HUKUK & DANIŞMANLIK
Ceza Soruşturması Nedir?
Bu yazımız ile sizleri ceza muhakemesinin ilk evresi olan “soruşturma” hakkında bilgilendirmek isteriz. Soruşturma nedir? Ceza soruşturması nedir? Gibi soruları cevapladığımız makalemizi okumanıza sunarız.
Ceza Muhakemesinin Amacı Nedir?
Egemenlik, kelime anlamı olarak; bir toprak parçası ya da mekân üzerindeki kural koyma gücü ve hukuk yaratma kudretidir. Tarih boyunca egemenliğin en bariz alametlerinden bir tanesi de cezalandırma yetkisi olmuştur.
Nitekim, günümüzde de suç ve cezaları belirleyerek cezaları infaz etme yetkisi münhasıran egemen devlete ait olup; Anayasa‘da düzenlenen hak ve hürriyetleri ihlal eden ya da kamu düzenine aykırılık teşkil eden fiillerin hangilerinin suç olduğu ve bu fiillerin yaptırımları ceza kanunlarında düzenlenir.
Devletin öncelikli amacı yürütme organı ile suçların işlenmesini önlemek olsa da; kaçınılmaz olarak suç işlenir. Devletin yargı organı ise suç işlendikten sonra devreye girecektir. Bu raddeden sonra devletin görevi suçun failini bularak adil bir yargılama ile kişiyi cezalandırmak ve kamunun mağduriyetini gidermek olacaktır.
Bu bağlamda, bir suçun işlenip işlenmediği veya işlenmişse kim ya da kimler tarafından işlenmiş olduğu ve müeyyidesinin (yaptırım, ceza) ne olacağı konusunda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘na (“CMK”) göre gerçekleştirilen iddia, savunma ve yargılama niteliğindeki bir dizi faaliyete ceza muhakemesi denir.[1]
Maddi gerçeğe hukuka uygun surette elde edilmiş delillerle ulaşıp, adaletli bir karar verme amacı güden ceza muhakemesi; suçun işlendiğinin haberinin alınmasıyla başlayıp, sanık hakkında verilecek hüküm ile sona eren ceza muhakemesi soruşturma, ara muhakeme ve kovuşturma evrelerinden oluşur.
Soruşturma Nedir?
Soruşturma; suç haberinin alınmasıyla başlayan, faile ve faile isnat edilen suçun araştırılması ve suçun gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin delillerin toplanması nedeniyle duruma göre iddianame düzenlenerek fail hakkında dava açılması, duruma göre ise toplanan delillerin yeterli şüphe oluşturacak nitelikte olmaması dolayısıyla Cumhuriyet Savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi ile sonlanan ceza muhakemesi evresidir. Bu hallerin dışında kanunda özel olarak düzenlenmiş kamu davası açılmasının ertelenmesine yönelik karar tipleri de mevcuttur.
Soruşturmanın Başlaması ve Cumhuriyet Savcısının Görevleri
Soruşturma evresi suç işlendiğine yönelik bir şüphenin Cumhuriyet Savcısına ulaşması ile başlar. Suç haberi savcıya ihbar veya şikâyet suretiyle ulaşabileceği gibi, savcının suç haberini kendiliğinden alması da mümkündür. Kısacası, Cumhuriyet Savcısı herhangi bir şekilde suç işlendiğinden şüphelenirse soruşturmayı başlatacaktır. Bu husus CMK madde 160/1 hükmünde şöyle ifade edilmiştir:
“Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.“
Maddenin ikinci fıkrasında ise Cumhuriyet Savcısının soruşturmayı ne şekilde yürüteceğine ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre;
“Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.“
Soruşturmayı yürütmekle görevli olan kişi Cumhuriyet Savcısıdır ve savcı bu yetkiyi tek başına kullanacaktır. Suç ihbarı alan kolluk görevlileri Cumhuriyet Savcısının emrindelerdir ve tek başlarına işlem yapma yetkileri yoktur.
Madde metninde geçen “şüpheli” tabiri hakkında suç şüphesi bulunan kişiyi ifade eder, bu kişi soruşturma aşamasında şüpheli yahut zanlı olarak adlandırılır.
İlgili hükümden anlaşılacağı üzere; soruşturma aşamasında savcı kendisine yapılan ihbar veya şikâyetin gerçeğe uygunluğunu araştırmak üzere şüphelinin lehine ve aleyhine her türlü delili toplayacaktır. Savcının bu yükümlülüklerini yerine getirmesi gerek kamu gerekse de şüpheli açısından adil bir yargılama yürütülmesi için elzemdir.
Özetle, suç ihbarı yahut şikâyet ile başlayan soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısı kamu davasının açılmasına gerek olup olmadığı araştırırarak deliller toplar ve bunlar kovuşturma evresinde kullanılmak üzere usulüne uygun biçimde muhafaza altına alır.
Soruşturma Evresine Hâkim Olan İlkeler Nelerdir?
