HUKUK & DANIŞMANLIK
E-Ticaret Şirketlerinin Vergi Yükümlülükleri Nelerdir?
E-ticaret sektörü günümüzde hızla büyümekte ve giderek daha fazla insan internet üzerinden alışveriş yapmaktadır. Ancak, bu sektörün yasal düzenlemeleri ve vergi yükümlülükleri hakkında birçok soru işareti bulunmaktadır. Bu yazıda, “E-Ticaret Şirketlerinin Vergi Yükümlülükleri Nelerdir?” sorusuna yanıt vereceğiz.
Öncelikle, e-ticaret şirketleri genellikle ticari faaliyetlerinden dolayı gelir vergisi, Katma Değer Vergisi ve diğer bazı vergi türlerine tabidirler. Bu vergilerin ödeme zamanı, miktarı ve beyan edilmesi gereken şekilleri kanunlarla belirlenir. Bu nedenle, e-ticaret şirketleri için vergi yükümlülüklerinin tam olarak anlaşılması ve uygun şekilde yerine getirilmesi son derece önemlidir.
E-ticaret yolu ile şirketlerin sunmuş oldukları mal ve hizmet satışlarının internet ortamına taşınması ve dijitalleşmesi sonucunda, bu dijital faaliyetlerin vergilendirme konusunda uluslararası ve yeknesak bir düzenleme bulunmamakla birlikte, e-ticaret sitelerinin yürüttükleri faaliyetler kapsamında tabi oldukları başlıca vergisel yükümlülükler aşağıdaki gibidir:
- Katma Değer Vergisi,
- Gelir Vergisi,
- Kurumlar Vergisi,
- Gümrük Vergisi,
- Damga Vergisi,
- Dijital Hizmet Vergisi,
- Özel Tüketim Vergisi.
Katma Değer Vergisi (KDV)
Türkiye’de e-ticaret faaliyetleri üzerinden alınan Katma Değer Vergisi (KDV), mal ve hizmetlerin satış fiyatına eklenen vergidir. E-ticarette, KDV genellikle ürünlerin satış fiyatına otomatik olarak eklenir ve müşteriden tahsil edilir. E-ticaret işletmeleri, KDV’yi topladıkları satışlardan Hazine ve Maliye Bakanlığı’na beyan etmek ve ödemekle yükümlüdür. Türkiye’de KDV oranları, ürün veya hizmetin niteliğine ve türüne göre değişebilir. 2021 yılı itibarıyla, Türkiye’de uygulanan KDV oranları şu şekildedir:
- Genel KDV oranı: %18,
- Gıda, ilaç ve kitaplar gibi bazı ürünler için düşük KDV oranı: %8,
- İhracatta uygulanan KDV oranı: %0 (sıfır)’dır.
E-ticaret işletmeleri, ürünlerini satışa sunmadan önce KDV oranlarını doğru bir şekilde belirlemesi ve satış fiyatına yansıtmak zorundadır. Aksi takdirde, vergi kaçırma suçu işlemiş olabilirler.
Gelir Vergisi
Gelir vergisi, bir ülkenin vergi sisteminin temel unsurlarından biridir ve vergi mükelleflerinin elde ettikleri gelirler üzerinden belirli bir oranda vergi ödemelerini gerektirir. E-ticaret, son yıllarda giderek daha popüler hale gelen bir sektör haline gelmiştir ve gerçek kişilerin e-ticaretten elde ettikleri gelirler de gelir vergisi kapsamında değerlendirilir.
Gelir vergisinin konusu, bir kişinin yıl içinde elde ettiği tüm gelirlerdir. Bu gelirler arasında ücret, kira, faiz, sermaye kazancı, işletme kazancı ve diğer gelirler yer alır. E-ticarette gerçek kişiler tarafından elde edilen gelirler de bu kapsama girer. Örneğin, bir kişi e-ticaret sitesinde kendi ürünlerini satarak bir gelir elde ediyorsa, bu gelir vergiye tabi olacaktır.
Gelir vergisi mükellefi, bir kişinin elde ettiği gelirler nedeniyle vergi ödemekle yükümlü olan kişidir. E-ticarette gerçek kişilerin elde ettikleri gelirler nedeniyle vergi mükellefi olmaları mümkündür. Vergi mükellefi olmak için, elde edilen gelirler belirli bir düzeyin üzerinde olmalıdır. Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, genellikle bu düzey bir yıllık gelirin belirli bir miktarının üzerindedir.
Gelir vergisi oranları, elde edilen gelirin miktarına ve vergi sistemi tarafından belirlenen vergi dilimlerine göre değişebilir. Bazı ülkelerde, gelir vergisi oranları sabitken, bazılarında gelir düzeyine göre değişkenlik gösterebilir. E-ticarette gerçek kişilerin elde ettikleri gelirler için belirlenen gelir vergisi oranları da ülkeden ülkeye değişebilir.
