HUKUK & DANIŞMANLIK
İşçi Alacaklarında Zaman Aşımı Süreleri
İş hukuku, işçi alacakları ve zamanaşımı süreleri noktasında karmaşık ve çoğunlukla anlaşılmaz görünebilir. Gerek işçilerin gerekse işverenlerin sıklıkla başvurduğu ve karşılaştığı bu konu, iş hukuku açısından büyük önem taşır. İşçi alacaklarında zamanaşımı süreleri, hakların zamanında ve etkin bir şekilde talep edilmesi için kritik öneme sahip bir konudur. Bu nedenle, işçi alacakları ve zamanaşımı süreleri hakkında detaylı bilgi sahibi olmak, hem işçilerin haklarını koruma hem de işverenlerin hukuki yükümlülüklerini yerine getirme açısından hayati önem taşır.
Zamanaşımı vadesi gelmiş ve muaccel olmuş bir alacağın kanunen borçludan istenebileceği, istenmediği takdirde artık talep edilememesi sonucunu doğuran ve kanunla belirlenen süredir.
İşçilik alacaklarında ise zamanaşımını üç başlık altında ayrı ayrı incelemek gerekir. İlk başlıkta ücret, UBGT alacağı, fazla çalışma alacağı vb. ücret alacakları; ikinci başlıkta yıllık izin ücreti alacakları; üçüncü başlıkta ise kıdem ve ihbar tazminatları bakımından zamanaşımı süreleri incelenecektir.
Ücret, UBGT, Fazla Çalışma Ücreti, Prim, İkramiye vb. Ücret Alacakları Bakımından
İşçilik alacaklarının düzenlendiği 4857 Sayılı Kanun’un 32. maddesinde ‘’Ücret alacaklarının zamanaşımı süresi beş yıldır’’ şeklinde belirtilmiştir. Belirtmek gerekir ki; işçinin iş sözleşmesinin devam etmesi ilgili alacaklarını istemeye engel olmadığı gibi zamanaşımını da durdurmaz. Bu nedenle, beş yıllık zamanaşımı süresi iş sözleşmesinin sona ermesinden değil, ilgili alacağın muaccel olduğu andan itibaren işlemeye başlar.
Örneğin, bir işçinin Şubat 2017’de hak kazandığı ücret alacağının ödenmemiş olduğunu farz edelim. İşçi Mart 2022’de işten ayrıldığında o zamana kadar zamanaşımı süresi dolduğu için ilgili alacağını zamanaşımı nedeniyle talep edemeyecektir. Çünkü belirttiğimiz gibi ilgili alacaklardaki zamanaşımı alacak muaccel olduğunda işlemeye başlar. İşten ayrıldığı zamanın herhangi bir etkisi olmayacaktır. Keza bu alacaklarını iş sözleşmesi devam ederken de talep edebilmektedir.
Bu noktada önemle belirtmemiz gerekir ki, alacakların belirsiz olması halinde, belirsiz alacak davası açılacağından zamanaşımı süresi kesilecektir. Zamanaşımı kesildiğinde, işlemiş olan zamanaşımı süresi yanar ve kesilmeye neden olan olaydan itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlar. Dolayısıyla talep edenin, belirleyemediği alacağının zamanaşımına uğraması söz konusunu olmayacaktır.
Kısmi dava açılması halinde zamanaşımı süresi sadece dava edilen kısım için kesildiğinde dava konusu yapılmayan bakiye kısım için zamanaşımı süresi işlemeye devam edecektir. Belirsiz alacak davasında ise zamanaşımı süresi, davanın açıldığı ilk anda hem talep edilen miktar için hem de daha sonra belirlenecek ve davaya dâhil edilecek miktar için davanın açıldığı tarihte kesilecektir.
Yıllık Ücretli izin Alacakları Bakımından
Yıllık ücretli izinlerin zamanaşımı, diğer ücret alacaklarından ayrıca ele alınmalıdır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, diğer ücret alacaklardan farklı olarak yıllık ücretli izin alacakları için zamanaşımı alacağın doğmasıyla değil; iş sözleşmesinin sona ermesiyle başlar. Zira yıllık ücretli izin alacağı dönemsel nitelik taşıyan bir alacak olmayıp, iş sözleşmesi sona erdiğinde istenebilir hale gelmektedir.
Aslen TBK’daki sürelere uyulması gereken yıllık ücretli izin alacaklarında zamanaşımı Borçlar Kanunu’ndaki değişiklikler neticesinde zaman zaman değişikliğe uğramıştır. Yargıtay Kararlarına da konu olan yıllık ücretli izin alacaklarında zamanaşımı durumu da 25.10.2017 tarihindeki değişiklikler ile son halini almıştır. Buna göre 01.07.2012 tarihinden önce işten çıkanlar için yıllık ücretli izin alacaklarında zamanaşımı 5 yıl, 01.07.2012 ile 25.10.2017 tarihleri arasında işten çıkanlar için 10 yıl ve 25.10.2017 tarihinden sonra işten çıkanlar için ise 5 yıl olarak uygulanacaktır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi diğer ücret alacaklarından farklı olarak yıllık ücretli izin alacaklarında zamanaşımı süresi alacağın doğması ile değil iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren başlar.
Kıdem ve İhbar Tazminatı Bakımından
Bu başlık altında incelenecek zamanaşımları denkleştirme ve kötü niyet tazminatları bakımından da uygulama alanı bulacaktır. Buradaki zamanaşımı bakımından dikkat etmek gereken konu 7036 Sayılı Kanun’la ek madde 3 ve 8’in yürürlüğe girdiği 25.10.2017 tarihinden önce ve sonra işten çıkanlar için ayrı sonuçlar doğmasıdır. İlgili değişiklikten önce, yani 25.10.2017 tarihinden önce iş sözleşmesi sona erenler için 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. Bu 10 yıllık zamanaşımı TBK 146’daki genel zamanaşımı süresidir.
