HUKUK & DANIŞMANLIK
İcra Memuru Muamelesini Şikayet
İcra süreçlerinde karşılaşılan hukuka aykırı işlemler, bireylerin hak arayışını karmaşık hale getirebilir. İcra Memuru muamelesinin şikâyet edilmesi, haklarınızın korunması adına atılabilecek önemli adımlardan biridir. Bu rehberimiz, İcra Memuru muamelesinin nasıl ve hangi koşullar altında şikâyet edilebileceğini detaylandırarak; süreci kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.
Şikâyet Nedir?
İcra ve iflas dairelerinin yapmış olduğu hukuka aykırı işlemlerin iptali, düzeltilmesi veya yapılması gerekli işlemlerin yapılmamış olduğu durumlarda yaptırılmasına yönelik olarak İcra Mahkemelerine yapılan başvurunun hukuki niteliğidir.
Şikâyetin Tarafları Kimlerdir?
Şikâyette bulunacak taraf, aleyhine işlem yapılan takip tarafı veya üçüncü kişilerdir. Şikâyet edilen tarafta ise kural olarak şikâyete neden olan işlemi yapan cebri icra organı bulunması gerekirken uygulamada takibin karşı tarafı şikâyet edilen konumda gösterilmektedir.
Bu durum, hukuki zeminde isabetli olmamakla beraber şikâyete konu eylemden faydalanan kişi olarak görüldüğünden şikâyet edilen tarafta, işlem lehine tesis edilen kişi bulunmaktadır. Bu durum öğretide tartışma konusu haline gelmiştir. Bu tartışma konusunun neticesinde şikâyet kurumunun hukuki niteliği de tartışma konusu olmuştur.
Şikâyetin hukuki niteliğinin dava olduğunu kabul eden bir görüş bulunmaktadır. Ancak, bu görüşün kabulü halinde şikâyetin davalısı tarafında bulunması gereken kişinin İcra Memuru olması ve şikâyete ilişkin hususlara Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) kurallarının uygulanabilmesi gerekmektedir.
Ancak, Yargıtayın bir kararında “Borçlunun icra mahkemesine başvurusu ihalenin feshi istemini içeren şikâyet olmakla; HMK’nın 118. maddesi anlamında bir dava değildir. Bu nedenle şikâyet dilekçesinin HMK’nın 119. maddesinde yazılı şartları taşıma zorunluluğu bulunmadığından karşı tarafın adresinin bildirilmemiş olması şikâyetin incelenmesine engel değildir.” denilerek şikâyetin dava olmadığı ve dava dilekçesi şartlarını taşımak zorunda olmadığı belirtilmiştir (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/10926 E., 2016/12765 K., 02.05.2016 T.).
Sonuç olarak, Yargıtayın kararlarında ve uygulamada açıkça görülmektedir ki şikâyet müessesi bir dava olarak kabul edilmemektedir.
Diğer bir görüş ise şikâyetin hukuki niteliğinin kendine özgü bir kanun yolu olduğuna yöneliktir. Bu görüş daha fazla taraftar bulmasına rağmen oldukça eleştirilen bir görüştür. Nitekim, medeni yargılama açısından bir kanun yolunun söz konusu olabilmesi için bir mahkeme kararının mevcudiyeti aranmaktadır. Bu kapsamda bu görüşün savunucularının kanun yolu kavramından teknik anlamdaki kanun yolu kavramını kastetmedikleri açıktır.
Bu sayede şikâyet kurumunun dava olarak kabul edilmemesinin sonucu olarak; şikâyette karşı taraf olarak cebri icra organı yer almamaktadır.
Bu durum, şikâyet başvurusunun olumlu sonuçlanması halinde yargılama giderlerinin akıbetinin ne olacağı hususunda tartışma konusuna neden olmaktadır. Şikâyetin diğer tarafı olan lehine işlem tesis edilen yargılama giderlerine mahkûm edilebilmektedir. Ancak bu durum hukuk devleti ilkesine aykırılık taşımaktadır. Bu nedenle bu konuya ilişkin olarak farklı kararlar bulunmaktadır.