Türkiye’de 2023 yılında e-ticraret yoluyla elde edilen gelirlerden ödenecek gelir vergisi oranları şöyledir:
70.000 TL’ye kadar | %15 |
150.000 TL’nin 70.000 TL’si için 10.500 TL, fazlası | %20 |
370.000 TL’nin 150.000 TL’si için 26.500 TL (ücret gelirlerinde 550.000 TL’nin 150.000 TL’si için 26.500 TL), fazlası | %27 |
1.900.000 TL’nin 370.000 TL’si için 85.900 TL, (ücret gelirlerinde 1.900.000 TL’nin 550.000 TL’si için 134.500 TL), fazlası | %35 |
1.900.000 TL’den fazlasının 1.900.000 TL’si için 621.400 TL, (ücret gelirlerinde 1.900.000 TL’den fazlasının 1.900.000 TL’si için 607.000 TL), fazlası | %40 |
Kurumlar Vergisi
E-ticaret sitelerinin bağlı bulunduğu sermaye şirketinin ödemekle yükümlü olduğu vergilerden biri kurumlar vergisidir.
Kurumlar Vergisi Nedir?
Sahip oldukları rekabet, istihdam, girişimde bulunabilme, pazarlık ve kazanma gücünün sonucu olarak ortaya çıkan iktisadi güçle beraber hukuki oluşum biçimlerinden hareketle gerçek kişilerin kazançlarını vergilendirmeye yönelik gelir vergisinin kurumlara atfedilmiş haline kurumlar vergisi denir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 2. maddesinde sayılan yedi gelir kaynağından elde edilen kazancın tamamı ya da bir kısmı kuruma ait ise bu kazancın safi tutarı kurumlar vergisinin konusunu oluşturacaktır. Dolayısıyla, kurumun maliki bulunduğu bir gayrimenkulden aldığı kira bedeli kurum kazancı olarak hesaplanacaktır.
Gelire giren kazanç ve iratlar şunlardır:
- Ticarî kazançlar,
- Ziraî kazançlar,
- Ücretler,
- Serbest meslek kazançları,
- Gayrimenkul sermaye iratları,
- Menkul sermaye iratları,
- Diğer kazanç ve iratlar.
Kanunda aksine hüküm olmadıkça, yukarıda yazılı kazanç ve iratlar gelirin tespitinde gerçek ve safi miktarları ile nazara alınır.
Kurumlar Vergisinin Mükellefi Kimdir?
Kurumlar vergisinin mükellefleri 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde sayılmıştır. Bu mükellefler sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek veya vakıflara ait işletmeler ve iş ortaklıklarıdır.
Anonim ya da limited şirket şeklinde kurulan e-ticaret şirketleri, ilgili maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde adı geçen sermaye şirketi olarak kurumlar vergisinin mükelleflerindendir. Dikkat etmek gerekir ki; Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde belirtildiği gibi şahıs şirketi kategorisinde bulunan kollektif şirket ya da adi komandit şirket şeklinde kurulan e-ticaret şirketleri kurumlar vergisinin mükellefi olmamakla beraber gelir vergisi mükellefidir.
Bir işin yapılmasını yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurumlar vergisi mükelleflerinin aralarında veya şahıs ortaklıkları ve gerçek kişiler arasında kurdukları ortaklıklara iş ortaklığı denir. Bu adi ortaklıklar hakkında, istenilmesi halinde iş ortaklığı adı altında kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilebilecektir. Dolayısıyla, e-ticaret yapmak ve kazancı paylaşmak üzere oluşturulan adi ortaklıklar da istem halinde kurumlar vergisi mükellefi olabilecektir.
Mükellefiyet türleri Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3. maddesinde; “tam mükellefiyet” (1. fıkra) ve “dar mükellefiyet” (2. fıkra) şeklinde ele alınmıştır.
Tam Mükellefiyet Nedir?
Kanun’un 1. maddesinde sayılan kurumlar vergisi mükellefi kurumlardan kanuni merkezi ve/veya iş merkezi Türkiye’de olanlar Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde ve dışarısında elde ettiği kazancın tamamı üzerinden vergilendirilirler. Dolayısıyla, tam mükellefiyeti bulunan -kanuni merkezi ya da iş merkezinden en az birisi Türkiye sınırları içerisinde bulunan- kurumlar hem yurt içi hem de yurt dışındaki kazancı hesaba katılır. Dolayısıyla, yurt dışında iş merkezi bulunan yerel (kanuni merkezi Türkiye’de) bir e-ticaret şirketi yurt dışına yaptığı satışlar bakımından tam mükelleftir.
