HUKUK & DANIŞMANLIK
İflasın Ertelenmesi
MGC Legal ekibinin kaleme aldığı işbu “İflasın Ertelenmesi” (İflas Erteleme Nedir?) başlıklı makalemizi okumanıza sunarız.
İflas Erteleme Nedir?
İflasın ertelenmesi, iflasın önlenmesine hizmet eden geçici hukuki koruma niteliğinde bir kurumdur. İflasın ertelenmesi müessesesi, hukukumuza İcra ve İflas Kanunu (İİK) ile girmiş olup İcra ve İflas Kanunu’nun 179. maddesinin 2018 yılında uygulamada sorunlara yol açtığı gerekçesiyle mülga edilmiş olan fıkralarında düzenlenmektedir.
İflasın ertelenmesi, borca batık şirketin mali durumunun düzeltilmesine imkân sağlayarak şirketin, borca batıklık durumundan kurtularak ekonomiye yeniden kazandırılmasını amaçlamaktadır. Bir şirketin pasiflerinin aktiflerinden fazla olması durumunda şirket boca batık hale gelmiş sayılır[1] ve bu durumun gerçekleşmesi halinde yönetim kurulu, bunu mahkemeye bildirerek iflasın ertelenmesini talep edebilir.[2]
İflasın ertelenmesinin talep edilebilmesi için, şirketin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olması temel bir koşuldur. 179. maddenin mülga edilmiş olan fıkralarında, maddede sayılan ilgili kişiler şirketin mali durumunun düzelmesinin mümkün olduğunu gösteren bir iyileştirme projesini şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini talep edebileceği düzenlenmiştir. İflas erteleme süresi kanunda azami bir yıl olarak düzenlenmiştir. Bu süre, mahkemenin verdiği kararlar uyarınca uzatılabilir ancak bu süre toplamda iki yıldan fazla olamaz.
Şirketin mali durumunun düzeltilerek alacaklılara olan borçların ödenmesi şirketin malvarlığının cebri icra yoluyla satılarak ödenmesi yolundan daha elverişli olması sebebiyle iflasın ertelenmesi müessesesi hem şirketin hem de alacaklıların menfaatine hizmet etmektedir.[3]
İflasın Ertelenmesinin Koşulları Nelerdir?
Şekli Koşullar
Borca Batıklık Bildirimi
Mahkemeye yapılan bu bildirimin amacı borca batık olduğu bildirilen şirketin borca batık olup olmadığının tespit edilmesidir. İflasın ertelenmesi talebinde bulunulabilmesi için ticaret mahkemesine borca batıklığın bildirilmiş olması ve borca batıklık nedeniyle iflâsın talep edilmiş olması gerekmektedir.
Borca batıklıktan başka bir sebeple iflasın talep edilmiş olması halinde iflasın ertelenmesi talebi söz konusu olamaz. İflasın ertelenmesi talebi halinde mahkeme öncelikle borca batıklık durumuna bakar, şirketin borca batık durumda olmadığının anlaşıldığı halde iflasın ertelenmesi talebi reddedilir.[4]
Erteleme Talebi
Borca batık haldeki bir şirketin iflasının ertelenmesi ancak bu konudaki bir talebin varlığı ile söz konusu olabilir.[5] İflasın ertelenmesi talebi, bir dava değildir.[6]
Bu açıdan iflasın ertelenmesi talebi, iflasın ertelenmesi için borca batık şirket ya da alacaklıları tarafından gerçekleştirilen bir beyandır. İcra ve İflas Kanunu’nun 179. maddesi uyarınca sadece şirketi idare ve temsile yetkili kişiler ve şirketin alacaklıları erteleme talebinde bulunabilir.
Anonim şirketler ve kooperatiflerde bu yetki yönetim kuruluna verilmiş olup limitet şirkette ise bu yetki müdürler kurulundadır. Mahkemelerin kendiliğinden iflasın ertelenmesine karar vermesi söz konusu değildir.
