[rt_reading_time label="Okuma Süresi:" postfix="Dakika" postfix_singular="Dakika"]

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir?

Yazarlar: ÖZLEM HAYALİOĞLU, ENGİN BERKAY UZUN, OĞUZHAN BULAN
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir?

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, özel hayatın gizliliği hakkına aykırı davranışlar sonucunda meydana gelen bir suçtur. İnternet, telefon ve diğer iletişim kanalları üzerinden gerçekleştirilen haberleşmelerin izinsiz olarak kaydedilmesi, dinlenmesi veya ifşa edilmesi, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu olarak kabul edilir. Bu suç, Türk Ceza Kanunu’na (TCK) göre cezai yaptırımları olan bir suçtur.

Haberleşmenin gizliliği, bireylerin özel hayatının korunması için son derece önemlidir. Bu nedenle, özellikle son yıllarda teknolojinin hızlı gelişimi ile birlikte internet ve telefon gibi iletişim kanallarının yaygınlaşması, haberleşmenin gizliliğine olan önemi artırmıştır. Ancak, bazı durumlarda bu gizlilik ihlal edilebilmektedir.

İnternet ve telefon üzerinden gerçekleştirilen haberleşmelerin izinsiz olarak kaydedilmesi, dinlenmesi veya ifşa edilmesi, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu olarak kabul edilir. Bu suç, Türk Ceza Kanunu’nda açık bir şekilde düzenlenmiş ve cezai yaptırımları olan bir suç olarak kabul edilmiştir. Bu yazıda, “Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir?” konusunu detaylı bir şekilde ele alacağız.

Türk Ceza Kanunu Madde 132: Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu

İnsanlar arasındaki iletişimin büyük oranda dijitalleştiği ve yüz yüze kurulan iletişimlerin nerdeyse istisna olduğu günümüzde; sosyal medya uygulamaları vazgeçilemez iletişim kanalları haline dönüşmüştür. İnsanların en yakınlarından, hiç tanımadığı kişilere kadar her an herkesle diyalog halinde olmasını sağlayan dijital kanallardan yapılan bu iletişimlerin kaydedilebilir olması, özellikle özel hayatın gizliliği konusunda birtakım sorunlara yol açmıştır.

Nitekim, insanların birbirleri ile mesajlaştığı, video, fotoğraf paylaştığı belli başlı sosyal mecralar üzerinden gerçekleştirilen iletişimlerin kayıt altına alınması ve karşı tarafın rızası olmaksızın üçüncü kişilerle paylaşılması günümüzde olağan bir durum haline gelmiştir. Özellikle son zamanlarda birtakım kullanıcıların etkileşim alabilmek adına tanınmış şahsiyetlerle kurulan iletişimlerini sosyal medya üzerinden ifşa edildiği bilinen bir gerçektir.

Kişiler arası haberleşmenin ihlaline ilişkin olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, makalemizde detaylı olarak anlatılmaktadır.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Maddi Unsurları Nelerdir?

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suçun maddi unsurları, haberleşmenin gizliliğini koruma amacına yönelik yasal düzenlemelere aykırı davranma ve bu yolla haberleşmenin gizliliğini ihlal etme eylemleridir. Suçun unsurları arasında; izinsiz olarak haberleşmenin dinlenmesi, kaydedilmesi, ifşa edilmesi, açıklanması veya kullanılması yer alır. Bu eylemlerin suç olarak kabul edilebilmesi için, haberleşmenin gerçekleştirildiği iletişim aracının gizliliğinin korunması yasal düzenlemelerle sağlanmış olmalıdır. Ayrıca, suçun oluşabilmesi için, eylemin kasıtlı olarak gerçekleştirilmesi gereklidir.

İlginizi Çekebilir: Ceza Hukukunda Ekonomik Suçlar.