Kanuni merkez ve iş merkezi, Kanunu’nun 3. maddesinin 5 ve 6 fıkralarında tanımlanmıştır. Kanuni merkez; vergiye tabi kurumların kuruluş kanunlarında, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleşmelerinde gösterilen merkezdir. İş merkezi ise; iş bakımından işlemlerin fiilen toplandığı merkezdir.
Dar Mükellefiyet Nedir?
Vergi mükellefi kurumlardan iş merkezi ya da kanuni merkezinden herhangi biri Türkiye’de bulunmayanlar sadece Türkiye’de elde ettikleri gelir üzerinden vergilendirilir. Bu bağlamda, dar mükellef e-ticaret şirketlerinin çoğunlukla yabancı sermayeli şirketler olduğunu söylemek mümkündür.
Dar mükellefiyetin konusuna giren kazançlar Türkiye’de iş yeri ya da daimî temsilci bulunduran yabancı kurumların temsilciler aracılığıyla elde ettiği kazançlar, Türkiye’de bulunan zirai işletmeden elde edilen kazançlar, taşınır ve taşınmazların Türkiye’de kiralanmasıyla elde edilen iratlar, Türkiye’de elde edilen menkul sermaye iratları, Türkiye’de elde edilen diğer kazanç ve iratlardır.
Kurumlar Vergisinin Oranları Nelerdir?
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32. maddesinin 1. fıkrasına göre ödenecek vergi kurumun kazancının %20’sidir. Paylarını en az yüzde 20 oranında Borsa İstanbul Pay Piyasası’nda ilk kez halka arz eden kurumlardan 5 hesap dönemi boyunca 2 puan indirimli, ihracat yapan kurumlardan ise ihracattan elde ettikleri kazançtan 1 puan indirimli vergi alınır.
32. maddenin 2. fıkrasında ise cari hesap döneminin kurumlar vergisinden mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanunu’nda belirtilen esaslara göre 1. fıkrada belirtilen oran kadar geçici vergi ödeneceği belirtilmiştir. Geçici vergi oranı, cumhurbaşkanı tarafından 5 puana kadar indirilebilir ve yasal orana geri çıkarılabilir. Gelir Vergisi Kanunu’nda bu oranlar mükerrer 120. maddeden hareketle 103. maddede düzenlenmiştir.
2023 yılına ait değerler; Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 320259 sayılı T.C. Resmî Gazete’de yayınlanan 323 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin 3. maddesinde belirlenmiştir.
Kurumlar Vergisi Ne Zaman Beyan Edilir?
Kurumlar vergisi, şirketlerin elde ettikleri kar üzerinden ödediği vergidir ve yıllık olarak beyan edilir. Türkiye’de kurumlar vergisi beyannamesi genellikle Mart ayı sonuna kadar verilir. Ancak, kurumlar vergisi beyannamesi verme süresi her yıl değişebilir, bu nedenle şirketlerin Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı beyanname verme sürelerini takip etmeleri gerekir. Ayrıca, şirketlerin belirli durumlarda ödeme ve beyan süreleri değişebilir, bu nedenle danışmanlık hizmetleri almak faydalı olabilir.
Yıllık Beyanname
Kurumlar vergisi, Kanun’un 14. maddesinde belirtildiği üzere; vergi mükellefi ya da vergi sorumlusunun beyanı üzerine hesap döneminin sonuçlarını içerecek şekilde tarh olunur. Vergi Usul Kanunu’nun 8. maddesinde vergi mükellefi ve vergi sorumlusu tanımlanmıştır. Vergi mükellefi, vergi kanunlarınca kendisine vergi borcu yüklenen gerçek veya tüzel kişidir. Buna göre, e-ticaret yapan şirket vergi mükellefidir. Vergi sorumlusu ise verginin ödenmesi açısından vergi dairesiyle muhatap olan kişidir.
Her mükellef kazancının tamamı için beyanname vermekle yükümlüdür, ancak kamu iktisadi kuruluşları ve dernek-vakıflara ait işletmelerin her biri için yönetim ve sermayesinin ayrı olup olmadığına bakılmaksızın bu kuruluşlar, dernek ve vakıflar tarafından ayrı beyanname verilir.
Kurumlar vergisi beyannamesi hesap döneminin kapandığı ayı takip eden 4. ayın birinci gününden yirmi beşinci günü akşamına kadar mükellefin kanuni merkezi ya da iş merkezinin bulunduğu vergi dairesine verilir. Normal hesap dönemine göre kurumlar vergisi beyannamesi nisan ayının ilk gününden yirmi beşinci günü akşamına kadar beyan edilir. Dar mükellef kurumlarda muhatabın ülkeyi terk etmesi halinde muhatap ülkeyi terk etmeden önceki 15 gün içinde verilir.
