kurulması, birleştirilmesi ile bunların idaresi, devredilmesi ve tasfiyesi işlerine ilişkin finansal işlemlerin gerçekleştirilmesi, banka, menkul kıymet ve her türlü hesaplar ile bu hesaplarda yer alan varlıkların idaresi işleriyle sınırlı olmak üzere serbest avukatlar ve Cumhurbaşkanınca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenler.

Kanun’un devamında yükümlülerin uyması gereken yükümlülükler düzenlenmiştir. Bu yükümlülükler şu şekildedir;

Müşterinin Tanınması

Kanun m. 3 uyarınca yükümlüler kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek ve gerekli diğer tedbirleri almak zorundadır.

Bahsedilen bu tedbirler ise Tedbirler Yönetmeliğinin “Müşterinin Tanınmasına İlişkin Esaslar” başlıklı üçüncü bölümünde, 5-26/A maddeleri arasında detaylı olarak açıklanmıştır.

Müşterinin tanınmasına ilişkin tedbirler kapsamında; teknolojik risklere karşı tedbir alınması, riskli ülkelerle ilişkiler ve sıkılaştırılmış tedbirler şeklindeki tedbirler hem finansal kuruluşlarca hem de finansal olmayan belli iş ve mesleklerce (‘’FOBİM’’) yerine getirilmeli iken; üçüncü tarafa güven ilişkisi, muhabirlik ilişkisi ve elektronik transferlere yönelik tedbirler sadece finansal kuruluşlarca yerine getirilmelidir. Bunların dışında kalan basitleştirilmiş tedbirler, işlemin reddi ve iş ilişkisinin sona erdirilmesi, kimlik tespiti gibi müşterini tanı tedbirleri bütün yükümlülerce yerine getirilmelidir.

Müşterinin tanınmasına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyen yükümlülere 30 bin TL idari para cezası verilecektir.

Şüpheli İşlem Bildirimi

Kanun’un 4. maddesi uyarınca yükümlüler söz konusu işlemlerde, işleme konu malvarlığının yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasadışı amaçlarla kullanıldığına dair şüpheli bir durum gördükleri takdirde bu durumu MASAK Başkanlığına iletmek ile sorumlu tutulmuşlardır.

Tedbirler Yönetmeliğinin 4. maddesinde ‘’Şüpheli işlem’’ şu şekilde tanımlanmıştır:

‘’Şüpheli işlem, yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işleme konu malvarlığının; yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına, bu kapsamda terörist eylemler için ya da terör örgütleri, teröristler veya terörü finanse edenler tarafından kullanıldığına veya bunlarla ilgili ya da bağlantılı olduğuna dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halidir.’’

Şüpheli işlemlerin neler olabileceğine ilişkin ölçütler MASAK tarafından hazırlanan Rehberlerde belirtilmiştir. Örneğin Finansal Olmayan Belirli İş ve Mesleklere (Fobim) Yönelik Terörizmin Finansmanıyla İlgili Mücadele Rehberi uyarınca verilen bazı şüpheli işlem örnekleri şöyledir;

  • Müşteri hakkında bir terör örgütüne iltisaklı / irtibatlı olduğuna dair medyada menfi haberler çıkmış olması,
  • Mutat olmayan şekilde kısa süreli olarak kiralama yapılmak istenilmesi,
  • Müşterinin ilgili ülke veya bölgede ikamet edip etmediğine bakılmaksızın, işlemlerin riskli ülkelerden gelen fonlarla yapıldığına dair emarelerin olması,
  • Türkiye’deki vize süresi sona ermiş olan yabancı şahısların işlem yapmak istemesi.

Daha detaylı açıklama ve vaka örnekleri için şu adresleri ziyaret edebilirsiniz;

Şüpheli İşlem Bildirimine İlişkin Usul ve Esaslar Nelerdir?