Önceden iflasın ertelenmesi talebinde bulunan şirket de ertelenme süresinin dolmasından itibaren bir yıl içinde yeniden iflasın ertelenmesi talebinde bulunamaz. İflasın ertelenmesi talebi, iflas talebi hakkında süren incelemenin sonuna kadar her zaman yapılabilir.[7]
Bilançonun Mahkemeye Verilmesi
Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 376. maddesinde düzenlendiği üzere şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesi uyandıran işaretler varsa yönetim kurulu bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançoda şirketin aktiflerinin pasiflerinden az olduğunun anlaşılması haline yönetim kurulu bu durumu şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirerek şirketin iflasını talep eder.
Yukarıda da belirtildiği üzere, erteleme talebi sonrasında mahkemenin, şirketin mevcut mali durumunun düzeltilmesi imkânı ile ilgili karar verebilmesi için bu ihtimalin gerçekleşmesini inandırıcı kılacak belgelerin mahkemeye verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde iflasın ertelenmesi talebi ispatlanamamış sayılır ve şirketin iflasına karar verilir.
İyileştirme Projesinin Sunulması
Türk Ticaret Kanunu’nun 377. maddesi, İcra ve İflas Kanunu’nun 179 .maddesine atıf yaparak yönetim kurulunun ya da bir alacaklının bir iyileştirme projesi sunarak iflasın ertelenmesinin istenebileceğini düzenlemektedir. İflasın ertelenmesi talebini inceleyecek mahkemeyi, şirketin mali durumunun düzelme ihtimalinin mevcut olduğuna inandırmak için mahkemeye bir iyileştirme projesi sunulması mümkündür.
İyileştirme projesi, borca batık durumda bulunan şirketin ya da kooperatifin bu durumu ne şekilde aşmayı planladığını açıklamasıdır. Bunun için söz konusu şirket veya kooperatifin, mali durumunun iyileştirilmesi için ne tür tedbirleri alacağını ve iflasın ertelenmesi talebinden sonra bu tedbirlerin şirket üzerinde ne tür bir etkisi olacağını açıklaması gerekmektedir.[8]
Bu amaçla yazılan iyileştirme projesinin objektif ve inandırıcı olması gerekmektedir. Yargıtay, somut verilere dayanmayan ve ihtimaller çerçevesinde iyileşmesi beklenen şirketin iflasının ertelenmemesi gerektiğini kabul etmiştir.[9]
İyileştirme projesinin sunulmasının yanı sıra, İcra ve İflas Kanunu’nun 179. maddesinin mülga edilen fıkralarına göre, ertelemeyi talep eden kişi, söz konusu iyileştirme projesinin inandırıcılığını kanıtlamak amacıyla ilgili belgeleri de mahkemeye sunmak zorundadır. Sunulmaması halinde iflasın ertelenmesi talebi ispatlanmamış sayılacaktır ve şirketin iflası kararının verilmesi gündeme gelecektir.[10]
İlgili belgelerin sunulmuş olması halinde, mahkeme de bu iyileştirme projesi kapsamında sunulan belgelerle bağlı değildir ve söz konusu belgelerin değerlendirilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca bilirkişi görüşüne başvurabilir.
Hâkim, bilirkişi raporu uyarınca söz konusu durumu değerlendirerek iflasın ertelenmesi talebinin reddine veya kabulüne karar verebilir. İflasın ertelenmesi kararının verilebilmesi için borca batıklık durumunun varlığı ve mali durumun iyileştirilmesi ümidinin bulunup bulunmadığının anlaşılması özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden Yargıtay da bu konuda bilirkişinin görüşünün alınması gerektiğini kabul etmektedir.[11]
Yargıtay, önüne gelen bir olayda bilirkişi raporu alınmaksızın verilen erteleme kararının verilmesini eksik inceleme ile hüküm kurulmasının isabetsiz olması sebebiyle bozmuştur.[12]
Masrafların Peşin Olarak Ödenmesi
İflasın ertelenmesi talebinde bulunan borca batık şirket ya da alacaklı; bu kararın ilanı, kayyım atanması ve alınan tedbirlerin uygulanabilmesi için gereken masrafları peşin olarak mahkeme veznesine ödemelidir.
Bu tutarların mahkeme tarafından belirtilen süre içinde yatırılması gerekmektedir aksi halde mahkeme iflasın ertelenmesi talebini reddederek, şirketin iflasına karar verilir.