Özel Beyanname
Özel beyanname, dar mükelleflerin yıllık beyanname verilmeyen ya da vergi kesintisi yapılmayan bazı kazançları için verilir. Bu kazanç ve iratlar Gelir Vergisi Kanunu’nun 80-82. maddeleri arasında sayılmıştır. Özel beyanname verecek kurum ya da Türkiye’de adına hareket edecek kişi kazançların elde edilme tarihinden itibaren on beş gün içinde 27. maddede belirtilen vergi dairesine beyanda bulunmalıdır.
Muhtasar Beyanname
Dar mükellefiyete tabi kurumlardan KVK’nin 30. maddesinde belirtilen kazanç ve iratlar ile avanslar da dahil olmak üzere %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılır. Bu kurumlar ödeme veya tahakkukun yapıldığı yer itibarıyla bağlı oldukları vergi dairesine bu vergileri vergilendirme dönemini izleyen ayın yirminci günü akşamına kadar muhtasar beyanname ile bildirmek zorundadır. Cumhurbaşkanı vergi kesintisi oranını sıfıra kadar veya ilgili fıkralarda belirtilen oranların bir katına çıkarmaya yetkilidir.
Kurumlar Vergisi Ne Zaman Ödenir?
Verginin ödenmesine dair hükümler Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 21. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kurumlar vergisi beyanın yapıldığı ayın son gününde ödenir. Muhtasar beyanname ile bildirilen vergiler, aynı ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar ödenir. Dar mükellefiyette özel beyanname ile bildirilenler, tarhiyatın muhatabının Türkiye’yi terk etmesi hali ve tasfiye ile birleşme hallerinde kurumlar vergisi beyanname verme süresi içerisinde ödenir.
Kurumlar Vergisinin İstisnaları Nelerdir?
Kurumlar vergisinden istisna edilen kurum kazançları KVK’nin 5. maddesinde sayılmıştır. Maddeye göre sayılan kurum kazançları kurumlar vergisinden müstesnadır. Vergi istisnası uygulamasıyla yatırımların artırılmak istendiği sektöre teşvik amaçlanmaktadır. Maddede belirtilen şartları taşıyan e-ticaret şirketleri kurumlar vergisinde müstesnadır.
Özel Tüketim Vergisi
Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) genel olarak belirli bir mal veya ürün üzerinden alınan, maktu veya oransal olarak belirlenebilen bir tüketim vergisidir. Her tüketim vergisi gibi özel tüketim vergisi de insanların günlük hayatta para harcamasından doğmaktadır. Ancak, bu noktada ÖTV ile KDV arasındaki farka da değinmek gerekmektedir.
Katma Değer Vergisi (KDV) genel olarak malın her el değiştirmesinde doğduğu, yapılan her satış işleminde alınması gereken vergi kalemi iken özel tüketim vergisi ise malın her el değiştirmesinden değil malın yalnızca ilk üretiminden ilk alıcısına geçmesinde yada ilk ithal edilişinden ilk alıcısına geçmesinde alınır.
E-Ticarette Hangi Tip Ürünler ÖTV Konusu olur?
Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli liste kapsamına giren mallar (GTİP) numaralarıyla tanımlanmış ve ÖTV Konusu edilmiştir. Bu ürünlerden e-ticaret konusu olabilicek türler ise aşağıda belirtilmiştir.
- Yarı römorklar için çekiciler, binek otomobilleri ve esas itibarıyla insan taşımak üzere imal edilmiş motorlu taşıtlar, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar, özel amaçlı motorlu taşıtlar, motosiklet, helikopter, uçak, gemi, yat, eğlence ve spor tekneleri gibi taşıtlar,
- Kolalı içecekler, gazozlar ve alkollü içkiler,
- Puro, sigara, nargile tütünü, tütün mamulleri,
- Kozmetik ürünleri, kürkler ve kürkten giyim eşyası, muzır neşriyat, sofra, mutfak, tuvalet, yazıhane, ev tezyinatı ve benzeri işler için bazı cam eşyalar, manikür ve pedikür takım ve aletleri,
- Altın veya gümüş kaplama kaşık, çatal ve kaşık-çatal takımları,
- Klimalar, ısıtıcılar, beyaz eşyalar,
- Küçük ev aletleri, cep telefonu, telsiz-telefon cihazları, mikrofon, hoparlör, kulaklık, amplifikatörler, ses kayıt ve çalma cihazları, televizyon, projektör, kamera, ses ve görüntü cihazları,
- İnci ve kıymetli taşlardan mamul saat kayışları.