Maddi Gerçeğin Araştırılması İlkesi
Yukarıda bahsettiğimiz üzere, soruşturma evresinde şüpheli hakkında ceza davası açılmasına gerek olup olmadığına karar vermek üzere maddi gerçek araştırılmaya başlanacaktır.
Ceza muhakemesinde medeni muhakemeden farklı olarak şekli gerçekle yetinilmeyip işin esası, yani maddi gerçek araştırılır.[2]
Ancak, bir hukuk devletinde, maddi gerçeğin “her ne pahasına olursa olsun” araştırılması kabul edilmemekte; delil yasakları ile bu ilkeye bazı sınırlar getirilmektedir.[3]
Soruşturmanın Gizliliği İlkesi
CMK madde 157 hükmü şu şekildedir:
“Kanun’un başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir.“
Soruşturma işlemlerinin aleni olmamasının, bir başka deyişle gizli olmasının, iki temel sebebi vardır:
- Bu sebeplerden ilki, soruşturma evresinde delillerin toplanması ve maddi gerçeğin araştırılmaya başlanması gibi yargılamanın seyri için oldukça kritik işlemlerin gerçekleştirilmesidir. Nitekim, söz konusu bu işlemlerin aleni olması halinde, üçüncü kişilerce delillerin karartılması veya çarpıtılmasının önüne geçmek çok daha zor olacaktır.
- Soruşturmanın gizli yürütülmesinin bir başka sebebi ise; hakkında henüz suç işlediği konusunda yeterli şüphe bulunmayan şüphelinin itibarının zedelenmesi riskinin önüne geçmektir. Soruşturma işlemlerinin aleni yapılması halinde masum kişilerin lekelenmeme hakkı ihlal edilebilecektir.
Yazılılık İlkesi
CMK madde 169/2 hükmü uyarınca;
“Her soruşturma işlemi tutanağa bağlanır. Tutanak, adlî kolluk görevlisi, Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkimi ile hazır bulunan zabıt kâtibi tarafından imza edilir.“
Yazılılık özellikle sorgu ve ifade alma gibi soruşturma işlemlerinin tutanağa geçirilmesi bakımından önem teşkil etmektedir. Soruşturma işlemlerinin yazılı yapılması, her işlemin tutanak altına alınması denetlenebilirliği sağlayarak adil bir muhakeme yapılıp yapılmadığı hususunda yol gösterici olmaktadır.
Dağınıklık İlkesi
CMK madde161/1 hükmü uyarınca;
“Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Cumhuriyet savcısı, adlî görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer Cumhuriyet savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister.“
Dağınıklık ilkesi, Cumhuriyet Savcısının herhangi bir kimseye, araca veya kuruma bağlı olmaksızın maddi gerçeği araştırmasına imkân sağlamaktadır. Cumhuriyet Savcısı bu araştırmayı yaparken her türlü makam ve merciden bilgi ve belge isteyebilecektir.
Kısalık ve Gecikmezlik İlkesi
Kısalık ve gecikmezlik soruşturma aşamasının bir an önce tamamlanarak kişinin şüpheli sıfatından kurtulmasını veya sanık olmasını ya da kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla izlemeden kurtulmasını sağlaması yönüyle önem taşımaktadır.
İddianame Nedir?
Soruşturma evresinde toplanan delillerin değerlendirilmesi neticesinde ulaşılan şüphe derecesine göre ya kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilerek dosya kapatılacaktır ya da şüpheli hakkında iddianame tanzim edilerek kamu davası açılacaktır.
Savcının belli suçlardan İddianame tanzim ederek şüphelinin cezalandırılmasını talep ederek dava açması “Davasız Yargılama Olmaz İlkesi“nin gereğidir. Nitekim savcı, iddianamesi ile şüphelinin suç teşkil eden fiiller icra ettiğini ve bu kapsamda cezalandırılması gerektiğini iddia eder ve bunu şahsı adına değil kamu adına yapar.
İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesini müteakip başlayan ceza davasında ise; ceza hâkimi savcının iddianame kapsamında ileri sürdüğü olgu ve iddialara yönelik bir yargılama yürütecektir. Hâkimin yapacağı değerlendirme ve vereceği hüküm İddianamede belirtilen fail ve olgular ile sınırlı olacaktır.
İddianamenin içeriğinin nasıl olması gerektiği ise muhtelif CMK hükümleri çerçevesinde detaylıca açıklanmıştır. CMK madde 170 uyarınca İddianamede bulunması gereken hususlar şu şekildedir:
Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
- Şüphelinin kimliği,
- Müdafii,
- Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
- Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
- Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
- Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
- Şikâyetin yapıldığı tarih,
- Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
- Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
- Suçun delilleri,
- Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri gösterilir.
Soruşturma Aşamasında Uzlaştırma Yapılır mı?
Uzlaştırma müessesesi yalnızca belli başlı suç tipleri için uygulama alanı bulacaktır.
