HUKUK & DANIŞMANLIK
Şirket Birleşme ve Devralma Süreci
Şirket birleşme ve devralma süreci, günümüz iş dünyasında oldukça yaygın bir işlem haline gelmiştir. Birleşme ve devralmalar, şirketlerin büyüme stratejileri, rekabet avantajı elde etmek, piyasadaki payını artırmak, maliyetleri azaltmak, ürün yelpazesini genişletmek ve yeni pazarlara açılmak gibi pek çok nedenle gerçekleştirilebilir.
Ancak, bu süreçler, karmaşık yapıları ve yasal düzenlemeleri nedeniyle birçok zorluğu beraberinde getirir. Birleşme veya devralma süreci, doğru stratejilerin ve etkili planlamaların yapılmaması durumunda, beklenmeyen riskler ve sonuçlarla karşılaşılabilir. Bu nedenle, şirketlerin birleşme ve devralma süreçleri sırasında dikkatli bir planlama ve profesyonel hukuki destek alarak hareket etmeleri oldukça önemlidir.
Türkiye ekonomisinde şirket evlilikleri (birleşmeleri ve devralmalar) ve özelleştirme çok önemli bir yer tutmaktadır. Şirket birleşme ve devralmalarında tarafların müzakerelerde bulunmalarında ve hedef şirketin incelenmesinde due diligence kavramı oldukça önemli bir yere sahiptir. “Due Diligence” özellikle şirket evlilikleri genel adı altında ifade edilen şirketlerin devir veya satın alımlarında veya birleşmelerinde karar mekanizmalarının önemli bir ayağı olarak ortaya çıkmaktadır.
Due Diligence Kavramı Nedir?
Black’s Law Dictionary, Due Diligence kavramı için;
“Her olayın kendine özgü şartlarına ve özelliklerine göre değerlendirmek kaydı ile benzer şartların varlığı halinde makul ve tedbirli bir kişiden beklenebilecek şekilde basiretli, dikkatli, sürekli ve özenli olan faaliyet veya davranış.”
Şeklinde bir tanımlama yer etmektedir. Due Diligence kavramı çok farklı anlamlarda kullanılabilmektedir. Bugünlerde özellikle şirket birleşmelerinde veya şirketlerin halka açılmasında (halka arz edilmesinde) sık başvurulan bir kavram durumundadır.
Due Diligence, yani Hukuki Araştırma hizmeti için firmamıza ulaşabilirsiniz.
Due Diligence, devralınacak şirketin genel durumu hakkında detaylı ve sistematik bir veri veya iktisap analizidir. Uygulamada hem satın alma hem de birleşme işlemleri çerçevesinde hedef şirketin devralınmasından veya onunla birleşmeden önce onun ayrıntılı ve özel olarak incelenmesi anlamında kullanılmaktadır.
Due Diligence çeşitli açılardan tasnife tabi tutulabilir. Buna göre, Due Diligence;
- Konusuna Göre finansal, vergisel, çevresel, insan kaynakları ve kültürel, teknik, ticari ve hukuki due diligence,
- Kapsamı Bakımından tam ve sınırlı due diligence,
- Yapıldığı Zaman Dilimine göre PreSigning Due Diligence (Ön Due Diligence), Post Signing/Pre Closing Due Diligence (Satış Sonrası veya Kapanış Öncesi Due Diligence) ve Post Closing (Kapanış Sonrası Due Diligence),
- İşlemine Katılan Kişilere göre satıcı ve alıcı due diligence,
Şeklinde türlere ayrılmaktadır.
Şirket Birleşme ve Devralmaları
Ticaret şirketlerinde bir yapı değişikliği türü olan birleşme, birden fazla şirketin, akit olunan birleşme sözleşmesine istinaden, birleşmeye katılan bir şirket bünyesinde veya yeni kurulan bir şirket bünyesinde bir araya gelmelerini, yeni kurulan veya bünyesinde birleşilen şirket dışında kalan şirket ya da şirketlerin tasfiyesiz olarak sona ermesini sonuçlayan bir hukuki müessesedir.
