HUKUK & DANIŞMANLIK
İnşaat ve Yıkım Faaliyetlerinin Emniyet Kurallarına Uymama Suçu ve Cezai Yaptırımları
İnşaat ve yıkım faaliyetleri doğası gereği iş sağlığı ve güvenliği ile çevre güvenliğinin sağlanabilmesi için gerekli önlemler alınmadan icra edilmediği takdirde tehlikeli durumlar arz edebilmektedir. Kanun Koyucu bu tehlikeli durumların ihlal edeceği hukuki menfaatleri korumak için 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 176. maddesinde ilgili suçu düzenlemiştir. Bu maddeye göre;
“İnşaat veya yıkım faaliyeti sırasında, insan hayatı veya beden bütünlüğü açısından gerekli olan tedbirleri almayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
Madde metninden de anlaşıldığı üzere söz konusu suçta Kanun Koyucu; insan hayatı ve beden bütünlüğü açısından gerekli tedbirlerin alınmaması durumunu yaptırıma tabi tutarak caydırıcılık sağlamaktadır. Burada gerekli tedbirlerin ne olduğuna yönelik yapılacak yorumlarda kıstas; korunan hukuki değer kişinin vücut bütünlüğü olduğundan, bunun korunmasına ilişkin tedbirlerin alınmaması durumunda bu suçun gerçekleştiğinden bahsedilebilecektir. Örneğin, inşaatta herhangi bir hırsızlık olayının gerçekleşmemesi adına alınmış bir önlemin bu kapsamda değerlendirilmesi hatalı olacaktır.
“Gerekli Tedbir” kavramını anlamlandırmak için ilgili suçu, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile düşünmemiz gerekmektedir. Kanımızca, madde lafzında belirtilen Gerekli Tedbir kavramı 6331 Sayılı Kanun’un amacı ile aynı paralelde işçi ve çevre güvenliğini sağlamaya yönelen, işverene atfedilmiş çeşitli genel ve özel yükümlülükleri kapsamaktadır.
Korunan Hukuki Değer
İşaret ve engel koymama suçu (TCK madde 178) bakımından ortaya çıkacak tehlikenin hangi hak veya haklara yönelik olması gerektiği madde metninde açıkça belirtilmemiş olsa da; başta yaşam, beden bütünlüğü ve malvarlığı değerleri olmak üzere hukuken koruma altına alınmış haklara yönelik olduğunu kabul gereklidir.
İnşaat veya yıkım faaliyetleri sırasında emniyet kurallarına uyulmaması durumunda, işçiler veya çevrede bulunan kişilerin hayatı tehlikeye girebilir veya zarar görebilir. Bu nedenle; Kanun Koyucu, TCK’nın 176. maddesi uyarınca -madde lafzından anlaşılacağı üzere- ilgili faaliyetlerin ifası esnasında gerekli tedbirleri almayanların, kişilerin hayatını ve fiziksel sağlığını tehlikeye atmalarını suç olarak kabul etmektedir.
Suçun Unsurları Nelerdir?
Maddi Unsurlar
Fail
Fail, söz konusu hukuki değer olan kişi hayatı ve fiziksel sağlığa zarar neticesine nedensel bir şekilde sebep olan kişidir. İlgili faaliyet olan inşaat ve yıkım faaliyetinin ifası bakımından; ustalar, müteahhitler, İşçiler ve ilgili faaliyette çalışan kişiler bakımından faillik durumu özgü bir nitelik taşımaktadır.
Mağdur
Mağdur, herkes olabilir. Suçla korunan hukuki değerin kapsamı oldukça geniş olduğundan dolayı; uygun bir nedensellik bağının bulunduğu durumlarda neticeden zarar gören herkes mağdur olabilir
Konu
Suçun konusu bu madde kapsamında suçun konusu, inşaat ve yıkım faaliyetleri sırasında emniyet kurallarına uyulmamasıdır.
Hareket, Netice, Nedensellik Bağı
Fiil, suçun vücut bulabilmesi için gereken hareket veya ihmaldir. İlgili suçta fiil, inşaat veya yıkım faaliyetleri sırasında emniyet kurallarına uyulmaması, “Gerekli Tedbirler”in” alınmamasıdır.
Netice, suçun vücut bulmasıyla birlikte ortaya çıkan zarar veya tehlikedir. İlgili suçta netice, inşaat veya yıkım faaliyetleri sırasında hayatı veya sağlığı tehlikeye düşen veya zarar gören kişilerdir.
Nedensellik bağı; tüm suçlarda olduğu gibi, fiil ve netice arasında bulunmalıdır. Yani, failin kusurlu hareketleri ile vücut bulan zararlı netice arasında illiyet ilişkisinin bulunması gerekmektedir. Buna göre de, ilgili suçumuz olan TCK 176. madde uyarınca, inşaat veya yıkım faaliyetleri esnasında emniyet kurallarına uyulmamasının, gerekli tedbirlerin alınmamasının inşaat veya yıkım faaliyetleri sırasında hayatı veya sağlığı tehlikeye düşüren veya zarar gören kişilerin oluşmasına neden olması gerekmektedir.