Soruşturma konusu suçun uzlaştırmaya tabi suçlar arasında düzenlenmiş olması durumunda soruşturma dosyası Uzlaştırma Bürosuna gönderilir. Uzlaştırma Bürosu tarafından bir uzlaştırmacı görevlendirilir ve bu uzlaştırmacı mağdur/suçtan zarar gören ve şüpheli arasında uzlaşmayı sağlamaya çalışır. Uzlaştırmaya ilişkin düzenleme CMK madde 253 hükmünde yer almaktadır. Yine uygulamaya ilişkin Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği esas alınmaktadır.
Soruşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararı (SYOK) Nedir?
Yukarıda açıkladığımız üzere, soruşturmanın başlaması için bir suçun işlendiğinin izlenimini veren bir halin cumhuriyet savcısı tarafından öğrenilmesi yeterlidir. Bir başka deyişle, soruşturmanın başlayabilmesi için suçun işlendiğine ilişkin en azından “basit şüphe” bulunmalıdır. Basit şüphe, şüphenin en hafif derecesidir. Belli ve somut olayları bu fiilin suç olduğu yolunda bir şüphe ortaya koyması halinde basit şüpheden bahsedilir.[4]
Yani bir kişi hakkında soruşturma başlatılabilmesi için kişinin o suçu işlediği yönünde güçlü emareler aranmamaktadır. Bilindiği üzere, hakkında soruşturma başlatılan kimse, hakkında yapılan ihbarın ne kadar somut delillere dayanıp dayanmadığına bakılmaksızın, şüpheli sıfatını alacak olup; masum kişilerin şüpheli sıfatına haiz olmaları lekelenmeme hakkı bakımından oldukça sıkıntılı bir durumdur.
Bu sorunun önüne geçilebilmesi bakımından ise 15.08.2017 tarihli Kanun Hükmünde Kararname (“KHK’’) ile CMK’nın “İhbar ve Şikâyet” kenar başlıklı 158. maddesine eklenen altıncı fıkra ile; ihbar ve şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verileceği düzenlenmiştir.
Soruşturmaya yer olmadığı kararının verilmesi durumunda şikâyet edilen kişiye şüpheli sıfatı verilmeyecek, böylece lekelenmeme hakkı ihlal edilmemiş olacaktır. Soruşturmaya yer olmadığı kararının verilmesi ile şikâyet veya ihbar olunan her kişiye şüpheli sıfatı verilmeyecek ve yapılan soruşturma neticesinde asılsız ve dayanakta yoksun kabul edilen bu tür ihbar ve şikayetleri özel bir sisteme kaydedilecektir.
Soruşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararına İtiraz Mümkün mü?
Soruşturmaya yer olmadığı kararına, bu kararı veren Cumhuriyet Savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
Soruşturmanın Genişletilmesi Nedir?
Soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilmesi halinde; suçtan zarar gören bu kararın kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içinde bu kararı veren Cumhuriyet Savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir. (CMK madde 173)
İtirazı değerlendirecek olan Sulh Ceza Hakimliği ise iki çeşit karar verebilmektedir. Bunlardan biri, kamu davası açılmak üzere kovuşturmanın yer olmadığına dair kararın kaldırılmasıdır. Bir diğeri ise, soruşturmanın genişletilmesi kararı olup, bu kararın verilmesi halinde dosya o yer Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade edilerek maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına yönelik soruşturma işlemlerinin devam edilmesi istenmektedir.
Soruşturma Sürerken Mağdurun Şikâyetten Vazgeçmesi Durumunda Ne Olur?
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) uyarınca bazı suçların soruşturulması ve kovuşturulması için mağdurun yahut suçtan zarar görenin şikâyeti aranmıştır.
Bu suç tipleri söz konusu olduğunda şikâyete yetkili kimsenin süresi içinde şikayetini gerçekleştirmemesi durumunda soruşturma ve kovuşturma işlemleri yapılamayacağı gibi yargılama esnasında şikâyetin geri alınması durumunda da yargılamaya devam edilemez ve düşme kararı verilir.
Ancak, kamu tarafından re’sen takip edilen suçlarda, mağdurun şikâyetten vazgeçmesi halinde dahi kamu tarafından soruşturma ve kovuşturma işlemlerine devam olunabilecektir.
Kaynakça & Referanslar
- [1] Ünver-Yener-Hakeri, Hakan, Ceza Muhakemesi Hukuku 13. Baskı, Ankara 2017, s. 2.
- [2] Gökcen-Balcı-Alşahin-Çakır, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara 2021, s. 121.
- [3] Öztürk-Tezcan-Erdem-Gezer-Kırıt-Özaydın-Akcan-Tütüncü-Villiemin-Tok, s. 144.
- [4] Öztürk-Tezcan-Erdem-Gezer-Kırıt-Özaydın-Akcan-Tütüncü-Villiemin-Tok, s. 438-439.