HUKUK & DANIŞMANLIK
Ceza Hukuku’nda Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlar
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) sistematiğine göre suçlar kural olarak kasten işlenir. Bir suçun taksirle işlenebilmesi için o suçun taksirle işlenebileceği kanunda özel olarak düzenlenmelidir. Eğer bu konuda bir düzenleme bulunmuyorsa; suçun taksirle işlenemeyeceği kabul edilmektedir.
Kast; kısaca bir suçu, sonuçlarını bilerek ve isteyerek gerçekleştirmek olarak tanımlanabilirken, dikkatsiz ve özensiz davranışlar neticesinde suçun istemeden gerçekleştirilmesi suçun taksirle işlenmesi gündeme gelebilecektir.
Bazı durumlarda ise failin suç teşkil eden fiili kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin gerçekleşmesine sebep olabilir. Örneğin, karşısındaki kişiyi yaralama kastı ile hareket eden failin yaralama fiillerinin kişinin ölümüne yol açması mümkündür. Bu şekilde gerçekleşen suçlara neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlar denilmektedir.
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlar kısaca failin belli bir suç kastı ile harekete geçmesi fakat suç fiilleri neticesinde failin kastını aşan bazı neticelerin gerçekleşmesi olarak tanımlanabilecektir.
Bu yazımızda ‘’neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç’’ kavramını tanımlayarak kanuni düzenlemeler ve somut olay örnekleri ile konuyu sizlere aktarmak isteriz.
Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suç Nedir?
Konuyla ilgili olarak TCK madde 23 uyarınca şu şekilde bir düzenleme yapılmıştır:
‘’Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.’’
Şu halde, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçları, temel suç tipine ek olarak, fiilin sonucunda kastedilenden daha ağır veya baka bir neticenin de gerçekleştiği ve bu neticeler bakımından en azından taksirinin bulunması sebebiyle kişinin daha ağır ceza ile cezalandırılmasının gerektiği suçlar olarak tanımlamak mümkündür (Artuk-Gökçen-Alşahin-Çakır, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Nisan 2019, s. 472).
Örnek vermek gerekirse; failin mağduru yaralamak amacıyla mağduru kolundan bıçaklaması, fakat mağdurun kan kaybından ölmesi durumunda, fail aslında mağduru yaralamak istemiş ve bu doğrultuda hareket etmiş, fakat mağdur failin iradesi dışında hayatını kaybetmiştir.
Bu durumda fail bilerek ve isteyerek, iradesi dahilinde kasten yaralama suçunu işlemiş olacak olup; her ne kadar ölüm neticesini istememiş olsa dahi, mağdurun ölümüne yol açacak eylemleri dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı şekilde gerçekleştirdiği için TCK madde 23 uyarınca taksirle öldürme suçunu meydana getirmiş olacaktır.
İlginizi Çekebilir: Kasten Öldürme Suçu (TCK M. 81).
TCK madde 23 metninde kişinin gerçekleşen neticeden sorumlu tutulabilmesi için en azından taksirli davranışı aranmıştır. ‘’En azından’’ ibaresinden de anlaşılacağı üzere, kişi gerçekleşen netice bakımından olası kast yahut doğrudan kast ile de hareket edebilecek ve bu hallerde de neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç söz konusu olacaktır. Fakat, ilk hareketi her zaman kasten gerçekleşmelidir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus; failin ölüm neticesi bakımından en azından taksirli sorumluluğunun bulunmasıdır. Aksi halde, faili kastedilenden başka veya daha ağır neticeden sorumlu tutmak mümkün olmayacaktır.
‘’Olay günü sanığın müştekiye eliyle kasten vurup harici lezyon bırakmayacak şekilde TCK’nın 86/2. maddesi kapsamında yaralaması sonucunda gerçekleşen ağır ve başka netice (myokard infarktüsü/kalp krizi sonucu yaşamın tehlikeye girmesi) bakımından olası kastla hareket ettiğinden söz etmenin mümkün bulunmadığı, ancak müştekinin yaşı da gözetildiğinde kalp krizi geçirebileceğinin objektif olarak öngörebildiği halde sanığın dikkat ve özen yükümlülüğüne uymayarak eliyle kasten vurması sonucu buna bağlı, buna özgü ve beklenen bir tehlikenin değil çok daha farklı gerçekleşen ağır ve başka sonuç doğuran bu olayla ilgili olarak en azından taksirle hareket ettiği kabul edilerek, müştekideki kalp rahatsızlığının önceden sanık tarafından bilinip bilinmediği araştırılıp bilmediğinin anlaşılması durumunda sanığın basit taksirle yaralama suçundan TCK’nın 89/1-2. maddesiyle, bilmesi halinde bilinçli taksirle yaralamadan TCK’nın 89/1-2, 22/3. maddeleriyle cezalandırılması cihetine gidilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde TCK 87/1-d maddesi gereği hüküm kurulması hukuka aykırıdır.’’ – Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2015/3550 E., 2016/16244 K. 29.06.2016
‘’Olay günü maktül Aslan, oğlu Mert ve komşuları Hakan’ın maktüle ait nalburiye dükkanı önünde boya kutuları üzerinde oturmak suretiyle yemek yedikleri sırada boya kutularından birinin patlaması ve boyanın sanık Ömer’in dükkanının önüne akması sebebiyle taraflar arasında çıkan kavgada, karşılıklı olarak birbirlerine vurmalarından sonra araya girenlerin müdahalesiyle kendi dükkanına giden sanığın bıçak alarak maktulün dükkanının önüne gittiği ancak kapının açılmaması sebebiyle bıçağı cama fırlattığı, bu sırada dükkan içerisinde bulunan ve kendisinde kronik kalp, damar hastalığı bulunan maktulün olayın efor ve stresinin tetiklemesiyle ani kardiak ölüm sonucu öldüğü anlaşılan olayda; maktülü basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralayan sanığın 86/2 ve 23 /1 maddeleri yollamasıyla, gereğince taksirle ölüme neden olma suçundan mahkumiyeti gerektiği gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde TCK md.87/4 gereği ölüme sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır.’’ – Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2015/5759 E., 2016/351 K. 02.02.2016 T.
Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suçların Yapısı
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda iki kademeli bir yapı söz konusudur. Birinci kademede kasten veya taksirle gerçekleştirilen temel suç tipi, ikinci kademede ise en azından taksirle sebep olunan ağır veya başka neticenin gerçekleşmesi yer almaktadır (Artuk-Gökçen-Alşahin-Çakır, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Nisan 2019, s. 474).
Buna göre, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçların oluşabilmesi için;
- Kasten icra edilen bir fiil,
- Fiilin kastedilenden daha ağır veya başka bir neticeye yol açması,
- Kasten gerçekleştirilen ilk hareket ile ortaya çıkan kastedilenden daha ağır veya başka netice arasında illiyet bağı bulunmalıdır,
- Failin, oluşan ağır ya da başka netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.
Türk Ceza Kanunu’nda Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suç Düzenlemeleri Nelerdir?
Ceza Hukuku‘nda hakim olan kanunilik prensibi gereği kişinin kasti fiilleri dışında gerçekleşen daha ağır veya başka neticeden sorumlu tutabilmek için, bu neticenin kanunda bir suç tipi ile bağlantılı bir biçimde, o suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali olarak düzenlenmiş olması gerekir.[1]
Kanunda kasten yaralama suçu bu şekilde düzenlenen suçlar arasındadır. Suçu düzenleyen madde 86 hükmünün ilk fıkrası suçun temel şeklini düzenlerken;
‘’Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’
‘’Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’’ kenar başlıklı madde 87 hükmü kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerini düzenlemektedir. Kasten yaralama neticesinde mağdurun duyularından birinin işlevini yitirmesi, yüzünün sürekli değişmesi, hayatını kaybetmesi gibi haller düzenleme kapsamında sayılmıştır.
Yine TCK madde 98 uyarınca düzenlenmiş Yardım ve bildirim yükümlülüğünün ihlali suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali TCK m. 98/2 uyarınca düzenlenmiştir:
‘’Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısıyla kişinin ölmesi durumunda, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’
TCK madde 102/5 hükmünde ise cinsel saldırı suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali düzenlenmiştir:
‘’Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.’’
Yalan tanıklık suçunu düzenleyen TCK madde 272 hükmünün 4, 5, 6, 7 ve 8. fıkraları suçun neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış hallerini düzenlemiştir:
‘’(4) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi ile ilgili olarak gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla; yalan tanıklık yapan kişi, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
(6) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; hükmolunur.
(7) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, altıncı fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır. Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; yalan tanıklıkta bulunan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’
TCK madde 267 uyarınca düzenlenen iftira suçunda, mağdurun uğradığı iftira neticesinde gündeme gelebilecek neticesi sebebiyle ağırlaşmış hal düzenlemeleri şu şekildedir:
‘’(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına;
(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.’’
Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere, kanunu kastedilenden başka veya ağır neticelerin taksiren veya kasten gerçekleşmesi halinde fail hakkında daha ağır cezaya hükmolunacaktır.
Neticesi Sebebiyle Ağırlaştırılmış Suçlarda Teşebbüs
Bu suçlarda teşebbüs kural olarak mümkündür. Farklı ihtimaller söz konusu olabilecektir.
İlk ihtimalde, suçun temel şekli teşebbüs aşamasında kalır ancak neticesi sebebiyle ağırlaşmış hal gerçekleşir. Örneğin; kendisine ateş edilen mağdurun, kurşun isabet etmemesine rağmen kalp krizi nedeniyle ölmesi.
Doktrinde baskın görüşe göre kasten yaralamaya teşebbüs sonucu ağır neticenin meydana gelmesi halinde, failin bu ağır neticeden cezalandırılması gerekir.[2]
İkinci ihtimal ise neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış hali oluşturan fiillerin teşebbüs aşamasında kalmasıdır. Bu ihtimalde fail teşebbüs aşamasında kalan neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış hal kapsamında ceza alacaktır.
Neticesi Sebebiyle Ağırlaştırılmış Suçlarda İştirak
Neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış suçlara iştirak mümkündür. Suça katılan faillerin sorumlulukları ayrı ayrı değerlendirilecektir.
Neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış suçlarda şeriklik, temel suç tipi bakımından bağlılık kuralına ilişkin temel prensiplere göre ağır veya başka netice bakımından ise, suça katılan her bir fail ve şerik bakımından ayrı ayrı TCK madde 23 hükümlerine göre belirlenecektir. Ağır veya başka netice bakımından failin taksirinin bulunmaması, şeriklerin bu neticeden dolayı sorumluluklarını ortadan kaldırmayacaktır.[3]
Kaynakça & Referanslar