[rt_reading_time label="Okuma Süresi:" postfix="Dakika" postfix_singular="Dakika"]

Kooperatiflerin Hukuki Niteliği

Yazarlar: ÇAĞRI KAPLAN, MURATCAN KORKMAZ, MUHAMMED ENES AKILÇAĞI
Kooperatiflerin Hukuki Niteliği

Kooperatifler, ekonomik ve sosyal kalkınmanın temel taşlarından biri olarak kabul edilirken; onların hukuki statüsü her zaman merak konusu olmuştur. Makalemiz de kooperatiflerin hukuki statüsünü tüm yönleri ile inceleniyor. Kooperatif nedir, nasıl kurulur, ortaklarının hukuki durumu, kooperatiflerin ticaret şirketi olarak kabul edilip edilmediği ve sona erme süreçleri gibi kritik konular, kapsamlı şekilde ele alınmaktadır.

Gerek akademik gerekse uygulamalı hukuk alanında çalışan profesyoneller için önemli bir kaynak olan bu makale, Kooperatiflerin karmaşık yapısını anlamak isteyen herkes için kapsamlı bir rehber niteliğindedir. Kooperatiflerin hukuki statüsünün anlaşılması, ekonomik faaliyetlerin yanı sıra sosyal adalet ve eşitlik konularında da önemli bir role sahiptir. Bu nedenle, kooperatiflerin hukuki yapısını ve işleyişini anlamak, toplumsal ve ekonomik gelişmenin kritik yönlerinden biridir.

Kooperatif Nedir?

Kooperatif, Kooperatif Kanunu (KK) madde1’de; “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.” şeklinde tanımlanmıştır.

Kooperatifler hem ekonomik hem sosyal kuruluşlar olarak ifade edilebilir. Ekonomik kuruluş olmasının sebebi, kooperatifçe yaratılan ekonomik değerden pay almalarıyken, aynı zamanda gelir eşit dağılmakta, üyelerin ekonomik olarak güçlenmesine katkı sağlanmakta ve ortakların eşitliğine dayalı olarak benimsenen yönetim anlayışı ile demokrasi sağlanmaktadır.

Genel anlamda şirketler bir arz talep ilişkisi içerisinde kar elde etme güdüsüyle hareket eder. Kooperatifler bu genele nazaran daha çok mevcut ekonomiyi genişletmeyi hedefler. Kooperatifler toplumsal alanda ekonomik gücü tek başına bir sonuç doğurmaya elverişli olmayan kimselerin mevcut ekonomileriyle, yardımlaşarak daha ucuz sermayeyle ve bölünmüş işle tek başına yapacağından daha fazla verim elde etme ihtiyaçlarına karşılık doğmuş bir alandır. Bu alan yapısı gereği toplumla iç içe olduğundan toplumun sosyal yapısıyla da yakından ilgilidir.

Kooperatifçiliğin temelinde yatan bakış, “kolektif çalışma ve birlikte iş yapma” düşüncesidir. Kelime anlamıyla iş birliğine karşılık gelen kooperatif, hukuksal ve ekonomik yönden farklı şekillerde tanımlanabilir. Toplumsal ve ekonomik hayatta meydana gelen gelişmeler, maddi olarak güçsüz olan kişilerin ekonomik ve sosyal güçlerini bir araya getirip ortak bir amacın gerçekleştirilmesine yönelik birlikte çalışma yapmaları ihtiyacını ortaya çıkarmıştır ki bu ihtiyaç kooperatifin oluşmasındaki en önemli etkendir.

İlginizi Çekebilir: Ceza Hukuku’nda Ekonomik Suçlar.