Manevi Unsur
Kanun Koyucu söz konusu suçun ancak kasten işlenebileceği yönünde düzenlemelerde bulunmuştur. Kanun’da taksir sorumluluğuna dair herhangi bir düzenlemede bulunulmaması dolayısıyla suçun taksirle işlenmesinden söz etmek mümkün değildir.
İlginizi Çekebilir: Ceza Hukuku’nda Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlar.
Çünkü, Ceza Hukuku sistematiğine göre bir suçun taksirle işlenebilmesi için söz konusu suçun müstakilen taksirle işlenmiş halinin suç normu olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Söz konusu suçumuzda böyle bir düzenleme bulunmadığından; İnşaat veya Yıkımla İlgili Emniyet Kurallarına Uymama Suçu ancak kasten işlenebilecektir.
Kast, failin ilgili suçtaki hareketlerinde bilme ve isteme unsurlarının bulunmasıdır. Yani, elverişli fiillerin bilerek ve istenerek işlenmesidir. İlgili suçumuzda kişi hayatına veya fiziksel sağlığa zararlı bir duruma neden olacak hareketleri failin bilerek ve isteyerek yapmış olması gerekmektedir. Aksi halde, manevi unsurun yokluğu durumunda suçun oluşmadığı kabul edilecektir
Hukuka Aykırılık Unsuru
İlgili suçumuzun hukuka aykırılık unsuru gerekli tedbirlerin alınmaması durumudur.
Suçun Özel Görünüm Şekilleri Nelerdir?
İlgili suçumuzu özel görünüş biçimleri bakımından (iştirak, içtima, teşebbüs) incelemek gerekirse;
Teşebbüs
TCK madde 176 kapsamında suça teşebbüs, failin emniyet kurallarına uymamak amacıyla girişimde bulunması, ancak bu girişimin tamamlanmaması durumunda gerçekleşir. Yani, fail henüz emniyet kurallarına uymamış olsa da insan hayatı veya sağlığı tehlikeye atılmamış, herhangi bir zarar oluşmamış, öngörülen netice meydana gelmemiştir.
Örneğin, bir inşaat sahasında iş güvenliği için gerekli olan koruyucu korkulukların yapılmaması gerektiğini bilen ve bu kurallara uymayan bir kişi, korkulukların yapımı için gerekli malzemeleri taşıdığı sırada fark edilerek durdurulursa, suça teşebbüs etmiş olur. Çünkü, emniyet kurallarına uymamak amacıyla hareket etmiştir. Ancak, bu hareketi tamamlamadan engellenmiştir.
İştirak
Suçun özel görünüş şekillerinden iştirak, 5237 Sayılı TCK’nın 37. maddesinde, “Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.” şeklinde; 40. maddesinde ise, “Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir.” şeklindeki düzenlemeler ile Kanun’da yer almaktadır. “Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.” şeklinde de yer almaktadır. Bu suç açısından konuya bakıldığında, iştirak mümkündür.
Örneğin, bir inşaat sahasında çalışan işçilerin güvenliği için gerekli olan ekipmanların kullanılıp kullanılmadığını denetleme konusunda sorumlu olan bir kişi, emniyet kurallarına uyulmadan çalışmanın sürdüğünü bilerek veya fark ederek sessiz kalırsa, suça iştirak etmiş olur. Çünkü, suçun işlenmesine yardım etmiş veya suçu engellememiştir. Benzer şekilde, bir kişi inşaat sahasında çalışan işçilere güvenli çalışma konusunda tavsiyelerde bulunarak, emniyet kurallarına uymamaları için cesaret verirse, suça iştirak etmiş olur.
İçtima
Suçların içtimaı (toplanması), 5237 Sayılı TCK’nın 42. maddesinde bileşik suç, 43. maddesinde zincirleme suç ve 44. maddesinde fikri içtima olarak yer almaktadır. 5237 Sayılı TCK’nın 5. maddesi; “Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Suçların içtimaı, TCK’nın genel hükümleri içinde düzenlenen bu üç farklı kurumdur. İlgili suçumuzda da içtimanın genel kuralları geçerli olacaktır.
Suçun Soruşturulma Usulü
Söz konusu suç şikâyete tabi değildir. Yani, mağdur şikâyet etmese bile ilgili suç Cumhuriyet Savcısı tarafından re’sen soruşturulur ve kamu davası açılabilir
Suçun Yaptırımı Nedir?
İlgili suçumuzda yaptırım Kanun Koyucu tarafından madde lafzından da anlayacağımız üzere üç aydan bir yıla kadar ya da adli para cezası olarak belirtilmiştir. İlgili suçumuz kişi güvenliği kadar kamu güvenliğini de tehdit eden bir suç olmasından dolayı uzlaşma hükümlerine tabi değildir.