Fiil

Suç normunu düzenleyen TCK m. 132 şu şekildedir:

  1. Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.
  2. Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  3. Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

Madde metninde üç farklı eylem suç olarak tanımlanmış olup; suç vasfına haiz bu üç eylemin de ortak noktası haberleşmenin gizliliğine oluşturdukları saldırıdır. Sayılan eylemleri ayrı ayrı incelemek gerekirse;

(TCK m. 132/1) Kişiler Arasındaki Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Etmek

Birinci fıkrada suç olarak düzenlenmiş fiil, “kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek” şeklinde tanımlanmıştır. Madde metnine göre; suçun oluşması için kişiler arasındaki iletişimin gizliliğini ihlal etmek yeterli olup, gizliliğinin ne şekilde ihlal edildiğinin suçun oluşumuna bir etkisi bulunmamaktadır.

Bu hususta madde gerekçesinde de şu ifadelere yer verilmiştir;

Söz konusu suç, belirli kişiler arasındaki haberleşmenin içeriğinin öğ­renilmesiyle işlenmektedir. Kişiler arasındaki haberleşmenin ne suretle ya­pıldığının suçun oluşumu açısından önemi yoktur. Bu haberleşme, örneğin mektupla, telefonla, telgrafla, elektronik posta yoluyla yapılabilir.

Bu yönüyle serbest hareketli bir suç tanımı yapıldığını söylenebilir. Yani, suçun hangi hareketlerle gerçekleşeceği konusunda herhangi bir sınırlama yapılmamıştır.

Suç haberleşme içeriğinin üçüncü kişilerce öğrenilmesi ile meydana gelmekte olup; ayrıca başka bir hareketin ya da bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu yönü itibariyle suç sırf hareket suçudur.[1] Gizliliğin ihlali başkasına gönderilen bir mektubun okunması, bir telefonun aletle dinlenmesi, gönderilen e-maillerin okunması gibi davranışlarla gerçekleştirilebilir.[2]

İlginiz Çekebilir: Gizlilik Sözleşmesi Nedir?

(TCK m. 132/2) Kişiler Arasındaki Haberleşme İçeriklerini İfşa Etmek

Maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen suç ise kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa etmektir. “İfşa etmek”, haberleşme İçeriklerini ortaya dökmek, açığa vurmak, ilan etmek, afişe etmek, reklam etmek anlamındadır.[3]

İfşa yazılı, sözlü, konuşarak, herhangi bir haberleşme vasıtasıyla ya da basın yayın yoluyla gerçekleşebilir.[4] Haberleşme içeriğinin kaç kişiyle paylaşıldığı ifşanın niteliğini değiştirmeyecektir. İçeriğin bir kişi ile dahi paylaşılması suçu meydana getirmeye yeterli olacaktır. Haberleşme içeriğinin yetkisiz üçüncü kişilere aktarılmasıyla, onlara içerik hakkında bilgi verilmesiyle suç oluşur.[5] Suç haberleşme içeriğinin ifşa edilmesi ile tamamlanır, ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmaz.

(TCK m. 132/3) Kendisiyle Yapılan Haberleşmelerin İçeriğini Diğer Tarafın Rızası Olmaksızın Hukuka Aykırı Olarak Alenen İfşa Etmek

Üçüncü fıkra kapsamında aynı ikinci fıkradaki gibi “ifşa” eylemi suç normuna dahil edilmiştir. İkinci fıkradan farklı olarak burada suçun gerçekleşebilmesi için haberleşme içeriğinin karşı tarafın rızası olmaksızın, alenen ve hukuka aykırı şekilde ifşa edilmesi gerekmektedir.

Aleniyet için aranan temel ölçüt, fiilin gerçekleştiği koşullar itibariyle belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilir olmasıdır.[6] Buradaki suç kişinin tarafı olduğu bir haberleşmeyi karşı tarafın rızasına aykırı şekilde ifşa etmesi iken 2. fıkrada ifşayı gerçekleştiren failin, haberleşmenin tarafı olması aranmamıştır. Yine, suçun gerçekleşmesi için ifşanın “hukuka aykırı” nitelikte olması aranmıştır. Belli durumlarda haberleşmenin içeriğinin üçüncü kişilerle paylaşılması yasaya aykırı nitelikte olmayacaktır.