Fevkalâde Mühletten Yararlanılmamış Olması
İcra ve İflas Kanunu’nun 329. maddesinin birinci fıkrası uyarınca fevkalade mühlet elde eden şirket veya kooperatif, sürenin bitiminden itibaren bir yıl içinde iflasın ertelenmesine ilişkin hükümlerden yararlanamaz.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, erteleme süresinin bitiminden itibaren bir yıl geçmedikçe iflasın ertelenmesi hükümlerinden yararlanan şirketin veya kooperatifin fevkalade mühlet hükümlerinden yararlanamayacağı düzenlenmiştir.
Fevkalade mühletin en az fazla altı ay için verilmesi mümkündür. Bunun yanı sıra, bir şirketin fevkalade mühletten yararlanabilmek için borca batık olması gerekmediğinden doktrinde bu düzenlemenin iflasın ertelenmesi müessesesinin amacıyla bağdaşmadığını savunanlar da vardır.
Maddi Koşullar
Borca Batık Olma
İflasın ertelenmesi kararının verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekmektedir. Borca batık olma durumu erteleme kararının verildiği sırada da devam ediyor olmalıdır.
Mali Durumun İyileştirilmesi Ümidi
İcra ve İflas Kanunu, iflasın ertelenmesi için şirketin mali durumunun iyileştirilmesi ümidinin bulunmasını bir zorunlu koşul olarak değerlendirmektedir.
Buna göre, erteleme talebinde bulunulduğu sırada borca batık durumda bulunan şirketin, bu durumdan kurtulması ihtimalinin yüksek olduğu konusunda objektif bir kanaat uyandırması gerekmektedir.
Bunun gerçekleştirilmesi amacıyla iflasın ertelenmesini talep eden şirket veya alacaklı öngörülen tedbirlerin yer aldığı iyileştirme projesini mahkemeye sunmak zorundadır. Yukarıda da belirtildiği üzere, mahkeme bu konuda mali durumun düzeltilip düzeltilemeyeceğinin incelenmesi için bilirkişiye başvurabilir.
Mali Durumun İyileştirilmesi Tedbirleri
Şirket mali durumunun iyileştirilmesi için çeşitli tedbirler alabilir. Şirkette nakit sermaye artırımına gidilmesi, yeni bir yönetim kurulunun oluşturulması ve pay sahiplerinin şirketin borç ve taahhütlerini üstlenmesi gibi durumlar iflasın ertelenmesi için gerekçe olabilir.
Şirketin mali durumunun iyileştirilmesi için konkordato teklifine başvurması da mümkündür. Şirket bir konkordato projesi hazırlayarak iflasın ertelenmesini sağlayabilir.[13]
Alacaklıların Haklarının Korunması Koşulu
İflasın ertelenmesi kurumu her ne kadar şirketin menfaatine hizmet etse de aynı zamanda alacaklıların haklarının korunması gerekmektedir.
Bu durumda iflasın ertelenmesi kararının verilebilmesi için alacaklıların bu durumda elde edeceği zararın şirketin iflası halinde elde edeceği zarardan az olması gerekir.
İflasın Ertelenmesinin Tedbirleri Nelerdir?
Mahkeme, ertelemeyi gerektiren koşulların var olduğuna kanaat getirdiği takdirde iflasın ertelenmesine karar verir. İflasın ertelenmesi kararı ilan edilerek gerekli bildirimler yapılır. İflasın ertelenmesi talebinde bulunulması halinde mahkeme yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da söz konusu yönetim kurulunun kararlarını onaylaması için bir kayyım atar.
İcra ve İflas Kanunu’nun mülga edilmiş olan 179a/II hükmü uyarınca erteleme kararının alınmasından sonra mahkeme, bir kayyımın görevlendirilmesine karar verir. Mahkeme, iflasın ertelenmesine karar verdikten sonra yeni bir kayyım atanmasına karar verebileceği gibi atanmış olan kayyımın görevine devam etmesine de karar verebilir. Kayyım atanması ilgililerin talebine bağlı olmayan bir geçici koruma önlemidir.