Şüpheli İşlem Bildiriminin (‘’ŞİB’’) nasıl yapılacağı, hangi süreye bağlı kalınacağı gibi konulara ilişkin esaslar Tedbirler Yönetmeliğinin dördüncü bölümünde detaylandırılmış olup; Tedbirler Yönetmeliğinin 27. maddesinin ikinci fıkrasına göre şüpheli işlem bildirimi gerçek kişi yükümlünün bizzat kendisi, tüzel kişi yükümlünün kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği bulunmayanların yöneticileri veya bunlar tarafından yetkili kılınanlar, uyum görevlisi atanan yükümlülerde ise bu görevliler tarafından yerine getirilecektir.

Tedbirler Yönetmeliğinin 28/2 hükmünde ise; ‘’Şüpheli işlemler, işleme ilişkin şüphenin oluştuğu tarihten itibaren en geç on iş günü içinde Başkanlığa bildirilir.‘’ şeklindeki ifadeler ile bildirim süreye bağlı kılınmıştır.

Bakanlığın yayımladığı Şüpheli İşlem Bildirimi Rehberi’nde yer alan ŞİB formunun nasıl düzenleneceği ve hangi yolla gönderileceğine ilişkin olarak detaylı açıklamalar yapılmıştır. Rehber ekinde örnek ŞİB formu paylaşılmıştır. Rehbere erişim için: Şüpheli İşlem Bildirim Rehberi.

Kağıt Ortamından Gönderim

Düzenlenen form ilgili mevzuat hükümleri uyarınca formu düzenleyen kişi tarafından ıslak imza ile imzalanacaktır. ŞİB formu, elden teslim edilebileceği gibi taahhütlü posta veya faks yolu ile de Başkanlığa gönderilebilir. Taahhütlü posta veya faks yolu ile Başkanlığa yapılacak bildirimler Başkanlığın resmi internet sitesinde yer alan posta adresine ve faks numarasına yapılır.

Faksla gönderilen ŞİB formunun aslı, taahhütlü posta yoluyla ya da elden Başkanlığa intikal ettirilir. Kağıt ortamında gönderilecek şüpheli işlem bildirimlerinin yükümlü tarafından mutlaka bir örneğinin alınması ve fiziken muhafaza edilmesi gerekmektedir. Söz konusu şüpheli işlem bildirim formları ve ekleri, Kanunun 8 inci maddesi kapsamında “Muhafaza ve İbraz” yükümlülüğü kapsamında olup, 8 yıl süreyle muhafaza edilmemesi ve Başkanlığa ve/veya denetim ile görevlendirilen denetim elemanlarına ibraz edilmemesi Kanunun 14 üncü maddesi kapsamında adli ceza gerektirmektedir.

Elektronik Ortamdan Gönderim

ŞİB’in elektronik ortamda yapılabilmesi Başkanlıkça yükümlüye bu konuda izin verilmesine bağlıdır.

Elektronik ortamda şüpheli işlem bildiriminde bulunmak isteyen ve Başkanlıkça uygun görülen yükümlüler elektronik ortamda şüpheli işlem bildiriminde bulunabilirler. Kendilerine elektronik ortamda ŞİB formu düzenleme imkanı verilen yükümlüler izin tarihinden itibaren şüpheli işlem bildirimlerini elektronik olarak EMIS.ONLINE (https://online.masak.gov.tr) üzerinden yapmak zorundadırlar.

Söz konusu yükümlüler bu tarihten sonra kağıt ortamında bildirimde bulunamazlar. EMIS.ONLINE sisteminin kullanımına dair bilgiler “EMIS.ONLINE Kullanım Kılavuzu” içerisinde yer almaktadır. Elektronik yoldan bildirimin teknik nedenlerle yapılamaması halinde bildirim, elektronik ortamda gönderilememe nedeni belirtilmek suretiyle ilgili rehber ekinde yer alan form kullanılarak Başkanlığa elden, posta yolu veya faks ile yapılır.

Bu şekilde gönderilen ŞİB formu, sistem işler duruma geldiğinde elektronik ortamda derhal gönderilir. Elektronik ortamda gönderilecek şüpheli işlem bildirimlerinde, form Başkanlığa gönderilmeden önce yükümlü tarafından mutlaka formun elektronik bir görüntüsünün (pdf) alınması ve elektronik ortamda muhafaza edilmesi gerekmektedir.