Bu düzenlemeler kapsamında e-ticarette de ÖTV alınmaya başlamıştır. Genel olarak tüketim vergileri içinde olan ÖTV bu yönüyle bakıldığında tüketicinin ödemekle yükümlü olduğu bir vergi türü gibi gözükse de, yukarıda bahsettiğimiz üzere ÖTV’yi ödemekle yükümlüm olan taraf genellikle ithalatçı ve ilk satıcıdır. İstisnai olarak ise motorlu taşıtlarda nihai olarak tüketici adına ÖTV ödemek gerekmektedir.
Bu yönüyle bakıldığında; e- ticaretin birçok alanında özellikle ithal edilip ya da üretilip satımı yapılan ürünler üzerinde ÖTV doğmakta ve bu vergiyi de yukarıda bahsettiğimiz kategorizeye göre belirlenecek olan mükellef ödemek zorunda olacaktır. Ancak, belirtmek gerekir ki, “C2C iş modeli” olarak da adlandırılan tüketiciden tüketiciye mantığıyla yapılan e-ticarette ise ÖTV neredeyse hiç söz konusu olmayacaktır. Nitekim, tüketici kendi başına ne ithalatçı ne üretici konumunda olabilmektedir.
Bu kapsamda, e-ticaret ile uğraşmakta olanların bir kısmı direkt olarak sattıkları ürün nedeni ile bir kısmı üretici yada ithalatçı olması nedeniyle ÖTV mükellefi konumundadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus; e-ticaretle uğraşanların satılan ya da üretilen ürün kapsamında hangi grupta bir ürün üretmekte olduklarının ayrımı ile ilgili vergi oranları ve vergi dönemlerini dikkate alarak hareket etmektir.
Aynı zamanda, değinilmesi gereken bir durum da, bu tarz vergilerde girişimlere ve dış ticaret yapanlara yapılacak olan teşvik ve indirimler. Bu kapsamda e-ticaret ile uğraşanların da bir kısmı ilgili teşvikleri takip ederek bu teşvik kapsamına giren konularda vergi indirimlerinden faydalanabileceklerdir.
Dijital Hizmet Vergisi
Sektörlerin dijitalleşmesiyle beraber hayatımıza giren kavramlardan biri de Dijital Hizmet Vergisi olmuştur. E-ticaret şirketleri de Dijital Hizmet Vergisinin muhatabı konumundadır. Dijital Hizmet Vergisi, genel itibariyle, dijital ortamlarda sunulan hizmetlerin tamamı için alınacak vergiyi ifade eder. Türkiye’de ise dijital hizmetlerden elde edilen gelir oranındaki yadsınamaz artış beraberinde bu vergiyi karşımıza getirmiş, 2019 yılında kanuni düzenleme yayınlanmış ve 2020 yılında uygulama tebliği ile beraber bu vergi uygulanmaya başlanmıştır.
Dijital Hizmet Vergisi’nin uygulandığı hizmetler, bu verginin muhataplarının kimler olduğu, nereye ve nasıl ödenmesi gerektiğine ilişkin kısa bilgilendirme yapılmakla yetinilicek olup; detaylı bilgi için “Dijital Hizmet Vergisi Nedir?” başlıklı yazımız incelemenizi tavsiye ederiz
Dijital Hizmet Vergisi Hangi Hizmetlere Uygulanır?
Bu verginin konusu, 5.12.2019 tarihli T.C. Resmî Gazete’de yayımlanan 7194 Sayılı Kanun ve 20.03.2020 tarihli T.C. Resmî Gazete’de yayımlanan Dijital Hizmet Vergisi Uygulama Genel Tebliğinin “Verginin Konusu” kenar başlığı altında düzenlenmiş olup, Türkiye’de sunulan aşağıdaki hizmetlerle elde edilen hasılat yasal düzenleme uyarınca Dijital Hizmet Vergisine tabi tutulmaktadır;
- Dijital ortamda sunulan her türlü reklam hizmetleri,
- Sesli, görsel veya dijital herhangi bir içeriğin (bilgisayar programları, uygulamalar, müzik, video, oyunlar, oyun içi uygulamalar vb. dahil) dijital ortamda satışı ile bu içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine, izlenmesine, oynanmasına veya elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu cihazlarda kullanılmasına yönelik dijital ortamda sunulan hizmetler,
- Kullanıcıların birbirleriyle etkileşime geçebilecekleri dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetleri.
Dijital Hizmet Vergisinin Muhatapları Kimlerdir?