Yargıtay, 6168/8384 sayılı kararında kayyım olarak atanacak kişinin re’sen bu işlerden anlayan kişiler arasından seçilmesi gerektiğini kabul etmiştir. Söz konusu kararında Yargıtay, davacının kayyım olarak atanması için gösterdiği kişinin kayyım olarak atanması isabetli görülmemiştir.[14]
Kayyım, şirketin projeye uygun olarak iyileşme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor etmektedir. Buna ek olarak kayyım, şirkette gerçekleşen olağanüstü gelişmeleri mahkemeye rapor etmekle yükümlüdür. Mahkeme, kayyımın raporlarından yola çıkarak iyileşmenin mümkün olmayacağına karar verirse erteleme kararını kaldırır. Kanunda iflasın ertelenmesi süresi en fazla bir yıl olarak düzenlenmiştir. Mahkemece uygun görülmesi halinde bu süre bir yıl daha uzatılabilmektedir.
Bunun yanı sıra şirketin ya da kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli tedbirlerin alınması için gerekli önlemleri alır. Mahkeme, iyileştirme projesini göz önünde bulundurarak malvarlığının korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alabilir. Söz konusu tedbir kararı iyileştirme projesinin uygulanması için gereken koşulların sağlanmasına hizmet etmektedir. Yargıtay’ın 2010 tarihli bir kararı uyarınca alınacak olan bu tedbirler alacaklıların ve üçüncü kişilerin maddi hukuktan doğan talep ve def’i haklarını kısıtlayacak ölçüde olmamalıdır.[15]
Ayrıca mahkeme, alacaklıların menfaatlerinin korunması amacıyla da bazı tedbirlerin alınmasına karar verebilir. Örneğin, işletmenin faaliyetine devam etmesi nedeniyle malvarlığında azalma söz konusu oluyorsa şirketin mali durumunun iyileştirilmesi amacı ve alacaklıların menfaati tehlikeye gireceğinden mahkeme, işletmenin faaliyetinin durdurulmasına karar verebilir.
İflasın Ertelenmesi Kararının Sonuçları Nelerdir?
İflasın ertelenmesi kararı bir bakıma bir tatil etkisi doğurur. İflasın ertelenmesi süresinde şirkete karşı iflas yoluyla takip yapılamaz.[16] İflasın ertelenmesi kararıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun‘a göre daha önceden yapılanlar da dahil olmak üzere bütün takipler durur, bu süreçte yeni takip yapılması da mümkün değildir.
Yargıtay’ın 2010 yılında verdiği bir kararında, iflasın ertelenmesi talebinin Yargıtay tarafından bozulması halinde takip yapma yasağı da ortadan kalkacağını belirtmiştir.[17] Takip yasağının yanı sıra, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları da uygulanmaz. Bu duruma iki tane istisna tanınmıştır. İlk istisna İcra ve İflas Kanunu’nun 206. Maddesinin birinci fıkrasında sayılan alacaklarla ilgilidir.
Bu alacaklara, iflasın ertelenmesi kararına rağmen takip yapılabilmektedir. Diğer istisna ise rehinli alacaklarla ilgilidir. İflasın ertelenmesi sırasında taşınır, taşınmaz ve ticari işletme rehni ile temin edilmiş alacaklar için rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabilir.[18]
İflasın ertelenmesi kararıyla takiplerin durmasının yanı sıra zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemesi de durur.
İflasın Ertelenmesinin Sona Ermesi Durumu
İflasın ertelenmesi, iflasın ertelenmesi kararı ile başlayıp bazı durumların gerçekleşmesi halinde sona erer. Birinci ihtimal olarak, şirketin mali durumunun düzelmesi sonucu mahkeme, şirketin borca batık durumunun düzeldiğine kanaat getirirse iflasın ertelenmesi kararı kaldırılarak iflas davasının reddine karar verir.
İkinci olarak, şirketin talebiyle icra mahkemesi konkordato mühletine karar verirse iflasın ertelenmesi sona erer. Bu durumların yanı sıra, mali durumun iyileştirilmesi ümidinin kalmadığı durumlarda erteleme süresinin uzatılmasında yarar bulunmayacağından şirketin iflasına karar verilir.