Söz konusu Şüpheli İşlem Bildirim Rehberi, İüpheli İşlem Bildirim Formları ve ekleri, Kanun’un 8’inci maddesi kapsamında “Muhafaza ve İbraz” yükümlülüğü kapsamında olup, 8 yıl süreyle muhafaza edilmemesi ve Başkanlığa ve/veya denetim ile görevlendirilen denetim elemanlarına ibraz edilmemesi anılan Kanun’un 14’üncü maddesi kapsamında adli ceza gerektirmektedir.

Sayılan yükümlülükleri yerine getirilmemesi durumunda yükümlüye 50 bin TL idari para cezası verilecektir.

Bakanlığa yapılacak bildirimin gizliliğinin ihlal edilmesi durumunda ise gizliliği ihlal eden kişiler hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adlî para cezasına hükmedilir. Tüzel kişiler hakkında ise bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Uyum Programı Oluşturulması

Kanun’un “Eğitim, İç Denetim, Kontrol ve Risk Yönetim Sistemleri ile Diğer Tedbirler” başlıklı 5. maddesine göre; Hazine ve Maliye Bakanlığı; 5549 sayılı Kanun’un amacına uygun olarak eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri oluşturulması ve bu kanunla getirilen yükümlülüklere uyumu sağlamak üzere, gerekli yetki ile donatılmış idarî düzeyde görevli tayin edilmesi de dâhil gereken tedbirlerin alınması konusunda işletme büyüklükleri ve iş hacimlerini de dikkate alarak yükümlüleri ve uygulamaya ilişkin usûl ve esasları belirlemeye yetkili olup bu usul ve esaslar, 16.09.2008 tarihli ve 26999 sayılı T.C. Resmî Gazete’de yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yükümlülüklere Uyum Programı Hakkında Yönetmelik (‘’Uyum Yönetmeliği’’) ile düzenlenmiştir. Uyum Yönetmeliği kapsamında uyum sürecine ilişkin açıklamalar ayrıca detaylandırılacaktır.

Kanun m. 13/2 gereği, uyum programı oluşturma yükümlülüğünü ihlal eden yükümlüye yazılı ihtar yapılarak otuz günden az olmamak üzere bir süre verilir.

Bu süre sonunda eksikliklerin tamamlanmaması hâlinde beş yüz bin Türk lirası idari para cezası uygulanır.

İdari para cezasının tebliği ile birlikte yazılı ihtar yapılarak altmış günden az olmamak üzere yeni bir süre verilir.

Bu süre sonunda da eksikliklerin tamamlanmaması hâlinde verilen ilk idari para cezasının iki katı idari para cezası daha uygulanır. İkinci idari para cezasının tebliğinden itibaren otuz gün içinde eksikliklerin tamamlanmaması hâlinde yükümlünün faaliyetlerinin belli bir süre durdurulması, kısıtlanması veya faaliyet izin belgesinin iptaline yönelik tedbirlerin alınması için durum ilgili kuruma bildirilir.

Yükümlülüğe aykırı davranışın sorumlusu olan yönetim kurulu üyesi, bulunmaması halinde üst düzey yönetici hakkında söz konusu idari para cezaları ¼ oranında uygulanır.

Devamlı Bilgi Verme

Kanun m. 6 uyarınca yükümlüler taraf oldukları veya aracılık ettikleri işlemlerin belli bir meblağın üstünde olması durumunda Hazine ve Maliye Bakanlığına bilgi vermek ile sorumlu tutulmuşlardır. Bilgi verme yükümlülüğünün doğacağı işlem tutarı ise Bakanlıkça belirlenecektir.

Devamlı bilgi verme yükümlülüğü Tedbirler Yönetmeliğinde 32-34. maddeleri arasında düzenlenmiş olup yükümlülüğün yerine getirilmesinin denetimine ait usul ve esaslar ise Tedbirler Yönetmeliğinin 36-40. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Kanun m. 13 ve devamında ise yükümlülerin, yükümlülüklerini ihlal etmesi durumunda uygulanacak yaptırımlar düzenlenmiştir.