Örneğin, bir suç hakkında yürütülen soruşturma kapsamında savcılık tarafından iletişimin denetlenmesi gibi koruma tedbirlerine başvurulabilecek olup elbette ki bu durumda bir suçun mevcudiyetinden bahsedilemeyecektir.

Fail

TCK’nın 132. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen “haberleşmenin gizliliğini ihlal” ile 2. fıkrasında yer alan “kişiler arasındaki haberleşme içeriklerin hukuka aykırı olarak ifşa etme” suçların haberleşmenin tarafı olmayan kişilerce işlenebilir.[7]

Yani, ancak haberleşmenin tarafı olmayan üçüncü bir kişi tarafından gerçekleştirilebilen suç eylemleri söz konusudur. Haberleşmenin tarafları ise bu suçların mağduru olabilecektir. TCK m. 132/3 hükmü ise madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere haberleşmenin taraflarınca işlenebilecek bir suç tipi düzenlemektedir.

Mağdur

Bu suçun mağduru haberleşmenin tarafı olup mahremiyet ihlal edilen kişilerdir. Haberleşme en az iki kişi arasında gerçekleşen bir olgu olmakla birlikte iki kişiden fazla kişinin de içerisinde bulunduğu haberleşmelerde de tüm taraflar suçun mağduru olacaktır.

Netice

Madde metninden de anlaşılacağı üzere haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesiyle suç tamamlanacaktır. Gizliliğin ihlali ile suç tamamlandığından, suç neticesi harekete bitişik bir suçtur. Gizliliğin ihlal edilmiş olması yeterlidir. Bir zarar doğması şart olmadığından suç bir tehlike suçudur.[8]

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Manevi Unsurları Nelerdir?

TCK m. 132 madde metninde düzenlenen her üç suç da ancak kasten işlenebilecek suçlardandır. Birinci fıkrada düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu bakımından failin olası kastla hareket etmesi yeterlidir.[9] İkinci ve üçüncü fıkralarda düzenlenen suçların oluşabilmesi için haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi aranmaktadır.[10]

2 ve 3. fıkraların metinlerinde de özellikle belirtilen “hukuka aykırı şekilde“, “hukuka aykırı olarak” şeklindeki ifadeler muhtelif madde metinlerinde de yer almakla birlikte madde metninde ayrıca belirtilen hukuka aykırılık unsurunun mahiyeti söz konusu suçların olası kast ile işlenmesinin mümkün olmamasıdır.

Bu sebeple, TCK m. 132/2,3 uyarınca düzenlenen suçların ancak doğrudan kast ile işlenebileceği kabul edilmektedir. Bunun dışında TCK m. 132/3 hükmünde düzenlenen suçun gerçekleşebilmesi için haberleşme içeriğinin “ilgilinin rızası” dışında ifşa edilmesi gerekmektedir. “İlgilinin rızası” TCK sistematiğinde belli suçlar bakımından hukuka uygunluk sebebi olarak düzenlenmiş olup TCK m. 132/3 açısından da bu şekilde bir düzenleme mevcuttur.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Nitelikli Halleri Nelerdir?

TCK m. 132/1 hükmünün 2. cümlesinde, haberleşmenin gizliliğinin ihlalinin kayıt alma suretiyle ihlal edilmesi halinde daha ağır cezaya hükmedileceği düzenlenmiştir.

Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.

Kaydetmek, mekanik, elektromanyetik, dijital veya başka bir suretle bir haberleşme içeriğinin sabitleştirilmesi demektir.[11] Suça ilişkin diğer nitelikli hal düzenlemeleri ise TCK m. 137 hükmünde yapılmıştır. Buna göre;

a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,
b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Teşebbüs Mümkün müdür?