Son olarak, erteleme süresinin henüz dolmadığı hallerde mahkeme, kayyım ve gerekirse bilirkişi tarafından verilen raporlardan şirketin mali durumunun düzelemeyeceğine karar verirse erteleme kararını kaldırır ve şirketin iflasına karar verilir. Bunun sonucunda erteleme kararının tüm etkileri ortadan kalkar.[19]
Örnek Yargıtay Kararları
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/931 E., 2021/1163 K.
“…İflas erteleme davaları, dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hâkimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir. Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı şirketin borca batık olduğu yönünde tespit yapılmış olmasına karşın davacı şirkete ait taşınmaz değerlemeleri ve depodaki ürünler ile diğer varlıkların hesaplamasının hatalı olduğunu ileri sürmüş, temyiz dilekçesi ile şirketin borca batıklıktan çıktığını belirtmiştir. İflas erteleme davalarında şirketin borca batık olup olmadığının belirlenmesi en önemli koşul olup, borca batıklık tespitinde kaydi değerler değil satış sırasında gerçekleşecek rayiç değerler esas alınmalı, borca batıklık kesin bir şekilde tespit edilmelidir. Bu durumda mahkemece hakkında iflas kararı verilen şirketin güncel durumu itibariyle rayiç değerlere göre borca batık olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Ancak somut olayda, iflas erteleme isteyen şirket hakkında 27.06.2016 tarihinde iflas erteleme tedbirlerine ve sonrasında tedbirlerin devamına karar verildiği anlaşılmıştır. 28.02.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7101 Sayılı Yasanın 65.maddesi ile kaldırılan ancak geçici 14.madde ile derdest davalarda uygulanmasına devam edilen İİK’nın 179/b-7. maddesi uyarınca iflas erteleme tedbirleri 5 yıldan daha fazla olamayacağından mahkemece yapılacak inceleme sonunda şirketin borca batık olduğunun anlaşılması halinde inceleme tarihi itibariyle 5 yıllık erteleme süresi dolduğundan iflas kararı verilmesi, borca batık olmadığının tespiti halinde ise iflas erteleme talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir…”
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 10/3/2005 tarih ve 2004/9014 E., 2005/2429 K. Sayılı Kararı. Aynı yönde: Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 30/12/2004 tarih ve 2004/7170 E., 2004/13440 K. Sayılı Kararı; 12/11/2004 tarih ve 2004/7565 E., 2004/11352 K. Sayılı Kararı[20]
“Borçlu şirket iflasın ertelenmesi talebinde bulunduğuna göre öncelikle borca batıklık halinin mevcut olup olmadığı saptanmalıdır. –Bu durumda düzenlenecek borca batıklık bilançosunun anonim Bankacılar Dergisi 49 şirketlerin gerçek mal varlığı değerini yansıtması gerekir. Borca batıklık halinin tespiti için tüm aktiflerin paraya çevirme değerleri yani piyasadaki satış sırasında gerçekleşebilecek fiyattan bilançoya geçirilmelidir. Aktif bu şekilde saptandıktan sonra borca batıklık durumu saptanmalı, şirket borca batık değilse talep reddedilmelidir…”
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 14/7/2005 tarih ve 2005/4782 E., 2005/7979 K. Sayılı Kararı[21]
“…Somut olayda davacı erteleme projesini sunmuş, projede kapasitenin ve karlılığın arttırılacağı, bu nedenle yatırımlar yapılacağı belirtilmiştir. Bilirkişi raporunda gerçekleştirilecek yatırımların veya faaliyetlerin hangi finansal kaynakla yapılacağı konusunda açıklık bulunmadığı, satış artışları yoluyla sağlanacak kaynaklar dışında dış kaynak planının olmamasının eleştirilebileceği ifade edilmiştir. Erteleme talebinde bulunan şirket vekili 16.2.2005 tarihli dilekçesinde projede öngörülen yatırımın finansmanı için satışlardan elde edilecek gelirler ve atıl durumdaki aktiflerin paraya çevrilmesinden elde edilecek gelirler ve yapılacak tasarruf sonucu doğacak kaynağın kullanılacağını belirtmiştir. İyileştirme projesinde öngörülen yatırımların finanse edileceği kaynak konusunda davacı şirketin ileri sürdüğü hususlar somut bilgi ve belgelere dayanmamaktadır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun kabulünde isabet görülmemiştir…”
Kaynakça
- 2004 Sayılı İcra ve İflâs Kanunu <https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.3.2004.pdf>.