Devamlı bilgi verme yükümlülüğünün ihlali halinde yükümlü 30 bin TL idari para cezasına çarptırılacaktır.

Bilgi ve Belge Verme

Kanun’un 7. maddesi ve Tedbirler Yönetmeliğinin 31. maddesi gereğince Başkanlık ve denetim elemanları tarafından istenilecek her türlü bilgi, belge ve bunlara ilişkin her türlü ortamdaki kayıtları, bu kayıtlara erişimi sağlamak veya okunabilir hâle getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri tam ve doğru olarak vermek ve gerekli kolaylığı sağlamakla yükümlüdür.

Kendisinden talepte bulunulanlar savunma hakkına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, özel kanunlarda yazılı hükümleri ileri sürerek bilgi ve belge vermekten kaçınamazlar.

Bilgi verme yükümlülüğünü ihlal eden kimse hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adlî para cezasına hükmedilir.

Tüzel kişiler hakkında ise bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Muhafaza ve İbraz

Kanun’un 8. maddesi uyarınca yükümlüler, getirilen yükümlülüklere ve işlemlerine ilişkin her türlü ortamdaki; belgeleri düzenleme tarihinden, defter ve kayıtları son kayıt tarihinden, kimlik tespitine ilişkin belgeleri ise son işlem tarihinden itibaren sekiz yıl süreyle muhafaza ve istenmesi halinde yetkililere ibraz etmekle yükümlüdür.

Söz konusu yükümlülüğünü ihlal eden kimse hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adlî para cezasına hükmedilir.

Tüzel kişiler hakkında ise bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Elektronik Tebligata İlişkin Yükümlülükler

Kanun çerçevesinde yapılacak tebligatlar, elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve tebligata elektronik ortamda cevap verilmesi istenebilir. Bu şekilde yapılan tebligatlar karşı tarafa ulaştığında tebliğ edilmiş sayılır. Bu şekilde yapılacak tebligatların 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/A maddesinde düzenlenen elektronik tebligata ilişkin usullere uygun olmasına gerek yoktur.

Bu kapsamda kalan yükümlülüklerini yerine getirmeyen yükümlüler Bakanlık tarafından 40 bin TL idari para cezasına çarptırılır. Bir yıl içinde yükümlüye verilen idari para cezasının miktarı 1 milyon TL’yi aşamaz.

Uyum Yönetmeliği Çerçevesinde Uyum Süreci

16.09.2008 tarihli ve 26999 sayılı T.C. Resmi Gazete’de yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yükümlülüklere Uyum Programı Hakkında Yönetmelik, Kanunun uygulanmasına yönelik olarak suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi amacıyla yükümlülerin uyum programı oluşturmaları ve uyum görevlisi atamalarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Yönetmeliğin dayanak noktası Kanun’un ‘Eğitim, İç Denetim, Kontrol ve Risk Yönetim Sistemleri ile Diğer Tedbirler kenar başlıklı 5. maddesidir. İlgili hüküm şu şekildedir:

(1) Bakanlık; bu Kanunun amacına uygun olarak risk temelli yaklaşımla, eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri oluşturulması ve bu Kanunla getirilen yükümlülüklere, yükümlü ve finansal grup seviyesinde uyumu sağlamak üzere, gerekli yetki ile donatılmış idarî düzeyde görevli tayin edilmesi de dahil, gereken tedbirlerin alınması konusunda, işletme büyüklükleri ve iş hacimlerini de dikkate alarak yükümlüleri ve uygulamaya ilişkin usûl ve esasları belirlemeye yetkilidir.

(2) Finansal gruba bağlı kuruluşlar, birinci fıkrada belirtilen tedbirlerin grup seviyesinde alınmasını teminen müşterinin tanınmasıyla hesap ve işlemlere ilişkin olarak grup içerisinde bilgi paylaşımında bulunabilir. Özel kanunlarda yer alan hükümler ileri sürülerek bilgi paylaşımından kaçınılamaz. Bakanlık paylaşıma konu bilgileri ve uygulamaya ilişkin esasları belirlemeye yetkilidir.