Kanunun madde 3/1 hükmünde vergi mükellefi olarak, dijital hizmet sağlayıcıları yani verginin konusunu oluşturan hizmetleri sağlayanlar, gösterilmiştir. Mükellef olarak tanımlanan dijital hizmet sağlayıcılarının GVK ve KVK uyarınca tam mükellef olup olmaması yahut da dar mükellefiyette vergi konusu faaliyetleri Türkiye’de bulunan iş yeri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla gerçekleştirip gerçekleştirmemesi Dijital Hizmet Vergisi mükellefiyetine etki etmeyeceği de yine kanunda düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu tanımlamayla açıkça GVK ve KVK kapsamındaki mükellefiyetin Dijital Hizmet Vergisi mükellefiyetiyle ilgisi olmadığını ortaya koymaktadır. Yani, GVK ve KVK kapsamında mükellef olmayanlar da DHV bakımından mükellef olabilecektir.
DHV bakımından vergi sorumlusu ise mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, iş yerinin, kanuni ve iş merkezlerinin bulunmaması hâlleri ile gerekli görülen diğer hâllerde Hazine ve Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanlar ile işleme ve ödemeye aracılık edenleri ifade etmektedir.
Kanun Koyucu, sorumluyu belirlerken Türkiye dışındaki hizmet sağlayıcıların vergilendirilmesini teminat altına almayı hedefleyerek Hazine ve Maliye Bakanlığına vergi sorumlusu tesis etme yetkisi vermiştir. Yani, Hazine ve Maliye Bakanlığına, vergi alacağını emniyet altına almak üzere vergiye tabi işlemlere taraf olanlarla işleme ve ödemeye aracılık edenleri verginin ödenmesinden sorumlu tutuma hususunda yetki verilmiş bulunmaktadır.
Dijital Hizmet Vergisinin İstisnaları Nelerdir?
Türkiye’de elde ettiği hasılatı 20 milyon TL veya dünya genelinde elde ettiği hasılatı 750 milyon avrodan veya muadili yabancı para karşılığı TL’den az olanlar bakımından muafiyet durumu sınırlanmıştır. Yani bu meblağlardan az hasılatı bulunanlar Dijital Hizmet Vergisi’nden muaf olacaktır.
Damga Vergisi
Günümüzün küresel dünyasında taraflar arasındaki ticari faaliyetler geleneksel anlamda yazılı şekilde kurulan sözleşmeler yapılmaktadır. Bu sözleşmeler tarafların arasınd8aki ilişkilerin hukuki temelini oluştururken aynı zamanda bir damga vergisi yükümlülüğünün doğmasına da sebep olmaktadır. Yani, damga vergisi, bir hususu ispat etmek için ortaya konulan belgelerden alınan vergi olarak karşımıza çıkmaktadır ve esas tanımı; damga vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde yapılmıştır. Damga vergisi alınmasında uygulanan esaslar ise aşağıdaki gibidir:
- Sözleşmeleri imzalayanlar damga vergisi ödemekle mükelleflerdir.
- Her bir sözleşmeden alınacak damga vergisi oranı, o sözleşmenin temsil ettiği ekonomik değerin binde 9.48’i olarak karşımıza çıkmaktadır. Her nüsha için ayrı ayrı damga vergisi alınacaktır.
- Eğer birden fazla sözleşme ve bu sözleşmeler arasında bir ekonomik değer farkı var ise damga vergisi en yüksek vergi alınması gereken işlem üzerinden alınmak durumundadır.
- Sürekli mükellefiyetin gerekli olmadığı hallerde sözleşmenin düzenlendiği tarihi izleyen 15 gün içinde vergi dairesine ilgili beyanname yapılmalıdır.
Damga vergisi devlet için vazgeçilmeyecek büyüklükte bir ekonomik gelir kaynağıdır, ancak vergi yükü konusunda büyük işletmeler ve küçük işletmeler arasındaki farkı bir hayli açtığı söylenebilecektir. Başka bir tabirle rekabet koşullarının ağır olduğu hallerde damga vergisi küçük ve orta büyüklükteki işletmeler için büyük işletmelere karşı ciddi bir dezavantaj oluşturmaktadır.
Damga Vergisi ve E-Ticaret Arasındaki İlişki Nedir?
Yapısı gereği e-ticarette herhangi bir kâğıt kullanımına gerek yoktur, dolayısıyla kağıt kullanımının ortadan kalkması damga vergisi alınmayacağı anlamına gelmektedir. Nitekim, yukarıda da bahsettiğimiz gibi, Anayasa’nın 73. maddesi vergilendirme konusunda kıyas yasağı getirmektedir.
Ortada herhangi bir kâğıt olmamasından ötürü damga vergisinin de herhangi bir işlevinin kalmayacağı, konu kapsamının bir hayli daralacağı söylenebilir. Ancak, işin esası böyle değildir. Nitekim, burada karşımıza çıkacak olan esas sorun elektronik ortamlarda imzalanan belgelerin damga vergisine tabi olup olmayacakları sorunudur.