Kooperatiflerin Kuruluşu

Kooperatifler en az yedi (7) ortak tarafından imzalanacak anasözleşme ile kurulur. Ana sözleşmedeki imzaların Ticaret Sicili Müdürlüğü’nce onaylanması gerekir (KK. m. 2/1). Kooperatifler Kanunu’nda kurucuların kim olacağı ve kimlerin kurucu olarak tasnif edileceği belirlenmemiştir. Bu nedenle, bu konuda Kooperatifler Kanunu madde 98 göndermesiyle Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) anonim şirketlere ilişkin maddelerinin incelenmesi gerekir. Bu bağlamda, 6102 Sayılı TTK madde 337/1’de “Pay taahhüt edip esas sözleşmeyi imzalayan gerçek ve tüzel kişiler kurucudur.” şeklinde ifade edilmiştir.

Dolayısıyla, kurucu sayılabilmesi için;

  • Ana sözleşmeyi düzenleyip imza eden,
  • Ana sözleşmede sermaye olarak gösterilen parayı veya ayn’ı taahhüt eden.

Kimse olması gerekir.

Bununla birlikte, kooperatifler genel anlamda bir ticaret şirketidir. Bu sebeple, şekil serbestisi mevcut değildir. Kooperatif yedi ortağın imzaladığı ana sözleşmeyi Ticaret Siciline tescili ile kurulur.

İlginizi Çekebilir: Adi Ortaklığa Genel Bir Bakış.

Kooperatif Ortaklarının Hukuki Durumu

Ortakların hukuki durumu Koop. K madde 18-37 arasında sahip olduğu haklar ve ödevler başlığında ele alınmıştır. Kooperatif ortakları, kooperatifteki haklarını serbestçe devredebilirler. Kooperatif ortakları pay devri için öncelikle devreden ve devralan kişi iradesine yönelik olarak kaleme aldığı dilekçe ile yönetim kuruluna başvururlar.

Tarafların başvurusunu inceleyen Kooperatif YK devir işleminin uygunluğuna ilişkin karar alarak devir işlemlerini başlatır. Devir işlemi, noter huzurunda devreden ve devralan arasında devir sözleşmesi imzalanmasıyla tamamlanmış olur. Devir sözleşmesinin noter huzurunda yapılmasını takip eden süreçte yönetim kuruluna bu sözleşmeyle müracaat edilerek ortaklık statüsü kazanılmış olur.

Kooperatif ortaklarının mevcut hak ve yükümlülükleri vardır. Hakları; ortakların her türlü hak ve yükümlülükte eşit olduğu (Koop. K. m. 23), kooperatiflerde pay senedi unsuru olmadığından hukuki güvenlik ve açıklık adına ortakların ortaklığı gösteren birtakım vesikalara sahip olabilmeleri (Koop. K. m. 18), ayni sermaye koyabilmeleri, ortakların şirketin temel belgelerinden bilgi edinme hakkı (Koop. K. m. 24), ortakların genel kurula katılma ve oy haklarının saklı olması ve ortağın iptal davası açma olanağının olması şeklinde maddelenebilir.

Kooperatif Kanunu madde 27’de “Ortakların yüklendikleri paylar için ödeyebilecekleri para tutarını ana sözleşme belirtir…” hükmü havidir ve bu hüküm ile kooperatif ortaklarına getirilmiş yükümlülük ifade edilmiştir. Bu şartın gerçekleşmemesi halinde ortaklık sıfatı kendiliğinden son bulacaktır. Bu durum halihazırdaki ortağın görevi veya sorumluluğu olduğunu gösterir.

Kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız malvarlığıyla sorumlu olur (Koop. K. m. 28). Kooperatifin iflas olasılığı ele alındığında ortakların ek olarak sorumluluğuna gidilemez. Kooperatif alacaklılarına karşı kooperatif ortaklarının şahsi mal varlığı ile sorumluluğuna yönelik düzenlemenin aksi yönde düzenleme yapılabilmesi mümkündür.

Bunun koşulu ise kooperatifin iflas etmesi veya dağılması ile borcun ödenemeyecek miktarda olmasıdır. Yine ana sözleşmeyle birlikte ortaklar ek ödeme ile yükümlü tutulabilir. Ortakların şahsen sorumlu olduğu bir kooperatifte yeni katılacak ortak şayet tüm duruma hâkim bir şekilde ortaklık sıfatını kazanmışsa yeni katılan ortak katıldığı güne kadar olan borçlardan da sorumlu olur ve yazılı bildirim şartı aranmalıdır (Koop. K. m. 8I-C. son).