Birleşme, mevcut şirketlerden biri bünyesinde gerçekleşiyorsa, bu şirketin diğer şirketi devralması suretiyle gerçekleşen (devralma şeklinde birleşme-absorbtion) birleşme söz konusudur. Buna karşın, birleşme mevcut şirketler dışında kurulan yeni bir şirket bünyesinde gerçekleşiyorsa, yeni kuruluş şeklinde birleşme (Kombination) söz konusu olur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) düzenlediği birleşme, bir sözleşmeye dayalı olarak gerçekleşen iradi birleşmelerdir. Kamu düzeni mülahazasıyla kanunen veya kanunun yetki verdiği bir mercii kararıyla gerçekleşen kanuni birleşmeler, TTK’da düzenlenmiş değildir. Ancak, birleşme kavramını düzenleyen TTK madde 136 hükmünden hareketle birleşme;
“Birden çok ticaret şirketinin, malvarlıklarını tasfiye etmeksizin, içlerinden birinin bünyesinde veya yeni kurulan bir şirkette birleşmeleri ve birleşmeye katılan şirketlerin pay sahiplerine belirli bir değiştirme ölçüsüne göre birleşmenin gerçekleştiği şirkette pay sahibi olma imkânının sağlamasıdır.”
Şeklinde tanımlanabilir.
Birleşmede sadece bir “devralan” ve bir veya daha fazla “devrolunan” şirketler bulunur. Devralan ve devrolunan şirketlere birleşmeye katılan şirketler adı verilir. Devralan şirket, birleşme başlamadan önce mevcut olan ve faaliyette bulunan bir şirket olabileceği gibi direkt birleşme için kurulmuş bir şirket de olabilir.
TTK madde 136/1 (a) uyarınca; birleşme, bir şirketin diğer bir şirketi veya şirketleri devralması şeklinde gerçekleşiyorsa bu tür birleşme Ticaret Kanunu tarafından “devralma şeklinde birleşme” diye isimlendirilmiştir. Birleşen şirketlerin tamamı tasfiye sürecine girmeksizin malvarlığı değerlerini yeni kurulan şirketin bünyesinde birleştiriyorsa bu durum TTK madde 136/1 (b) hükmünde “yeni kuruluş şeklinde birleşme” olarak ifade edilmiştir.
Birleşmeyi karakterize eden unsurlar birden fazla ticaret şirketinin mevcut olması, birleşme sürecinin kanuna uygun şekilde gerçekleşmesi, devrolunan şirketin mal varlığının bir bütün halinde devralınması ve devrolunan şirketin tasfiyeye girmeksizin sona ermesi ve ticaret sicilinden silinmesidir. Bu karakteristik unsurları bir arada taşımayan işlem ve süreçler, birleşmeye benzemekle birlikte hukuki anlamda birleşmeden söz edilemez.
Mesela, bir anonim şirketin, diğer bir anonim şirket paylarının tamamını iktisap etmesi halinde birleşme söz konusu değildir. Yine, bir ticaret şirketinin ticari işletmesini aktif ve pasifiyle birlikte başka bir ticaret şirketine nakit karşılığı devretmesi ve sonrasında tasfiye sürecine girip sona ermesi, birleşmeye benzeyen sonuçları içerse bile, hukuki anlamda birleşmeden söz edilemez. Birleşme daha ziyade rekabet gücünün artırılması gibi iktisadi bir amaçla gerçekleştirilir.
Ancak, hangi amaçla gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (RKHK) hükümlerinde birleşme hakkında yer alan sınırlamaya riayet edilmelidir.