Damga Vergisi Kanunu’nda yapılan 31.07.2004 değişiklikleri ile birlikte; elektronik ortamda elektronik veri şeklinde oluşturulan belgelerin damga vergisinin kapsamına gireceği düzenlenmiştir. Nitekim, Damga Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde de söz konusu “elektronik belge” kavramı yerini almış ve damga vergisine tabi olunacağı dile getirilmiştir.
Ayrıca, Damga Vergisi Kanunu’nun (2) numaralı tablosunda, elektronik para kuruluşları aracılığıyla yapılan ödemeler ve ödeme sözleşmeleri ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar arasında sayılmış ve damga vergisine tabi tutulmuştur. Bir diğer değişiklik ise, elektronik imzalar hakkındadır. Nitekim, yapılan değişikliklere göre elektronik imza ile kâğıda atılan ıslak imzanın birbirine yakın hukuki sonuçlara vesile oldukları ve damga vergisini kapması altına aldıkları söylenebilir.
Bu düzenleme isabetlidir, nitekim hem kamu kurumlarında hem de özel kuruluşlarda e-imzanın kullanımı her geçen gün artmaktadır ve önümüzdeki yıllarda ıslak imzanın yerini alacağı rahatlıkla söylenebilecektir. Elektronik imzaya ilişkin damga vergisi mükellefleri ise imzayı elektronik imza ile imzalayanlar olarak kabul edilmiştir.
Bahsedilmesi gereken son kavram ise “Bit Vergisi” kavramıdır. Bit vergisi internetten gönderilen her bir “bit”e uygulanan vergi olarak kaşımıza çıkmaktadır ve e-ticaretin yaygınlaşması ile birlikte elde edilen vergi gelirleri azalmasının önüne geçmek amacıyla koyulmuştur. Dolayısıyla bit vergisi de elektronik ortamda yürürlükte olan bir damga vergisi olarak kabul edilebilecektir .
Gümrük Vergisi
E-ticaret yoluyla yapılan satışlarda gümrük vergisi, ürünün yurtdışından nihai satışın yapıldığı ülkeye ithal edilmesi durumunda ortaya çıkar. Gümrük vergisi, e-ticaret yoluyla ithal edilen ürünün ederine, niteliğine, menşeine ve uygulanan gümrük vergisi tarifelerine göre hesaplanır. E-ticarette gümrük vergisi oluşumu aşağıdaki adımlarla gerçekleşir:
- Ürünün ithalatının yapılacağı gümrük idaresinde beyan edilmesi gerekmektedir. Bu beyan, e-ticaret satışlarında genellikle kargo şirketleri tarafından yapılmaktadır.
- Gümrük idaresi, beyan edilen ürünün gümrük değerini belirler. Gümrük değeri, ürünün alış fiyatına, kargo bedeline ve diğer masraflara (sigorta, taşıma, komisyon vb.) göre hesaplanır.
- Gümrük Vergisi oranları ülkelere ve ürünlere göre değişkenlik gösterir. Ayrıca, bazı ülkeler arasında gümrük anlaşmaları olduğundan, bazı ürünler için Gümrük Vergisi ödenmesi gerekmez veya daha düşük oranda gümrük vergisi ödenir.
Türkiyede Gümrük Vergisi ve Gümrük Vergisine İlişkin Yükümlülüklerin detayı için “Gümrük Vergisi Nedir?” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
Vergi Muafiyeti
E-ticaret siteleri üzerinden satış yapan ve evlerde üretim yapan küçük üreticilerin ürünlerinin elektronik ortamda satışını teşvik etmek amacıyla; 7162 sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 9’uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendine “iş yeri açmaksızın” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarı, ilgili yıl için geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarından fazla olmamak üzere, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden” ibaresi eklenmiş olup; düzenlemeye ilişkin ayrıntılı açıklamalara 306 Seri No.’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre, evlerinde kendi el emekleri ile imal ettikleri ürünleri bir işyeri açmaksızın internet üzerinden satan kişiler de esnaf muaflığından yararlanmaya başlamışlardır.
Bu muaflıktan faydalanılabilmesi için;
- Oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, kırpıntı deriden üretilen mamûller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünler kapsamında olması,
- Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü vb. ve aletler hariç olmak üzere, sanayi tipi ve ya seri üretim yapabilen makine ve aletler kullanılmaması,
- Dışarıdan işçi çalıştırılmaması,
- Ürünlerin işyeri açmaksızın satılması,
- Ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılmaması,
- Ürünlerin ticari, zirai ve ya mesleki faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri kermes, festival ve panayırlarda satılmaması,
- Ticari, zirai ve ya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde gelir vergisine tabi olunmaması,
- Faaliyetin, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapılmaması ve ilgili yıl içinde geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarını (2023 yılı için 120.096 TL’yi) aşmaması gerekmektedir.