Örneğin bir Yargıtay kararında ; “Takibe konu ilamın alacağa ilişkin bölümünden alacaklı feragat ettiğine göre, bu kısma yönelik talebin iptaline karar verilmesi sonuca etkili değil ise de, sözü edilen feragate rağmen icra müdürünün alacağa ilişkin yeniden icra emri çıkarması icra müdürünün kusurundan kaynaklandığından, alacaklının yargılama giderinden sorumlu tutulması isabetsizdir.” denilerek sadece icra müdürünün yaptığı işlemlerden dolayı şikayetin tarafının yargılama gideri ve vekâlet ücretine mahkum edilemeyeceği belirtilmiştir (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 3.2.2003 T. E: 29003, K: 1884).
Buna karşın, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/819 Esas, 2021/1533 Karar ve 30.06.2021 tarihli kararında ise;“Davacının kendisini vekille temsil ettirmesi, davalının açılan davaya karşı koyması, neticeten şikâyetin kabulüne karar verilmesi karşısında, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka aykırı bir yön mevcut değildir…” denilerek; İcra Memuru muamelesini şikâyette karşı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Sonuç olarak, yargılama giderleri hakkında görüş birliği sağlanamamasının temelinde şikâyet kurumunun hukuki niteliği hakkında bir görüş birliğine varılamamış olması yatmaktadır. Ancak, yargılama giderlerine hükmedilmemesi şikâyet kurumuna başvuran açısından hakkaniyete aykırı bir duruma neden olacakken şikâyetin pasif tarafında bulunan ve lehine işlem yapılanın bu gidere mahkûm edilmesi de onun mülkiyet hakkına haksız bir müdahale teşkil edecektir.
Varılması gereken sonuçta; işlemin yapılmasında alacaklının bir kusuru yok ise bu gidere, işlemi tesis eden icra organının yani devletin mahkûm edilmesidir. Nitekim, devlet bu gideri memuruna rücu edebilecektir. Eğer ilgili memur işleminin yapılmasında alacaklıya kusur yüklenebiliyorsa yargılama giderleri de alacaklıya yükletilebilecektir.
Şikâyet Sebepleri Nelerdir?
Şikâyet sebepleri; biri genel üçü özel sebepler olmak üzere dört sebepten oluşmaktadır.
- Kanuna Aykırılık: Bu sebep genel şikâyet sebebidir. Kanuna aykırılık kapsamına İcra ve iflas Kanun’u (İİK) Yönetmeliği’de girmektedir. Bu nedene dahil olunması için mevzuata aykırılık söz konusu olmalıdır denilebilir.
- Hadiseye Aykırılık: İcra ve İflas Kanunu’nun İcra Memuruna takdir yetkisi vermiş olduğu hallerde İcra Memurunun bu takdir yetkisini somut hadiseye uygun olarak kullanması gerekmektedir. Örneğin, İİK madde 82 uyarınca; borçlunun haline münasip evi haczedilemez. Burada haline münasip evi somut olay kapsamında takdir edecek olan İcra Memurudur. İcra Memuru bu takdir yetkisini somut olay kapsamında vakıalara uygun olarak kullanmalıdır.
- Hakkın Gereğinin Yerine Getirilmemesi: İcra Memurunun haklı bir neden olmaksızın görevi dahilinde olan bir işlemi yapmaması halidir ve bu durum da şikâyet sebepleri kapsamındadır. Örneğin, İcra ve İflas Kanunu kapsamında İcra Memuru için düzenlenen süreler içinde İcra Memurunun kanunda belirtilen işlemi gerçekleştirmemesi halinde hakkın sürüncemede bırakılması söz konusu olacaktır ve bu duruma karşı şikâyet yoluna başvurulabilecektir.
- Hakkın Yerine Getirilmesinin Sebepsiz Olarak Sürüncemede Bırakılması: İcra Memurunun re’sen veya talep dahilinde yapması gereken işlemleri kasten yapmayı reddetmesi ve bu nedenle hakkın yerine getirilmesinin sürüncemede bırakılması da şikâyet sebeplerindendir.