Madde metninde geçen finansal grup Kanun m. 2 uyarınca; merkezi Türkiye’de ya da yurt dışında bulunan bir ana kuruluşa bağlı veya bu kuruluşun kontrolünde bulunan, Türkiye’de yerleşik finansal kuruluşlar ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekil ve benzeri bağlı birimlerinden oluşan grubu, ifade eder.

Yönetmelik içeriğinde düzenlenen uyum programı ise suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesine yönelik olarak oluşturulacak olan ve 5’inci maddede kapsamı belirlenen tedbirler bütününü ifade etmektedir.

Uyum Programı Nasıl Oluşturulur?

Uyum Programı Oluşturacak Yükümlüler

Yönetmeliğin 4. maddesinde uyum programı oluşturmakla sorumlu yükümlüler sayılmıştır. Buna göre;

  • Bankalar (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile kalkınma ve yatırım bankaları hariç),
  • Sermaye piyasası aracı kurumları,
  • Sigorta ve emeklilik şirketleri,
  • Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (Bankacılık faaliyetiyle sınırlı olmak üzere),
  • Kambiyo mevzuatında belirtilen A grubu yetkili müesseseler,
  • Finansman, faktoring ve finansal kiralama şirketleri,
  • Portföy yönetim şirketleri,
  • Kıymetli madenler aracı kuruluşları,
  • Elektronik para kuruluşları,
  • Ödeme kuruluşları (Münhasıran fatura ödemelerine aracılık hizmeti, münhasıran ödeme emri başlatma hizmeti ve münhasıran ödeme hesabına ilişkin bilgilerin sunulması hizmetini sağlayanlar hariç), uyum programı oluşturacak yükümlülerdir.
Uyum Programının Kapsamı

Uyum programı kısaca MASAK mevzuatı uyarınca yapılan düzenlemelere yukarıda sayılan yükümlülerce uyum sağlanabilmesi için risk temelli bir yaklaşımla oluşturulacak birtakım tedbirlerden oluşmaktadır. Uyum programı kapsamında yer alan tedbirler şu şekildedir:

  • Kurum politikası ve prosedürlerinin oluşturulması,
  • Risk yönetimi faaliyetlerinin yürütülmesi,
  • İzleme ve kontrol faaliyetlerinin yürütülmesi,
  • Uyum görevlisi atanması ve uyum birimi oluşturulması,
  • Eğitim faaliyetlerinin yürütülmesi,
  • İç denetim faaliyetlerinin yürütülmesi.

Kurum Politikası ve Prosedürlerinin Oluşturulması

Kurum politikasının amacı; yükümlünün, suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesine ilişkin yükümlülüklere uyumunu sağlamaya ve müşterilerinin, işlemlerinin ve hizmetlerinin risk temelli bir yaklaşımla değerlendirilerek, maruz kalabileceği riskin azaltılmasına yönelik stratejilerin, kurum içi kontrol ve önlemlerin, işleyiş kurallarının ve sorumlulukların belirlenmesi ile kurum çalışanlarının bu konularda bilinçlendirilmesidir (Yönetmelik m. 7/2).

Yükümlüler tarafından oluşturulacak kurum politikası yükümlünün iş hacmi, işlerinin niteliği, işletmesinin büyüklüğü gibi hususlar göz önüne alınarak uyum programı ışığında oluşturulacaktır.

Kurum politikası ile belirlenen önlem ve kurallardan kurum içinde hangi birim veya kişilerin sorumlu olduğu kurum içi denetim mekanizmasının ne şekilde işlediği açık şekilde prosedüre bağlanmalıdır. Özellikle denetim mekanizması titizlikle oluşturulmalı örneğin denetlenecek işlemleri gerçekleştiren personel ile denetimi gerçekleştiren personelin aynı kişi olmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir.

Söz konusu prosedürler yükümlü nezdindeki tüm birimlerin katılımı ve uyum görevlisinin gözetim ve koordinasyonu ile yazılı şekilde oluşturulur.