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçuna teşebbüs mümkündür. Suçun icra hareketlerine başlamasına rağmen elinde olmayan sebeplerle suçu tamamlayamayan kişiler TCK m. 35 uyarınca düzenlenen teşebbüs hükümlerince cezalandırılacaktır. Örneğin; failin iki kişi arasındaki konuşmayı kaydetmeye çalışırken yakalanması durumunda teşebbüs söz konusu olacaktır.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda İçtima Nedir?

Ceza Hukuku‘nda; kaç tane fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza vardır. kuralı geçerlidir. Ancak, suçların içtimaı durumlarının söz konusu olduğu hallerde, her suçtan ayrı ayrı ceza verilip; bunlar toplanmaz bilakis suçların içtimaı hükümlerine göre, bunlar ya tek suç kabul edilip ceza artırılarak verilir (aynı neviden fikri içtima) ya da işlenen suçlardan en ağır cezayı gerektirenden dolayı ceza vermekle yetinilir (farklı neviden fikri içtima). – Mehmet Emin Artuk-Ahmet Gökcen-Mehmet Emin Alşahin-Kerim Çakır, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Nisan 2019, s. 781.)

Aynı Neviden Fikri İçtima Nedir?

TCK m. 132 hükmünde düzenlenen suçların aynı mağdura karşı birden fazla kez işlenmesi halinde TCK m. 43 uyarınca tek bir cezaya hükmolunacak fakat bu ceza artırılarak verilecektir. TCK m. 43:

Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır.

Bilindiği üzere, TCK m. 132 hükmünde üç farklı suç düzenlenmiş olup bu üç suçun da aynı mağdura işlenmesi halinde aynı neviden fikri içtima oluşmayacak bir başka deyişle zincirleme suç hükümleri uygulanmayacaktır. Nitekim, söz konusu suçlar her ne kadar aynı madde kapsamında düzenlenmiş olsalar da farklı suçlardır.

Farklı Neviden Fikri İçtima Nedir?

Haberleşme içeriğini hukuka aykırı olarak öğrenen kişi, öğrendiği bu içeriği ayrıca ifşa ederse iki suç oluşur (m. 132/1 ve 2). Bu ihtimalde fail her iki suçtan dolayı ayrı ayrı cezalandırılmalıdır.[12] İfşa edilen haberleşme içerikleri hakaret suçunu da oluşturabilir. Bu durumda fikri içtimaın varlığı kabul edilebilir. Bir başka örnek ise bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girmek suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal etmektir. Bu durumda da iki ayrı suçun oluştuğu kabul edilecektir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Uzlaştırma Hükümleri Uygulanabilir mi?

CMK m. 253 uyarınca düzenlenen “uzlaştırma” kurumu, kısaca soruşturma sürecinde tarafların bir araya getirilerek tarafsız bir uzlaştırmacının arabuluculuğu ile fail ile mağdur arasındaki uyuşmazlığın çözülmeye çalışıldığı süreçtir. Bu süreçte, fail ile mağdurun iletişimi sağlanarak uyuşmazlığın cezai süreçlere gerek kalınmaksızın sonlanmasını hedefleyen kurumdur. Anılan CMK m. 253 hükmüne göre her suç uzlaştırmaya tabii olmayacak yalnızca belli özellikleri taşıyan suçlar bakımından uzlaştırma hükümleri uygulanabilecektir.

İlginizi Çekebilir: Arabuluculuk Nedir?

CMK m. 253/2 uyarınca şikayete tabi suçlar hariç olmak üzere; TCK dışındaki özel kanunlarda düzenlenen suçlara uzlaştırma hükümlerinin uygulanabilmesi için, ilgili özel kanunda uzlaştırma yoluna gidilebileceğine dair açık hüküm olmalıdır. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu şikayete tabi bir suç olmamakla birlikte bu suçun uzlaştırmaya tabi olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu sebeple, uzlaştırma hükümleri bu suç için uygulama alanı bulmayacaktır.

İlginizi Çekebilir: Ceza Hukukunda Uzlaştırma Nedir?

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu ile Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Farkı Nedir?