Şikâyet Süresi ve İnceleme Usulü
Şikâyet başvurusu, İcra ve İflas Kanunu madde 16/1 uyarınca; İcra Memuru muamelesinin öğreniminden itibaren yedi (7) gün içinde yapılmalıdır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. Ancak, istisnai olarak hakkın yerine getirilmemesi ve sürüncemede bırakılması hallerinde İİK madde 16/2 kapsamında şikâyet süresizdir. Buna ek olarak; İcra Memurunun kamu düzenine aykırı olarak yapmış olduğu işlemler açısından da şikâyet başvurusu süreye tabi değildir.
Şikâyet başvurusu, kural olarak süresi içinde şikâyet konusu işlemi yapan icra dairesinin bulunduğu yerdeki İcra Mahkemelerine yazılı veya sözlü olarak yapılmalıdır. İcra Mahkemeleri dışında -örneğin; İcra Dairesine- yapılan başvuru geçersiz olduğu gibi şikâyet süresini de durdurmayacaktır.
İcra Mahkemesine yapılan başvuru İcra Memurunun işlemini durdurmayacaktır. Ancak, İİK madde 22 uyarınca; İcra Mahkemesi gerekli gördüğü hallerde takibin durdurulmasına karar verebilir. İcra Mahkemesi tarafından yapılacak inceleme İİK madde 18 uyarınca ivedi işlerden kabul edildiğinden basit yargılama usulü uygulanması kanunen düzenlenmiştir.
İİK madde 18/3 kapsamında İcra Mahkemesinin gerekli gördüğü haller dışında kural olarak şikâyet başvurusunun incelemesi duruşmasız olarak yapılacaktır. Duruşma yapılmasına karar verildiği hallerde ilgililer en kısa sürede duruşmaya çağrılır. Ancak, duruşmaya katılım sağlanmadığı hallerde dahi İcra Mahkemesi karar verecektir.
Şikâyet başvurusunun duruşmasız olarak incelendiği hallerde İİK madde 18/3 uyarınca en geç on (10) gün içinde karar verilecektir. Duruşmalar ancak zorunluluk hallerinde en fazla otuz (30) gün süreli olacak şekilde ertelenebilir.
İcra Mahkemesi kural olarak dosya üzerinden inceleme yapar, bu nedenle verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Bu duruma rağmen mahkeme tanık, bilirkişi, keşif delillerine başvurabilmektedir.
İcra Mahkemesi kural olarak tarafların talepleri ile bağlı olmakla beraber şikâyet edenin gerekçesi ile bağlı değildir.
Şikâyetin Sonuçları Nelerdir?
Başvuru sonucunda İcra Mahkemesi tarafından başvurunun reddine veya kabulüne karar verilmesi mümkündür.
İİK madde 17 kapsamında başvurunun kabulü halinde şikâyet edilen İcra Memuru muamelesinin iptaline karar verilebilir. Bu halde iptaline karar verilen işleme bağlı olarak yapılmış tüm işlemlerin yapıldıkları andan itibaren hükümsüzlüğü ile sonuçlanır. Bu durum göstermektedir ki; iptal işlemi geçmişe etkili olarak hüküm doğurmaktadır.
İİK madde 17 kapsamında başvurunun kabulü halinde şikâyet edilen İcra Memuru muamelesinin düzeltilmesine karar verilebilir. Ancak, bu karar hüküm ve sonuçlarını hükmün verilmesinden itibaren doğurur.
İİK madde 17/2 kapsamında icra memurunun bir hakkın gereğinin yerine getirmemesi veya bir hakkın sürüncemede bırakması nedeniyle yapılan başvurunun kabulü halinde şikâyet edilen İcra Memuru hakkında İcra Mahkemesi yapılmayan işlemin yapılmasını emreder.
İlginizi Çekebilir: Devlet Memurlarına Verilen Disiplin Cezaları Nelerdir?