Gelir vergisinin 9. maddesinin birinci fıkrasının 10. maddesi kapsamında ise muafiyetten faydalanmak için:
- Ürünlerin işyeri açmaksızın satılması,
- Sanayi tipi ve ya seri üretim yapabilen makine ve aletler kullanılmaması,
- Ürünlerin sadece internet ve benzeri elektronik ortamdan satış yapılması,
- İkametgâhlarının bulunduğu yerdeki tarha yetkili vergi dairesine başvurarak “Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi” alınması,
- Türkiye de kurulu bankalarda internetten yapılan satış gelirlerinin tahsilini ve bu gelirleri üzerinden tevkifat yapılmasını teminen bir ticari hesap açılması ve tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi,
- Bir takvim yılında elde edilen hasılatın 2023 yılı için 700.000 Türk lirasını (323 Seri No.’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğ) aşmaması,
- Ticari, zirai ve ya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde gelir vergisine tabi olunmaması, Faaliyetin, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapılmaması gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: E-Ticaret Şirketleri İçin Vergi Yükümlülükleri, E-Ticaret Şirketlerinin Vergi Yükümlülükleri, E-Ticaret Şirketlerinin Vergi Yükümlülükleri Nelerdir?
Konula ilgili bazı faydalı makalelerimizi de sizlerle aşağıda paylaşmak isteriz:
- Eğer bir e-ticaret şirketi kurmak istiyorsanız linke tıklayınız.
- Eğer e-ticaret hakkında sorularınız varsa için linke tıklayınız.
- Eğer e-ticaret siteniz için üyelik sözleşmesi hazırlıyorsanız linke tıklayınız.
Kaynakça
- Abdurrahman AKDOĞAN, Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi, Gazi Kitabevi, Ankara 2019, s. 418-419.
- Gelirin Unsurları: Madde 2 – (Değişik: 7/1/2003-4783/2 madde).
- Mahmut KALENDEROĞLU, Vergi Hukuku – Türk Vergi Sistemi, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2017, s. 185.
- Kurumlar Vergisi Beyan Rehberi, Gelir İdaresi Başkanlığı- Mükellef Hizmetleri Daire Başkanlığı, <https://www.turmob.org.tr/mevzuat/Detay/19909/-kurumlar-vergisi-rehberi-2022-pdf?utm_source=Share&utm_medium=RSS&utm_campaign=-kurumlar-vergisi-rehberi-2022-pdf 2022> (ET: 02.03.2023).
- İbrahim OLGUN, İndirimli Kurumlar Vergisi Uygulaması, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2015.
- 4760 Sayılı ÖTV Kanunu (<mevzuat.gov.tr>).
- <ikas.com.tr>
- <iyzico.com>
- Türkiye’de E-Ticaret Sektörünün Yıllara Göre Gelişimi (<dergipark.org.tr>).
- İbrahim OLGUN, İndirimli Kurumlar Vergisi Uygulaması, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2015.
- İbrahim/Çavdar, IUYD 2012/3(1), s. 67, İbrahim/Çavdar, IUYD 2012/3(1), s. 68.
- Aksoy, Halkbank KOBİ, 2016.
- “Elektronik Ortamda İmzalanan Belgeler Damga Vergisine Tabi mi?”, Çetinkaya Avukatlık, Ağustos, 2014, <http://www.cetinkaya.av.tr/2-yayin-elektronik-ortamda-imzalanan-belgeler-damga-vergisine-tabi-mi-66>
- Avcı, SBED 2017, sa. 27, s. 259.
- Aksoy, Tamer; Sözleşmeler Üzerinden Alınan Damga Vergisi, Halkbank KOBİ, 2016, <https://www.halkbankkobi.com.tr/tr/uzmanina-danisin/makaleler/vergi/sozlesmeler-uzerinden-alinan-damga-vergisi.html>
- Avcı, Orçun; E-Ticaretin Vergilendirilme Sorunsalı, SBED 2017, sa. 27, s. 259.
- Baluch, Anna/Main, Kelly; 38 E-Commerce Statistics of 2023, Forbes, Feb/08/2023, <https://www.forbes.com/advisor/business/ecommerce-statistics/>
- Çınar, Oktay: E-Ticaret İşlemlerinde Muhasebeleştirme ve Vergilendirme, İstanbul, 2016, s. 38 vd.
- Organ, İbrahim/Çavdar, Fatih: Elektronik Ticaretin Vergilendirilmesinde Uluslararası Alanda Yaşanan Sorunlar, IUYD 2012/3(1), s. 63 vd.