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu TCK m. 134 hükmünde düzenlenen özel hayatın gizliliği suçunun özel bir işleniş şeklidir. Bu itibarl, bu suçlar arasında genel-özel norm ilişkisi vardır.[13]

Yargıtay Kararlarına konu olmuş olaylarda failin, kaydettiği ve karşı tarafın rızası olmaksızın aleni olmayan şekilde ifşa ettiği bu haberleşme içerikleri dolayısıyla, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan (TCK m. 134) sorumluluğu tartışılmıştır.[14] Çünkü, doktrin ve Yargıtay uygulamasında genel kabule göre özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, TCK’nın 132 ve 136 maddeleri arasında düzenlenen “özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar” arasında genel norm niteliğindedir.

Buna göre, haberleşmenin gizliliğini ihlal aynı zamanda özel hayatın gizliliğini de ihlal ediyorsa fail görünüşte içtima ilişkisi nedeniyle sadece özel norm olan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan cezalandırılacaktır. Makalenin inceleme konusu olan kişinin tarafı olduğu haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu (TCK m. 132/3) ile bağlantılı olarak, Yargıtay, eğer özel norm olan TCK m. 132/3’ün unsurlarının hepsi birlikte gerçekleşmemişse ve fakat fiil TCK m. 134’ün tipikliğine uyuyorsa failin bu suç nedeniyle sorumlu olacağına hükmetmektedir.

Yani başka bir anlatımla Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun işlenmesi halinde aynı zamanda özel hayatın gizliliği suçu meydana gelecektir. Fakat, böyle bir durumda ayrıyeten özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan cezalandırma yapılmayacaktır.

Haberleşmenin gizliliğinden, kişiler arasında bir haberleşmenin gerçekleştiği, bir bilgi veya verinin aktarıldığı hususu, hem de bunun içeriğinin gizliliği anlaşılmalıdır. Gizli olan; haberleşmenin gerçekleşmiş olma olgusu ve içeriğidir. Bu bakımdan haberleşmenin içeriğinin öğrenilmesinin haberleşmenin, dolayısıyla özel hayatın gizliliğinin ihlaline neden olduğu gibi haberleşmenin kimler arasında gerçekleştiğinin öğrenilmesi de esas olarak haberleşmenin dolayısıyla da özel hayatın gizliliğinin ihlali sayılır (Kaymaz, 81).

İlginizi Çekebilir: Eşlerin Delil Elde Etme Amacıyla Sosyal Medya Hesaplarına İzinsiz Girmesi.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu ile Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunun Farkı Nedir?

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu düzenleyen TCK m. 133 hükmü şu şekildedir:

  1. Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  2. Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
  3. Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve dörtbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

Burada, kişiler arasındaki konuşmaların, konuşmanın taraflarının rızasına aykırı olarak, bir aletle dinlenmesi veya kaydedilmesi suç olarak düzenlenmiştir.

Yargıtay’ın güncel içtihatları uyarınca TCK m. 133 suçunun meydana gelebilmesi için gizliliği ihlal edilen konuşmanın yüz yüze gerçekleşmiş olması şarttır. Oysa, haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesi suçunda böyle bir şart düzenlenmemiştir.

Yine, Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunda suçun konusunu ‘’kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmalar’’ oluştururken Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda “kişiler arası haberleşme içerikleri” suçun konusudur.

Özetlenen dosya içeriğine ve temyiz edilen hükümle sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; sanıkla katılan arasındaki iletişimin yüz yüze gerçekleşmemesi nedeniyle TCK’nın 133/1. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun, sanığın, tarafı olduğu telefon görüşmelerini kaydetmesinden dolayı TCK’nın 132/1. maddesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmemesi karşısında, sanığın, katılanla aralarında geçen telefon görüşmesini gizlice kaydetmesi eylemi, TCK’nın 134/1. maddesindeki görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu açısından ayrıca değerlendirilmelidir.” – (Yargıtay 12. CD 28.02.2018, 2017/10713 E. 2018/2242 K.)