Kooperatiflere yabancı uyruklu kişilerin ortak olması için Kanun’da bir sınırlama yer almamaktadır. Bu nedenle, anasözleşmede yabancıların ortak olmasını engeller bir hüküm öngörülmemişse, yabancı uyruklu kişilerin kooperatif ortağı olması mümkündür.

Sınırsız veya sınırlı bir ortağın ölmesi halinde ya da şirketin iflas etmesi durumunda bir yıl ya da ana sözleşmede belirtilmiş farklı bir süre içerisinde şirketten ayrılmış olduğu süreye kadar doğmuş borçlardan sorumluluğu devam eder. Ek ödemeler de aynı hükümlere tabidir. Bu süre zaman aşımı süresidir.

Kooperatifler Tacir Sayılır mı?

Kooperatiflerin tacir niteliğine sahip olup olmadığı tartışmalıdır. 6762 Sayılı Eski Türk Ticaret Kanunu döneminde de bu husus tartışmalı olup, öğretide ve kararlarda bir fikir birliği bulunmamaktaydı. Tacir saymayan görüşün en önemli dayanağı, KK’de kooperatifin tanımına ilişkin birinci maddede niteleme yapılırken, kooperatif için teşekkül kelimesinin kullanılmasıydı.

TTK döneminde ise, 5146 Sayılı Kanun ile KK’de yapılan değişiklik sonucunda kooperatifi tanımlayan birinci maddede teşekkül yerine ortaklık ifadesine yer verilmiştir. TTK’de de kooperatifler, tıpkı ETK madde 136 hükmünde olduğu gibi kooperatifler de ticaret şirketleri arasında sayılmıştır (TTK m. 124 (1)).

TTK döneminde Yargıtay tarafından verilen kararlar doğrultusunda kooperatiflerin bir tacir niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtmek gerekir ki; KK’de kooperatifin tanımına ilişkin yapılan değişiklik ve TTK madde 124 hükmünde kooperatiflerin ticaret ortaklığı olarak yer alması halinde kooperatiflerin tacir sayılması gerektiği belirtilmiştir.

Günümüzde Yargıtay halen kooperatiflerin tacir olmadığı görüşündedir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin kooperatiflerin tacir sıfatına sahip olmadığıyla ilgili yorumu doktrinde kanuna aykırı kabul edilmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 2020/2 E. 2021/3 K. Sayılı 12.11.2021 Tarihli kararında; tüketim, üretim, kredi ve yapı kooperatifi gibi ortaklıkları içinde bulunduran kooperatiflerin ticaret şirketleri arasında yer verilmesine karar vermiş ve kooperatiflerin tacir sayılıp sayılmayacağına ilişkin tartışmayı sona erdirmiştir.[1]

İlginizi Çekebilir: Basiretli Tacirin Yükümlülük ve Sorumlulukları Nelerdir?

1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde kooperatifin ortaklık yani bir şirket olduğu hüküm altına alınmışsa da bu ortaklığın niteliğinin ne olduğu yani ticari nitelikte bir ortaklık olup olmadığı yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır. 6102 Sayılı TTK madde 124/1’de “Kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış; ancak, yine aynı maddenin 2. fıkrasında Kooperatifler “Şahıs Şirketleri” ve “Sermaye şirketleri” kapsamına alınmamıştır. TTK madde 124’ün 1 ve 2 fıkrası ile 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu madde 1 kümülatif olarak değerlendirildiğinde yapı kooperatiflerinin bir ticaret şirketi olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine münhasır bir ortaklık olarak anlaşıldığı görülmektedir.

TTK madde 124/1 hükmü uyarınca; kooperatifler açıkça ticaret şirketleri içerisinde sayılmıştır. Bu doğrultuda Kanun Koyucu’nun bu açık iradesi ve Kanun’un lafzına göre kooperatiflerin ticaret şirketi sayılması gerekir.

Bununla birlikte, tüzel kişi kooperatifler hakkında meydana gelen uyuşmazlıklarda, davaya bakmaya görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde bu işle görevli Asliye Hukuk Mahkemesi davaya Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakar.[2]

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2020/533 E. 2020/1877 K. Sayılı Kararında;

Davalıların konut yapı kooperatifi ve arsa malikleri olduğu, TTK’na göre kooperatif üyesi ve kooperatif arasındaki uyuşmazlıkların ticari dava niteliğinde ve bu uyuşmazlıklarda ticaret mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

İfade edilmiştir. Kararda, kooperatif arasında uyuşmazlıklarda ticaret mahkemelerinin görevli mahkeme olduğu açıkça belirtilmiştir.

Benzer şekilde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1658 E. 2017/1464 K. Sayılı kararında, davalı tarafta yer alan tüzel kişi kooperatifler hakkındaki davada da, bunu ticari işletme ile ilgili olarak nispi ticari dava kapsamına alarak görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi’nin olduğuna karar vermiştir.

Kooperatiflerin Sona Ermesi

Kooperatiflerin sona erme sebepleri Koop K. m. 81 – (Değişik: 6/10/1988- 3476/20 md.)’de sayılmıştır.

Ana sözleşme gereğince;

  • Genel Kurul Kararı ile,
  • İflasın açılmasıyla,
  • Kanunlarda öngörülen diğer hallerde, ilgili bakanlığın mahkemeden alacağı karar üzerine,
  • Diğer bir kooperatifle birleşmesi veya devralınması suretiyle,
  • Üç yıl olağan genel kurulunu yapmaması halinde,
  • Amacına ulaşma imkanının bulunmadığının ilgili Bakanlıkça tespiti halinde mahkemeden alacağı kararla,

Dağılır.

Sonuç

Kooperatifler TTK’de ticaret ortaklıkları arasında sayılsa da ticaret ortaklıklarından oldukça farklı bir yapıya sahiptir. Kooperatiflere ilişkin hususlar KK hükümlerinde özel olarak düzenlenmiş olup diğer ticaret ortaklarından farklı usuller benimsenmiştir.

Kooperatifler ile diğer ticaret şirketleri arasındaki farklılıklar birtakım tartışmalı hususlara da yol açmıştır. Bunlardan biri de kooperatiflerin tacir olup olmadığına ilişkindir. Kooperatiflerin tacir olup olmadığına ilişkin doktrinde tartışmalar uzun süredir devam etmektedir.

5146 Sayılı Kanun ile KK’de yapılan değişiklik sonucunda kooperatif, teşekkül ifadesi yerine ortaklık şeklinde tanımlanmıştır. TTK madde 124 hükmünde de kooperatifler, ETK madde 136 hükmünde olduğu gibi ticaret şirketleri arasında sayılmıştır. Ancak yapılan bu değişiklikler kooperatifin niteliği konusundaki tartışmalara son vermek için yeterli olmamıştır. Dolayısıyla, KK’de özel bir düzenleme hükmü getirerek yer yer TTK atfında bulunma yolu tercih edilebilir. Var olan hukuk bakımından, TTK madde 124 vd. maddelerden anlaşılacağı üzere, kooperatiflerin ticaret şirketi sayılması gerekmektedir.


Kaynakça

  • Kooperatiflerin Genel İlkeleri Ve Kuruluşu, TOPALOĞLU, Mustafa, YÜHFD C. XVIII S. 2 (2021).
  • Ortaklıklar Hukuku, BAHTİYAR, Mehmet, Güncellenmiş 13. Bası, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2019.
  • Kooperatiflerin Hukukî Niteliği, MOLLAOĞLU, Yusuf, Konya, 2018, Yüksek Lisans Tezi.
  • Kooperatifler Hukuku, COŞKUN, Mahmut, Seçkin, Ankara, 2019.
  • Yargıtay Kararları Işığında Kooperatif Ortaklarının Hakları, Yükümlülükleri ve Sorumlulukları, ÖRNEK, Özge, Yetkin Yayınları, Ankara, 2020.
  • BOZKURT Tamer, Şirketler Hukuku, Legem Yayıncılık, Ankara, 2020.
  • PAK Mustafa, Pak Hukuk Avukatlık Danışmanlık, <https://pak.av.tr/kooperatiflerin-hukuki-niteligi/>

Referanslar

  • [1] YİBK, 2020/2 E, 2021/3 K, 12.11.2021 T; “…Neticeten, 1163 sayılı Kanun ile 6102 sayılı TTK’de yer alan yasal düzenlemeler ile anılan düzenlemelere ilişkin kanun koyucunun iradesini ortaya koyan gerekçeler nazara alındığında; kooperatiflerin nitelikleri itibariyle ticaret şirketi ve bir ticari işletmenin işletilmesi kriterinden bağımsız olarak tacir oldukları açıktır. Bu açık kanun hükümleri karşısında ticaret siciline tescili zorunlu olan, ancak bu şekilde tüzel kişilik kazanabilen, ticarî defterler tutan, ortaklarının sermaye koyma borcu bulunan, şirketler ile düzenleme yapılıp birleşme, bölünme ve tür değiştirme şartları düzenlenen ve iflasa tabi olan kooperatiflerin ticaret şirketi ve tacir sayılmaları gerekmektedir. Önemle belirtilmesi gerekir ki; tek amacı kâr elde etmek olmamakla birlikte kooperatifler, ortaklarının ekonomik menfaatlerini geliştirmeyi amaçlayan ticari birer ortaklıktırlar. Zira kâr elde edilip bunun ortaklar arasında paylaşılıp paylaşılmadığı, diğer bir deyişle ne şekilde tasarruf edildiği kooperatifin amacının ekonomik olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Kooperatif şirketinin 6102 sayılı TTK’nin 124. Maddesinde ne şahıs ne de sermaye şirketleri arasında gösterilmemiş olması, kanunun açık lafzı karşısında kooperatifin ticaret şirketi sayılmasına engel değildir. Öğretide de 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde 2004 yılında 5146 sayılı Kanun kapsamında yapılan değişiklik ile kooperatifin tacir olup olmadığı hususundaki tartışmanın noktalandığı ve kooperatifin bir şirket olduğunun vurgulandığı, 6102 sayılı TTK’nin 124/1. maddesi ile de ticaret şirketi niteliğinde olduğunun bir kez daha teyit edildiği, kooperatifin tacir sayılmayacağı yönündeki yorumun kanuna aykırı ( contra legem ) bir yorum faaliyeti olduğu, 07.11.1945 gün ve 1944/8 E., 1945/14 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararında da tespit edildiği üzere kooperatifin “… ticari işletme işletip işletmediğinden bağımsız olarak ( hukuki ) şekli ( kalıbı ) dolayısıyla tacir…” olduğu ifade edilmektedir (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2016, s. 125; Kırca, İsmail: Kooperatiflerin Tacir Niteliği Hakkında, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Haziran 20! 7, 5.5-25) Hâl böyle olunca, kooperatiflerin/yapı kooperatiflerinin 6102 sayılı TTK kapsamında tacir/ticaret şirketi olduklarına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Kooperatiflerin/yapı kooperatiflerinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir/ticaret şirketi sayılacaklarına dair 12.11.2021 tarihinde yapılan ilk oturumda üçte ikiyi aşan oy çokluğu ile karar verilmiştir.
  • [2] Kooperatif Ortaklığından Çıkarılma İtiraz ve Davaları, KURT, Kudret, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 1992/4,

İlginizi Çekebilir: Ticari Defter ve Belgelerin Kaybolması Durumunda Yapılması Gereken işlemler.