25.10 2017’de yapılan değişiklikle birlikte ise ilgili tazminatlar için zamanaşımı süresi 5 yıl olarak belirlenmiştir. Bu nedenle 25.10.2017 tarihinden sonra işten ayrılacakların tazminatları bakımından zamanaşımı süresi tartışmasız 5 yıldır.
Şunu da belirtmek gerekir ki; ilgili 10 yıllık zamanaşımı da 5 yıllık zamanaşımı da iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren işlemeye başlar. Zira feshe bağlı olan bu alacaklar fesih tarihinde doğmakta olup bu tarihte muaccel hale gelmektedir. Örneğin Mayıs 2018’de iş sözleşmesi sona eren bir işçinin ilgili tazminat alacaklarını Mayıs 2023’e kadar talep etmesi gerekmektedir. Bu tarihe kadar talep edilmesi halinde, hak ettiği tüm kıdem ve ihbar tazminatı alınabilecektir.
25.10.2017 sonrası tartışmalı bir durum olmamakla birlikte, ilgili değişiklikten önceki alacakların zamanaşımında farklı bir düzenleme daha vardır. İlgili farklılığın sebebi ek madde 8/2 ve ek madde 3’teki düzenlemedir. İlgili maddede ‘’bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, değişiklikten önceki hükümlere tabi olmaya devam eder. Ancak, zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı ek 3’üncü maddede öngörülen süreden uzun ise, ek 3’üncü maddede öngörülen sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş olur.’’ demektedir.
Maddeden anlaşılması gereken 25.10.2017’den önce iş sözleşmesi sona eren işçilerin tazminatları için zamanaşımı süresi olan 10 yılın bitimi eğer 25.10.2017’den sonraki 5 yıldan da sonraya kalıyorsa zamanaşımının 25.10.2017’den itibaren 5 yıl süreyle uygulanacağıdır. Örnekle açıklamak gerekirse Mayıs 2017’de iş sözleşmesi sona eren işçinin tazminat alacakları için sürenin normalde 10 yıl olması gerekmektedir. Ancak ilgili düzenlemeye göre zamanaşımı Mayıs 2027’de değil 25.10.2017’den 5 sene sonra yani 25.10.2022 tarihinde bitecektir.
Sonuç
Zamanaşımı süreleri bakımından işçilik alacaklarına baktığımızda; fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ücreti, prim, ikramiye gibi ücret alacakları muaccel oldukları tarihten itibaren 5 yıllık zamanaşımına tabidirler. Dolayısıyla iş sözleşmesinin sona ermesi değil, ücret alacağının ödenmesi gereken zaman dikkate alınarak hesaplanması gerekmektedir.
Yıllık ücretli izin alacakları ise dönemsel nitelik taşımadığından iş sözleşmesinin feshi ile istenebilir hale gelmektedir. Bu sebeple yıllık ücretli izin alacaklarında zamanaşımı, diğer ücret alacaklarından farklı olarak, iş sözleşmesinin sona ermesiyle başlar. Türk Borçlar Kanunu’ndaki değişikler neticesinde; 01.07.2012 tarihinden önce işten çıkanlar için yıllık ücretli izin alacaklarında zamanaşımı 5 yıl, 01.07.2012 ile 25.10.2017 tarihleri arasında işten çıkanlar için 10 yıl ve 25.10.2017 tarihinden sonra işten çıkanlar için ise 5 yıl olarak belirlenmiştir.
Son olarak feshe bağlı hak kazanılan kıdem ve ihbar tazminatı da iş sözleşmesinin sona ermesi ile doğduğundan ve muaccel hale geldiğinden, fesih tarihi itibariyle bir zamanaşımı söz konusu olmaktadır. Buradaki çalışanın 7036 Sayılı Kanun’la ek madde 3 ve 8’in yürürlüğe girdiği 25.10.2017 tarihinden önce ya da sonra işten ayrılması yönünden bir ayrım söz konusudur.
İşbu değişiklikten önce, yani 25.10.2017 tarihinden önce iş sözleşmesi sona erenler için 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. 25.10 2017’de yapılan değişiklikle birlikte ise ilgili tazminatlar için zamanaşımı süresi 5 yıl olarak belirlenmiştir. Bu nedenle 25.10.2017 tarihinden sonra işten ayrılacakların tazminatları bakımından zamanaşımı süresi 5 yıl olarak uygulanmaktadır.
İlgili değişikliğin yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri yönünden ise değişiklikten önceki hükümlere tabi olmaya devam edeceği düzenlenmiştir. “Ancak, zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı ek 3’üncü maddede öngörülen süreden uzun ise, ek 3’üncü maddede öngörülen sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş olur.’’ şeklinde ifade edilerek bu probleme de çözüm getirilmiştir.
Kaynakça
- 4857 Sayılı İş Kanunu.
- 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu.
- Özgür Kaya, “İşçi alacaklarında zamanaşımı süresi… Ne kadar, kimleri kapsar, başlangıcı ne zaman, faiz oranı nedir?”
- Aybüke KARACA, Uğur YAĞCI “Belirsiz Alacak Davası Ve Kısmi Davanın İşçilik Alacakları Bakımından Değerlendirilmesi”
- Hilal AKMARAL KESKİN, “İş Hukukunda Zamanaşımı Ve Hak Düşürücü Süre”.
- Mehmet Akif TULUMLU, “İş Yargılamasında Zamanaşımı Def’inin İleri Sürülmesi”.