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu ile Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Arasındaki Fark Nedir?

TCK m. 135 uyarınca:

Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

TCK m. 134 uyarınca düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun konusu kişiler arası haberleşme içerikleri iken burada suçun konusu kişisel verilerdir. Kişisel veri, 6698 sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nun (KVKK) 3/d hükmünde; “Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi.” şeklinde tanımlanmıştır. TCK m. 135 gerekçesi kapsamında da aynı tanım kullanılmıştır.

Bu suçun bir önceki başlıkta bahsi geçen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan farkı da yine bu noktada ortaya çıkmaktadır. Nitekim TCK m. 133 ile düzenlenen suç normunun konusu kişiler arasındaki aleni konuşmalardır. Peki, kişisel veri niteliğinde olan haberleşme içeriklerinin paylaşılması halinde ceza tayini nasıl yapılacaktır?

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun haberleşmenin gizliliğini ihlal suçuna göre genel norm niteliğinde olduğunu belirtmiştik. TCK m. 135 ve TCK m. 136 hükümleri de TCK m. 132 ve 134’e göre özel norm niteliğinde olacaktır. Bu durumda, eğer haberleşme içeriği kayıt alınan haberleşme kişinin sesini ve/veya görüntüsünü ihtiva ediyorsa bu kez de özel norm niteliğindeki TCK m. 135 uyarınca ceza tayinine gidilecektir.

Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme Suçu ile Haberleşmenin Gizliliğinin İhlali Suçu Arasındaki Fark Nedir?

TCK m. 136 uyarınca düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunda, yine suçun konusunu kişisel veriler oluşturmaktadır. TCK m. 135 normu ile kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydetmeyi yasaklayan kanun koyucu bu düzenlemesi ile verileri hukuka aykırı olarak paylaşma veya ele geçirme şeklindeki eylemleri de ayrıca bir suç olarak düzenlemiştir. Kişisel veri ihtiva eden haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak paylaşılması halinde de TCK m. 132 değil TCK m. 135 hükmü uygulama alanı bulacaktır.

Delil Elde Etme Amacıyla Haberleşmenin Gizliliğinin İhlali Halinde Suç Oluşur mu?

Kişinin başka surette delil elde etme imkanının bulunmadığı durumlarda, kişiler arasındaki haberleşmeyi adli mercilere iletmesi durumunda ifşa suçunun oluşup oluşmayacağı bir başka tartışma konusunu oluşturur. Bu durumda haberleşme içeriklerinin adli merciler ile paylaşılmasının hukuka uygun nitelikte sayılabilmesi için kişinin başka surette delil elde etme imkanının bulunmaması gerektiği kabul edilmektedir.


Kaynakça & Referanslar

  • [1] Mahmut Koca – İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ekim, 2020, s. 520.
  • [2] Yaşar-Gökcan-Artuç, III, (1) S. 4080.
  • [3] Ankara Barosu Dergisi, Yıl: 67 Sayı: 4 Güz: 2009, Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar, Prof. Dr. Zeki Hafızoğulları, Doç. Dr. Muharrem Özen, s. 12.
  • [4] Özbek-Kanbur-Doğan-Bacaksız-Tepe, Özel Hükümler, s. 103.
  • [5] Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ekim, 2020, s. 521.
  • [6] Tezcan/Erdem/Önok, (17), s. 569.
  • [7] Tezcan/Erdem/Önok, (17), s. 569.
  • [8] Özbek, 924.
  • [9] Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, Özel Hükümler, (3), s. 508.
  • [10] Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ekim, 2020, s. 521.
  • [11] Tröndle/Fischer, (54), s. 201, kn. 5.
  • [12] Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ekim, 2020, s. 528.
  • [13] Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ekim, 2020, s. 521.
  • [14] Dr. Öğr. Üyesi Derya Tekin, Kişinin Tarafı Olduğu Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçuna (Tck M. 132/3) İlişkin Güncel Sorunlar, CHD – Ağustos 2020 – Y.: 15 – S.: 43 – s.: 569.