Birleşme ve Devralmaya İlişkin Süreç ve İşlem Detayları
Birleşme ve devralma işlemleri, iki veya daha fazla şirketin bir araya gelerek tek bir şirket haline gelmesi ya da bir şirketin diğer bir şirketi satın almasıdır. Bu işlemler, genellikle büyük şirketler tarafından gerçekleştirilir ve finansal piyasalarda önemli hareketliliğe neden olabilir. Birleşme ve devralma süreci, birçok aşamadan oluşur ve çeşitli kurumların onayı gerektirebilir. Şirketlerin birleşme ve devralma işlemlerini gerçekleştirmelerinin nedenleri arasında, büyüme stratejilerini güçlendirmek, maliyetleri azaltmak, rekabet avantajı sağlamak ve pazar paylarını artırmak yer alır.
Aşağıda süreç hakkında kısa bir tablo bulabilirsiniz.
Birleşme ve Devralma Tarafları Kimlerdir?
TTK hükümlerine göre, şirket birleşmeleri tür açısından sınırlamaya tabidir. Bunun anlamı, TTK hükümlerinde birleşebilecek şirket türlerinin belirtilmiş olmasıdır. Buna göre TTK madde 137 uyarınca geçerli birleşmeler şu şekilde gerçekleşebilir:
Sermaye şirketleri; | Şahıs şirketleri; | Kooperatifler; |
a) Sermaye şirketleriyle,
b) Kooperatiflerle ve c) Devralan şirket olmaları şartıyla, kollektif ve komandit şirketlerle, birleşebilirler. |
a) Şahıs şirketleriyle,
b) Devrolunan şirket olmaları şartıyla, sermaye şirketleriyle, c) Devrolunan şirket olmaları şartıyla, kooperatiflerle, birleşebilirler. |
a) Kooperatiflerle,
b) Sermaye şirketleriyle ve c) Devralan şirket olmaları şartıyla, şahıs şirketleriyle, birleşebilirler. |
Birleşme Sözleşmesi
Şirket birleşmeleri mevcut olduğunda hazırlanacak birleşme sözleşmesine ilişkin düzenlemeler TTK madde 145 vd. bulunur. TTK’daki düzenlemeler uyarınca birleşme sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması gerekir. Yazılı olarak hazırlanan bu sözleşme birleşmenin gerçekleştiği şirketlerin yönetim organları tarafından imzalandıktan ve genel kurullar tarafından onaylandıktan sonra birleşme gerçekleşmiş olur.
Birleşme sözleşmesinde bulunması zorunlu olan birtakım unsurlara ilişkin düzenleme TTK madde 146’da yer almaktadır. İlgili düzenleme uyarınca sözleşmede bulunması gereken zorunlu unsurlara örnek olarak birleşmenin gerçekleştiği şirketlerin ticaret unvanları, hukuki statüdeki türleri, şirketlerdeki sınırsız sorumlu ortakların ismi verilebilir.
Birleşme Raporu
Birleşmenin gerçekleşeceği şirketlerde yönetimde görevli organlar birleşme durumu hakkında bir rapor düzenler. Rapor birleşecek şirketler tarafından birlikte hazırlanabileceği gibi ayrı ayrı hazırlanması da mümkündür. Birleşme yeni kuruluş yöntemiyle gerçekleşecekse şirketlerin yönetim kurulları tarafından hazırlanan birleşme raporlarına yeni kurulacak şirketin sözleşmesinin eklenmesi gerekir.
Birleşme Kararı
Şirket yönetim organı birleşme sözleşmesini genel kurula sunar. Birleşmenin gerçekleşebilmesi için genel kurulun bu işleme onay vermesi zorunludur. Kararın alınmasında aranan nisaplara ilişkin ayrıntılar TTK madde 151’de bulunur. Genel kurulda gerekli nisapların sağlanmasının ardından alınan birleşme kararının ardından şirket yönetim organları birleşmenin tescil edilmesi için ticaret siciline başvurur. Bu tescil işleminin gerçekleşmesiyle birlikte devrolunan şirket resmi olarak infisah etmiş olarak kabul edilir.