- 6012 Sayılı Türk Ticaret Kanunu <https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6102.pdf>.
- Altaş Avukatlık Ortaklığı. “2004 Sayılı İcra Ve İflas Kanunu Kapsamında Alacaklının Veya Borçlunun Talebiyle Doğrudan İflas Ve İflas Erteleme Müessesesi.” Erişim tarihi 22 Nisan, 2022. <http://www.altasavukatlik.com.tr/2020/10/19/2004-sayili-icra-ve-iflas-kanunu-kapsaminda-alacaklinin-veya-borclunun-talebiyle-dogrudan-iflas-ve-iflas-erteleme-muessesesi/>.
- Arslan, Ramazan, Ejder Yılmaz ve Sema Taşpınar Ayvaz. İcra ve İflas Hukuku. Ankara: Yetkin Yayınları, 2016.
- Demir, Gülay. İflas Ertelemenin Kaldırılması ve Konkordato. Yüksek Lisans Tezi. Işık Üniversitesi, 2019.
- Kuru, Baki. İcra ve İflâs Hukuku: El Kitabı. Adalet Yayınevi, 2013.
- Pekcanıtez, Hakan, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan ve Muhammet Özekes. İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı. Ankara: Yetkin Yayınları, 2016.
- Öztek, İflasın Ertelenmesi, Bankacılar Dergisi, 59 Sayı, 2006.
Referanslar
- [1] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes,İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı. Üçüncü baskı, Yetkin Kitabevi, Ankara., 2016, s. 441.
- [2] Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz, İcra ve İflâs Hukuku, İkinci baskı, Yetkin Kitabevi, Ankara, 2016 s. 467.
- [3] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes,İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı. Üçüncü baskı, Yetkin Kitabevi, Ankara., 2016, s. 444.
- [4] Baki Kuru. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı. İkinci baskı, Adalet Yayınevi., 2013, s. 1174.
- [5] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı. Üçüncü baskı, Yetkin Kitabevi, Ankara., 2016, s. 445.
- [6] Baki Kuru. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı. İkinci baskı, Adalet Yayınevi., 2013, s. 1169.
- [7] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes,İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı. Üçüncü baskı, Yetkin Kitabevi, Ankara., 2016, s. 445.
- [8] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes,İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı. Üçüncü baskı, Yetkin Kitabevi, Ankara., 2016, s. 448.
- [9] 19. HD 17.2.2010, 11298/1578.
- [10] Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz, İcra ve İflâs Hukuku, İkinci baskı, Yetkin Kitabevi, Ankara, 2016, s. 468.
- [11] 19. HD 14.12.2006, 8111/12008.
- [12] 19. HD 10.7.2008, 5817/7757.
- [13] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes,İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı. Üçüncü baskı, Yetkin Kitabevi, Ankara., 2016, s. 452.
- [14] 19. HD 14.12.2001, 6168/8384.
- [15] 19. HD 31.03.2010, 9838/3705.
- [16] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes,İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı. Üçüncü baskı, Yetkin Kitabevi, Ankara., 2016, s. 461.
- [17] 12. HD 2.12.2010, 14593/28651.
- [18] Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz, İcra ve İflâs Hukuku, İkinci baskı, Yetkin Kitabevi, Ankara, 2016 s. 471.
- [19] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes,İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı. Üçüncü baskı, Yetkin Kitabevi, Ankara., 2016, s. 464.
- [20] Selçuk ÖZTEK, İflasın Ertelenmesi, Bankacılar Dergisi, Sayı 59, 2006.
- [21] Selçuk ÖZTEK, İflasın Ertelenmesi, Bankacılar Dergisi, Sayı 59, 2006.
İlginizi Çekebilir: Takipsiz İflas Nedir?