Risk Yönetimi Faaliyetlerinin Yürütülmesi

Yükümlüler, kurum politikası kapsamında, işletme büyüklüklerini, iş hacimlerini ve gerçekleştirdikleri işlemlerin niteliğini gözeterek risk yönetim politikası oluştururlar. Risk yönetim politikasının amacı; yükümlünün maruz kalabileceği risklerin tanımlanması, derecelendirilmesi, izlenmesi, değerlendirilmesi ve azaltılmasını sağlamaktır (Yönetmelik madde 11).

Yönetmeliğin 12. maddesinde düzenlenen risk yönetim faaliyetleri kabaca, hizmetlerin, müşterilerin ve işlemlerin risk derecelerine göre sınıflandırılmasına, yapılan değerlendirmeye göre riskli sayılacak müşteri, işlem veya hizmetlerin yetkili birimlere rapor edilmesi, bu risklerin azaltılmasına yönelik gerekli önlemlerin alınmasına, risk izleme sonuçlarının düzenli aralıklara yönetim kuruluna rapor edilmesini içermektedir.

Yüksek derecede riskli gruplara yönelik ilave tedbirler ise Yönetmeliğin 13. maddesinde sayılmıştır.

İzleme ve Kontrol Faaliyetlerinin Yürütülmesi

İzleme ve kontrol faaliyetleri, yükümlülerin, Kanun ve Kanun uyarınca oluşturulan ilgili mevzuat kapsamındaki faaliyetlerinin kurum politika ve prosedürlerine uygun olup olmadığının sürekli olarak denetlenmesini ifade eder.

Bu faaliyetlere ilişkin olarak Yönetmelikte sayılan örnekler söyledir:

  • Yüksek risk grubundaki müşteri ve işlemlerin izlenmesi ve kontrolü,
  • Riskli ülkelerle gerçekleştirilen işlemlerin izlenmesi ve kontrolü,
  • Karmaşık ve olağandışı işlemlerin izlenmesi ve kontrolü,
  • Yükümlünün, risk politikasına göre belirleyeceği bir tutarın üzerindeki işlemlerin, müşteri profili ile uyumlu olup olmadığının örnekleme yöntemi ile kontrolü,
  • Birlikte ele alındıklarında, kimlik tespiti yapılmasını gerektiren tutarı aşan bağlantılı işlemlerin izlenmesi ve kontrolü,
  • Müşteriler hakkında elektronik ortamda yahut yazılı olarak muhafaza edilmesi gereken bilgi ve belgeler ile elektronik transfer mesajlarında yer verilmesi zorunlu bilgilerin kontrolü ve eksikliklerin tamamlatılması ve bunların güncellenmesi,
  • Müşteri tarafından yürütülen işlemin; müşterinin, işine, risk profiline ve fon kaynaklarına dair bilgiler ile uyumlu olup olmadığının iş ilişkisi süresince devamlı olarak izlenmesi,
  • Yüz yüze olmayan işlemler yapılmasını mümkün kılan sistemler kullanılarak gerçekleştirilen işlemlerin kontrolü,
  • Yeni sunulan ürünler ve teknolojik gelişmeler nedeniyle suistimale açık hale gelebilecek hizmetlerin risk odaklı kontrolü.

Uyum Görevlisi Atanması ve Uyum Birimi Oluşturulması

Uyum programının yürütülmesine ilişkin faaliyetler, yükümlülerce faaliyet izninin alınmasını müteakip 30 gün içerisinde atanacak uyum görevlisi tarafından gerçekleştirilecektir.

Uyum görevlisi, yönetim kuruluna veya yönetim kurulunun yetkisini devrettiği bir veya birden fazla üyeye bağlı olacak şekilde, münhasıran kurum personeli olarak atanır. Uyum görevlisinin uhdesinde satış ve pazarlamayla ilgili olmamak şartıyla, uyum programının yürütülmesini aksatmayacak diğer görevler bulunabilir (Yönetmelik m. 16/2).