Ortaklık Payları ve Hakları
TTK birleşme durumunda devrolunan konumundaki şirketteki ortakların bu ortaklık sebebiyle sahip olduğu ortaklık haklarını korumak maksadıyla birtakım düzenlemelere yer vermiştir. Bu düzenlemelere göre devrolunan şirket ortaklarının, şirketteki mevcut ortaklık payları ve bu paylara bağlı haklarına karşılık gelecek değerde, devralan şirket payları ve hakları üzerinde talepte bulunma hakları vardır.
Devrolunan şirket ortaklarına tanınan bu istem hakkı hesaplanırken çeşitli hususlar göz önünde bulundurulur. Dikkate alınacak hususlara örnek olarak birleşmeye katılan şirketlerin malvarlıklarının değerleri, şirket ortaklarının oy haklarının dağılımı verilebilir. Birleşme evresinde devrolunan şirket ortaklarına denkleştirme ödenmesi söz konusu olabilir. Ancak bu durum, devrolunan şirketin ortaklarına ayrılan ortaklık paylarının gerçek değerinin onda birini aşmaması şartına bağlanmıştır. Devrolunan şirkette oydan yoksun payların bulunması da mümkündür.
Bu halde yapılması gereken bu oy hakkından yoksun paya sahip ortaklara aynı değerde, oydan yoksun veya oy hakkını haiz paylar verilmesidir. Devrolunan şirkette paylara bağlanmış olan imtiyazları hakların bulunması söz konusu olabilir. Bu durumda devralan şirketin bu imtiyazlara eş değer olarak kabul edilebilecek haklar veya uygun bir karşılık vermesi gerekir.
Birleşmenin gerçekleştiği şirketler, birleşme için hazırladıkları sözleşmede şirket ortaklarına, devralan şirkete pay ve ortaklık haklarının iktisap edilmesi veya bunların karşılığının ayrılma akçesi olarak verilmesi arasında bir seçim yapma imkanı sunabilirler.
Şirket Birleşme ve Devralmalarına İlişkin Yapılması Gerekli İşlemler
Şirketlerin devralma yoluyla birleşmeyi tercih ettiği durumlarda devralan şirketin sermayesini artırması gerekmektedir. Bunun amacı devrolunan şirket ortaklarının haklarının korunmasını sağlamaktır. Birleşme sözleşmesinin imzalandığı tarih ile bilanço günü arasındaki zaman aralığının 6 (altı) aydan fazla olduğu durumlarda birleşmeye katılan şirketlerin bir ara bilanço çıkarmaları gerekir.
Bu durum yalnızca birleşmeye katılacak şirketlerin mal varlığında büyük değişiklikler yaşandığı durumlarda ara bilanço çıkarılması ihtiyari değil bir zorunluluktur. Çıkarılacak ara bilançoda yalnızca son bilançodaki kabul edilen değerler ticari defterler dikkate alınarak değiştirilir. Ayrıca bir fiziki envanter çıkarılmasına gerek yoktur.
Şirket Birleşme ve Devralmalarının Hukuki Sonuçları
Bir şirketin başka bir şirketi satın alması işleminin geçerlilik kazanması için tescil edilmesi şarttır. Tescil işlemlerinin tamamlanmasının ardından birleşme işlemi hukuki anlamda da geçerli hale gelmiş olur.
Tescil işleminin ardından devrolunan şirketin malvarlığı herhangi bir işleme gerek olmaksızın devralan şirkete geçer. Devri geçen malvarlıklarına aktif ve pasif tüm malvarlıkları dahildir. Devrolunan şirketteki tüm ortaklar tescil ile devralan şirketin ortağı haline gelir. Bu durumla birlikte devrolunan şirket infisah etmiş olur.
Kolaylaştırılmış Birleşme Yöntemi
TTK’da düzenlenen birleşme hükümlerinde yer verilen hazırlanması gereken evraklar ve süreçler dikkate alındığında birleşme sürecinin uzun ve meşakkatli bir süreç olduğu söylenebilir. Burada amaç devrolunan şirketin hissedarlarının özellikle alacaklıların hak kaybına uğramasının önüne geçmektir.