Görevli ve Yetkili Makheme
Görevli ve yetkili mahkeme ilgili suçta Asliye Ceza Mahkemeleri’dir.
İnşaat veya Yıkımla İlgili Emniyet Kurallarına Uymama Suçuna Dair Emsal Yargı Kararları
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Esas No. 2019/14489 & Karar 2020/15066:
Sanıklar …, …, … hakkında inşaat veya yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama suçu yönünden yapılan temyiz incelemesinde; Sanıklar tarafından gerçekleştirilen inşaatın yıkım faaliyeti sırasında, bitişik nizamda bulunan katılanın konutunda bir kısım yerlerin zarar gördüğü sabit ise de TCK’nın 176/1. maddesi kapsamında yıkım faaliyeti sırasında insan hayatı ve beden bütünlüğü açısından tedbir alınıp almadığı, tedbir alınmaması halinde bunun insan hayatı ve beden bütünlüğü açısından tehlike yaratıp yaratmadığı hususunda bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten BOZULMASINA…
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Esas No. 2018/4558 & Karar No. 2018/13831:
Somut olayda; şüphelilerin yetkilisi bulunduğu firmanın inşaat faaliyeti sırasında, insan hayatı veya beden bütünlüğü açısından gerekli olan tedbirleri alıp alınmadığı, müştekiye ait binada oluşan hasar nedeniyle kusurlarının bulunup bulunmadığı hususlarının tespiti bakımından, mahallinde tarafsızlıklarında şüphe oluşturmayacak inşaat mühendisi ve iş güvenliği uzmanı marifetiyle keşif yapılıp, oluşan hasarın insan hayatı ve beden bütünlüğü açısından tehlike oluşturup oluşturmayacağı da belirlendikten ve şüphelilerin savunmalarının alındıktan sonra şüphelilerin hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekirken eksik soruşturma ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara yönelik itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesi, Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, … 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 24.11.2017 gün, 2017/5526 değişik iş sayılı itirazın reddine ilişkin kararının CMK.nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA…
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Esas No. 2008/20142 & Karar No. 2010/10413:
Emekli öğretmen olup iki (2) kez beyin ameliyatı olan ve kısmi felç geçiren ölenin, olay tarihinde yürüyüş yolu üzerinde bulunan sanığa ait kaba inşaatı biten binaya girip 4. katın balkonundan aşağı bakarken düştüğü tüm dosya kapsamından anlaşılmış olmakla, sanığın inşaatında koruyucu güvenlik önlemleri almaması ile ölüm olayı arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı, sanığın inşaat faaliyeti sırasında gerekli tedbirleri almamaktan ibaret eyleminin TCK’nın 176. maddesinde tanımlanan suçu oluşturacağı, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, SONUÇ: Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı (BOZULMASINA), 12.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sonuç
Kanun Koyucu, kanımızca korunması gereken en yüce menfaat olan kişi hayatı ve sağlığını korumaya yönelik oldukça tehlikeli bir çalışma alanına sahip söz konusu alanlarda ihmali azaltmak adına ilgili suçu düzenlemiştir. İlgili suçta tedbirlerin TCK’da sayımı kanun mantığına uzak bir durum olması dolayısıyla tedbir ve emniyet kuralları kavramı hem ilgili maddeye yardımcı kaynak niteliğindeki tamamlayıcı mevzuatlarla hem de içtihatlarla anlamlandırılmaktadır.
Günümüzde ilgili suçun oluşmasına fırsat vermeden yapılan denetimler ve bu denetimler neticesinde uygulanan idari yaptırımlar ile ilgili suç oldukça azalmıştır. Kişi hayatına ve sağlığına kasteden ilgili suçumuzun önlenmesi için denetimlerin daha da sıklaşmasını ve zararlı neticelerin azalmasını diliyoruz.
Kaynakça
- Türk Ceza Hukuku (TCK) Dergisi ISSN: 1307-0851 Cilt: 11, Sayı: 32 | Aralık-2016, Makalenin Yayınlandığı Sayfa: 63-86.
- TÜRK CEZA YASASI’NDA İŞARET VE ENGEL KOYMAMA SUÇU (TCK madde 178) Doç. Dr. Özlem YENERER ÇAKMUT – MÜHF – HAD, C. 17, S. 1-2.
- TAKSİRLE TEHLİKEYE SEBEBİYET VERME SUÇU (765 S. TCK M. 383) GENEL GÜVENLİĞİN TAKSİRLE TEHLİKEYE SOKULMASI (5237 S. TCK M. 171) Prof. Dr. Mehmet Emin ARTUK* Yrd. Doç. Dr. İlhan ÜZÜLMEZ TBB Dergisi, Sayı 57, 2005 181-217.