Uyum görevlisinde bulunması gereken nitelikler ise Yönetmeliğin 17. maddesi tarafından sayılmıştır. Buna göre, uyum görevlisi olarak atanacak kişinin;

  • T.C Vatandaşı olması,
  • Kamu haklarından mahrum olmaması,
  • En az 4 yıllık yüksek öğrenim kurumlarından mezun olması,
  • Görev yaptığı yükümlünün nezdinde veya iştiraklerinde nitelikli pay sahibi olmamak veya yönetiminde bulunmaması,
  • Yükümlünün nitelikli pay sahibi ortağının, yönetim kurulu üyelerinin veya genel müdürünün eşi veya ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) kan veya sıhrî hısmı olmaması,
  • Taksirli suçlar hariç olmak üzere affa uğramış olsalar bile mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ve diğer kanunlar uyarınca ağır hapis veya beş yıldan fazla hapis, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve diğer kanunlar uyarınca üç yıldan fazla hapis cezasıyla cezalandırılmamış olmak veya mülga 3182 sayılı Bankalar Kanunu ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile 5411 sayılı Bankacılık Kanununun ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun ve ödünç para verme işleri hakkında mevzuatın hapis cezası gerektiren hükümlerine muhalefet yahut mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu veya diğer kanunlar uyarınca basit veya nitelikli zimmet, zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlâk kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar ile Devlet sırlarını açığa vurma, Devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlar, vergi kaçakçılığı, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama ve terörün finansmanı suçlarından veya bu suçlara iştirakten hüküm giymemiş olması,
  • Yönetmeliğin 4. maddesinde sayılan finansal kuruluşlardan (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile kalkınma ve yatırım bankaları dahil) herhangi birisi nezdinde idareci, uzman veya denetim görevlerinde veya Kanunun 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde sayılan denetim elemanlığı görevlerinde ya da Başkanlık nezdinde idareci veya uzman görevlerinde en az beş yıl süreyle çalışmış olması aranacaktır.

Eğitim Faaliyetlerinin Yürütülmesi

Yükümlüler, kurum politikası kapsamında, eğitim faaliyetlerinin işleyişi, gerçekleştirilmesinden kimlerin sorumlu olacağı, eğitim faaliyetlerine katılacak personelin ve eğiticilerin belirlenmesi, yetiştirilmesi ve eğitim yöntemleri gibi hususları içerecek bir eğitim politikası oluştururlar.

Eğitim politikasının amacı, Kanun ve Kanun uyarınca çıkarılan yönetmelik ve tebliğlerle getirilen yükümlülüklere uyumun sağlanması, personelin kurum politikası ve prosedürleri ile risk temelli yaklaşım konularında sorumluluk bilincinin artırılarak bir kurum kültürü oluşturulması ve personelin bilgilerinin güncellenmesidir (Yönetmelik madde 21).

Verilecek eğitimler konusu genel hatlarıyla; suç gelirlerinin aklanması ve terör finansmanına ilişkin temel kavramlar ve bu kapsamda oluşturulan mevzuat, yükümlü kurumun politika ve prosedür, Kanun uyarınca düzenlenmiş yükümlülüklerden oluşacaktır.

İç Denetim Faaliyetlerinin Yürütülmesi

İç denetim yükümlünün uyum programının etkinliğinin ve yeterliliğinin yıllık olarak incelenmesi ve denetlenmesidir.

İç denetim neticesinde ortaya çıkarılan eksiklik, hata ve suistimaller ile bunların yeniden ortaya çıkmasının önlenmesine yönelik görüş ve öneriler yönetim kuruluna raporlanır (Yönetmelik m. 27/1).

İç denetim faaliyeti kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin olarak; yükümlünün yıllık işlem hacmi, toplam personel sayısı ve toplam şube, acente ve benzeri bağlı birimlerinin sayısı, denetlenen şube, acente ve benzeri birimlerin sayısı, bu birimlerde yapılan denetimlerin tarihleri, toplam denetim süresi, denetimde çalıştırılan personel ve denetlenen işlem sayısına ilişkin bilgileri içeren istatistikler, takip eden yılın Mart ayı sonuna kadar uyum görevlisi tarafından Başkanlığa bildirilecektir.


İlginizi Çekebilir: İhtiyati Tedbir Talebi Nedir?