Kanun koyucu alacaklıların haklarını korumak amacıyla bu süreçte dikkat edilmesi gereken hususları ve mutlak suretle hazırlanması gereken evrakları düzenlerken, alacaklıların hak kaybına uğramayacağı durumlarda devralan ve devrolunan şirket açısından kolaylıklar getirmiştir.
TTK madde 155 ve madde 156 altında; sermaye şirketlerinin kolaylaştırılmış şekilde birleşmesinin uygulama alanı ve sağladığı kolaylıklar düzenlenmiştir. Kolaylaştırılmış birleşme, sadece sermaye şirketlerinin birleşmeleri için TTK tarafından tanınmış olan bir kurumdur.
Bu çerçevede TTK, ilgili şartların sağlanması halinde şirket birleşmelerinin daha az prosedürel işleme tabi olduğu birleşme metodu öngörmektedir. Kolaylaştırılmış birleşme yönteminin uygulanması 2 (iki) halde mümkün olmaktadır. Bunlar, devralan sermaye şirketin, devrolunan sermaye şirketin tüm paylarına veya en az %90’ına (yüzde doksan) sahip olması halleridir.
- Buna göre, birinci halde; TTK madde 155/1 uyarında devralan sermaye şirketi devrolunan sermaye şirketinin oy hakkı veren bütün paylarına veya bir şirket ya da bir gerçek kişi veya kanun yahut sözleşme dolayısıyla bağlı bulunan kişi grupları, birleşmeye katılan sermaye şirketlerinin oy hakkı veren tüm paylarına, sahiplerse sermaye şirketleri kolaylaştırılmış yönteme göre birleşebilirler.
- İkinci halde ise; TTK madde 155 kapsamında devralan sermaye şirketi, devrolunan sermaye şirketinin oy hakkı veren paylarının en az %90’ına (yüzde doksan) sahipse, azınlıkta kalan pay sahipleri için; devralan şirkette bu payların denk karşılığı olan paylar verilmesi şirket payları yanında, şirket paylarının gerçek değerinin tam dengi olan nakdî bir karşılık verilmesinin önerilmiş olması ve Birleşme dolayısıyla ek ödeme borcunun veya herhangi bir kişisel edim yükümlülüğünün yahut kişisel sorumluluğun doğmaması, hâlinde birleşme kolaylaştırılmış usulde gerçekleşebilir.
Sonuç
Birleşme işlemine herhangi bir şekilde katılmış bulunanların hukuki sorumlulukla karşı karşıya kalmaması ve/veya birleşmenin iptal davasına konu olmaması, davaya konu olsa bile iptal kararı verilmemesi için birleşmeye ilişkin olarak TTK’da öngörülen usul ve süreçlere hassasiyetle riayet edilmesi ve bu kapsamda uzman kişiler ile sürecin yönetilmesi şirketlerinin menfaatine olacaktır.
Birleşme ve devralma işlemleri, iş dünyasında oldukça sık karşılaşılan ve önemli etkilere sahip olan bir konudur. Şirketler, büyüme hedeflerini gerçekleştirmek, maliyetleri azaltmak, rekabet avantajı sağlamak gibi pek çok nedenle birleşme ve devralma işlemlerine girebilirler. Ancak, bu işlemler, hukuki ve finansal açıdan oldukça karmaşık süreçlerdir ve uzmanlık gerektirirler. Ayrıca, birleşme ve devralma işlemlerinin ekonomik, sosyal ve politik etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, bu konuda karar vermeden önce kapsamlı bir araştırma yapmak ve danışmanlık hizmeti almak, şirketlerin doğru adımlar atmalarına yardımcı olacaktır.
İlginizi Çekebilecek Diğer İçeriklerimiz: