[rt_reading_time label="Okuma Süresi:" postfix="Dakika" postfix_singular="Dakika"]

Öğretim Üyelerinin Statüsüne İlişkin İhtilaflar

Yazarlar: ÖZLEM HAYALİOĞLU, ORKUN AKDEMİR, OĞUZHAN BULAN, ENVER KAAN BALCI
Öğretim Üyelerinin Statüsüne İlişkin İhtilaflar

Üniversitelerdeki öğretim üyelerinin kim olduğunu, hangi hukuki statülere sahip olduğunu ve bu rollerin eğitimdeki önemini hiç merak ettiniz mi? Bu yazımızda, öğretim üyelerinin tanımı, hukuki statüleri, atama süreçleri ve hakları üzerinde duracağız. Hem devlet hem de vakıf üniversitelerindeki öğretim üyelerinin rolleri ve statüleri arasındaki farklılıkları da detaylı bir şekilde ele alacağız.

Öğretim Üyesi Kavramı Nedir?

Öğretim üyesi, akademik bir unvandır ve üniversitelerde öğretim ve araştırma faaliyetlerini yürüten kişidir. Diğer bir ifadeyle, üniversitelerde ders veren ve akademik çalışmalar yapan akademisyenlere verilen genel bir addır.

Bir üniversitede öğretim üyesi olmak için genellikle ilgili alanda yüksek lisans veya doktora derecesine sahip olmak gereklidir. Öğretim üyeleri, kendi uzmanlık alanlarına göre lisans, yüksek lisans veya doktora düzeyinde dersler verirler, öğrencilerin akademik gelişimine katkı sağlarlar ve araştırma projeleri yürütürler.

Üniversitelerde öğretim üyelerinin unvanları çeşitli olabilir; profesör, doçent, yardımcı doçent, öğretim görevlisi, araştırma görevlisi gibi unvanlar öğretim üyelerine verilebilir. Bu unvanlar genellikle akademik başarıları ve deneyimleri doğrultusunda atanırlar. Öğretim üyeleri, üniversitelerin temel misyonlarından olan eğitim, araştırma ve topluma hizmet faaliyetlerine katkı sağlayarak üniversitelerin gelişimine önemli ölçüde katkıda bulunurlar.

Ayrıca, araştırmaları ve yayınlarıyla bilimsel bilgi ve birikime katkıda bulunarak akademik dünyanın ilerlemesine de önemli ölçüde katkı sağlarlar.

Öğretim Üyelerinin Hukuki Statüsü Nedir?

Öğretim üyeleri, memur statüsündedir ve Anayasa’mızın 128. maddesinde bahsi geçen 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabidir. Aynı kanunun 2. maddesinde ise öğretim üyeleri, haklarında özel kanun hükümleri uygulanması öngörülenler arasında sayılmıştır. Bu konudaki özel kanun 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’dur.

Üniversite kamu tüzel kişisi altında çalışan öğretim üyeleri, çalıştıkları üniversitenin akademik kadrosunu oluşturmaktadır. Özel kanun hükümlerinin uygulanması bakımından bu durum akademik personel statüsündeki öğretim üyelerini, idari personelden ayırmaktadır.

Öğretim Üyelerinin Tabi Olduğu Mevzuatlar Nelerdir?

Öğretim üyeleri hakkındaki ihtilaflarda öncelikle Anayasa’mızın 128. maddesine göre; memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Devlet memuru statüsündeki öğretim görevlileri için 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu uygulama alanı bulmaktadır. Ayrıca, vakıf üniversitelerinde görev yapan öğretim görevlileri için Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği de uygulanmaktadır.

Vakıf Üniversitesinin Statüsü Nedir?

Vakıf üniversitelerinin statüsünü açıklamamız gerekirse; vakıf üniversiteleri, tıpkı devlet üniversiteleri gibi bir kamu tüzel kişisidir. Ancak, bazı yetki ve haklar bakımından devlet üniversitelerinden ayrışan noktaları vardır. Örneğin, günümüzde devlet üniversiteleri ihtiyaç durumunda kamulaştırma işlemi yapabilirken vakıf üniversitelerinin kamulaştırma yetkileri kaldırılmıştır. Yetki, sorumluluk ve iç işleyiş bakımından devlet ve vakıf üniversiteleri arasında bariz farklar olsa da, ihtilaf halinde yargılama süreci bakımından ortak noktalar da vardır. Örneğin, vakıf üniversitesinde de aldığı nota itiraz edecek bir öğrencinin uyuşmazlığını çözmek için yetkili ve görevli mahkeme İdare Mahkemeleridir.

İdare Mahkemelerinin yetkili olduğu yorumunun temelinde yatan neden vakıf üniversitelerinin de tıpkı devlet üniversiteleri gibi kamu tüzel kişisi olmasındandır. Bu konudaki hakim yoruma göre; vakıf üniversiteleri eğitim ve yeri geldiğinde “Üniversite Hastaneleri” eliyle sağlık gibi kamusal hizmetlerde bulunmaktadır. Bu yüzden de, kamusal yönü ön planda olan vakıf üniversitelerine karşı açılan davalarda idare mahkemeleri yetkili ve görevli mahkeme sıfatıyla davaya bakmaya ehildir. Örneğin, vakıf üniversitesi eliyle yürütülen bir sağlık hizmeti dolayısıyla ortaya çıkan bir uyuşmazlıkta, uyuşmazlık tüzel kişiye karşı İdare Mahkemesi’nde yöneltilmelidir.

Vakıf üniversitelerinin mallarının kamusal mal olup; olmadığı konusu ise vakıf üniversitelerinin kamusal niteliği bakımından olumsuzdur. Vakıf üniversitesi mallarının haczedilmesi, binalarının resmi bina sayılıp sayılamayacağı hususunda İdare Mahkemeleri yetkili ve görevli değildir. Geçmiş tarihli bir Danıştay Kararı’nda, İmar Kanunu uyarınca; vakıf üniversitesine ait binaların resmi bina olmayacağına hükmedilmiştir. Bu durumlar vakıf üniversitelerinin kamusal yönü bakımından olumsuzdur.

Kısaca, vakıf üniversitelerinin yargılama usulü bakımından statüsü somut olaya göre kamusal yönün ağır basması durumuna göre yorumlanarak belirlenmektedir. Bundan bağımsız olarak Vakıf Üniversiteleri, Türk İdare Hukuku bakımından kamu tüzel kişisidir.

Vakıf Üniversitesinde Çalışan Öğretim Üyelerinin Statüsü Nedir?

Vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim üyeleri devlet üniversitelerindeki meslektaşlarından farklı olarak atama yoluyla değil iş veya hizmet sözleşmesi ile göreve gelmektedirler. Bu yüzden, iş sözleşmesinin feshi durumunda Öğretim üyelerinin davalarının İş Mahkemelerinde görüleceğine dair geçmiş tarihli Yargıtay Kararları vardı .

Ancak, Uyuşmazlık Mahkemesinin usul boyutuyla ilgili verdiği kararlar ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun verdiği aksi kararlar dolayısıyla bu konu yeniden değerlendirilmiştir ve Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi de olsa iş akdinin feshi durumunda görevli ve yetkili mahkemenin İdare Mahkemeleri olduğuna dair kararlar verilmiştir.

Devlet Üniversitelerinde Çalışan Öğretim Üyelerinin Statüsü Nedir?

Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, devlet üniversitesi öğretim üyeleri, atama yoluyla gerçekleşmekte ve bahsettiğimiz kanunlara tabi olmaktadırlar. Yargılama usulü bakımından ise vakıf üniversitesi öğretim üyelerinden daha farklı statüye sahip olan devlet üniversitesi öğretim üyelerinin, bu konuda yaşadığı ihtilaf daha azdır.

Çünkü, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi çalışan kamu çalışanı statüsündeki öğretim üyeleri doktrinel olarak da içtihat olarak da gayet açık bir şekilde kendilerini ilgilendiren birel işlemlere karşı idari yargıda “idari işlemin iptali davası” veya bir zararın tazmini durumunda “tam yargı davası” açabilir, tam yargı davasında zararın tazmini talep edildiği için şüphesiz üniversitenin tesis ettiği birel işlemle meydana gelen zarar arasında bir illiyet bağının varlığı gerekmektedir.