HUKUK & DANIŞMANLIK
Ticari Sır, Bankacılık Sırrı veya Müşteri Sırrı Niteliğindeki Bilgi veya Belgelerin Açıklanması Suçu
Ticari işletmeler, işletme değerlerinin belirlenmesinde ve ekonomik hayatta rekabet gücünün artmasında önem arz eden bilgilerin rakiplerinin eline geçmesini önlemek amacıyla koruma tedbirleri almaktadır. Ancak, alınan koruma tedbirlerinin çoğu zaman yeterli olmaması bu sırların hukuk düzeni tarafından korunmasına sebebiyet vermiştir.[1]
Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki belge ve bilgilerin açıklanması suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ikinci kitabının üçüncü bölümde yer alan topluma karşı suçlar arasında yer alan “Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar” başlığı altında 239. madde de düzenlenmiştir.
Söz konusu madde 4 fıkradan oluşmaktadır. Madde 239/1’de suçu meydana getiren eylemler yer almaktayken, madde 239/2’de ve 239/1’de gösterilen eylemlerin kapsamı genişletilmiştir. Madde 239/3’te suçun nitelikli hali, madde 239/4’te ise bu madde kapsamına giren eylemlerin cebir ve tehdit kullanılarak ortaya çıkması ayrı bir eylem unsurunu oluşturup; ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir.
5237 Sayılı TCK’da düzenlenen bu maddenin ilk üç fıkrası eski Ceza Kanunu olan 765 Sayılı Kanun’da iki farklı hükme karşılık gelirken, dördüncü fıkranın 765 Sayılı Kanun’da karşılığı bulunmamaktadır. Dördüncü fıkra ile yeni bir suç tipi yaratılmıştır. Bu maddede belirtilen suçlarda 5235 Sayılı Kanun’un 11. maddesi gereğince Asliye Ceza Mahkemesi görevlidir.
Suçla Korunan Hukuki Değer
Suçla korunan hukuki değerden ne anlaşılması gerektiği konusunda çeşitli görüşler olmasına rağmen, temelde yapılan tipik fiille ihlal edilen hukuki varlık veya menfaat olarak tanımlanabilir. Suçla korunan hukuki değere suçun hukuki konusu da denir. Buna göre, TCK madde 239’da düzenlenen suçta korunan hukuki değer kişilerin ekonomi ve ticaret alanındaki sır niteliğinde olan bilgilerin ve belgelerin hakkı olmayan kişilerin eline geçmesini ve bu yola haksız rekabetin oluşmasını engellemektir.[2]
Suçun Konusu
Sır, belli kişiler tarafından bilinen, ancak herkes tarafından bilinmesi hakkın sahibi açısından yararlı olmayan veya hakkın sahibi için zarar görme tehlikesi oluşturan konulardır.[3] Kapsamı oldukça geniştir.
Bir şeyin sır olabilmesi için bazı unsurlara sahip olması gerekir. Bunlar; aleni olmaması, yani sadece belli kişiler tarafından bilinmesi, sahibinin iradesiyle gizli tutulması, gizli tutulmasında sahibinin haklı bir menfaatinin bulunması ve son olarak da sır olarak hukuken koruma altına alınacaklar gerçeği yansıtmalıdır.
Sır türlerinden ticari sır, bankacılık sırrı ve müşteri sırrı bu suçun konusunu oluşturmaktadır. [4]
Ticari Sır
Ticari sırrın yasal bir tanımı olmamasından ve her somut olay için değerlendirilme yapıldığından, ticari sırdan ne anlaşılması gerektiği kişiden kişiye değişmektedir. Ancak, ticari sırla ilgili genel bir tanım yapacak olursak; bağımsız ekonomik değere sahip veya iktisadî faaliyetlerde sahibi lehine rekabet avantajı sağlayan, sadece belirli bir çevre tarafından bilinen ve gizli kalmasında sahibinin menfaati olan her türlü bilgi olarak tanımlanabilir.
Ticari sırrın genel tanımını yaparken her türlü bilgi kavramına dikkat etmemiz gerekmektedir. Bu bilgiler olumlu olabileceği gibi terk edilmiş teknik çözümler gibi olumsuz bilgiler de olabilir.
Müşteri listesi gibi bilinmekte olan bilgilerin toplanmasında, düzenlenmesinde, seçilmesinde zaman ve çaba sarf edilmiş olmasından dolayı ticari sır olarak sayılabilmektedir.[5]
Bankacılık Sırrı
Bankacılık sırrı, bankanın kendi tüzel kişiliğine ait, mali durumla ilgili esaslara ilişkin bilgi ve belgeler olarak tanımlanabilir. Bu gibi bilgilerin açıklanması durumunda bankalar arasında haksız rekabete meydana gelecektir. Bir bankanın bütçesi, bankanın tümünde veya şubelerinde bulunan mevduatın toplamı, bankaların bağlantılı bulundukları bazı müşterileri lehine sağladığı özel kâr oranları gibi şeyler bankacılık sırrı olarak kabul edilir.[6]
Müşteri Sırrı
Müşteri sırrı, müşterinin şahsi, iktisadi, mali, nakit ve kredi durumuna ilişkin doğrudan veya dolaylı olarak elde edilmiş olan tüm bilgi, belge ve kayıtlardır. Genellikle, müşteri sırrı kavramı banka müşterileri için kullanılsa da bankanın müşterisi olmayan üçüncü kişiler için de kullanılır.
Örneğin, sözleşme yapılmadan önce verilen bilgiler nedeniyle, henüz bankanın müşterisi olmayan kişilerin bilgileri de müşteri sırrı kapsamındadır.[7]
Fenni Keşif ve Buluşlar
Fennî keşif ve buluşlar, ekonomik bir değere sahip, fen bilimleri yöntemleriyle ortaya çıkan patent verilerek korunan orijinal yeniliklerdir. Ancak, ticari işletme sahibinin veya buluş sahibinin iradesi veya menfaati icabı kamudan gizli tuttuğu fenni keşif ve buluşlar ticari sırrın kapsamında korunur.[8]
Bu yüzden, TCK madde 239/2‘de sayma yöntemiyle açıklanmasına gerek yoktur. Eğer patent alınmışsa bu durumda artık sır olmaktan çıkar ve 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında korunur.[9]
Sınai Uygulamaya İlişkin Bilgiler
Bir sanayicinin kullanmasında ona yarar sağladığı için rakiplerinden gizli her türlü yöntemi içine alan imalat sırları olarak tanımlanabilir.[10]
Bu yöntemin marka veya patente bağlanmış olması önemli olmayıp verim alımını artıran ve kolaylaştıran bir yöntem olması yeterlidir. Buna göre, hammaddenin elde edilmesinden yarı mamul veya mamul hale gelinceye kadar ürünün geçirdiği tüm aşamalar imalat sayılır.[11]
Maddede Düzenlenen Suçlar
Sıfat veya Görevi, Meslek veya Sanatı Gereği Vakıf Olduğu veya Hukuka Aykırı Olarak Elde Ettiği Ticari Sır, Bankacılık Sırrı veya Müşteri Sırrı Niteliğindeki Bilgi veya Belgeleri Yetkisiz Kişilere Verme veya İfşa Etme
Fail
Ceza Hukuku‘nda hukuka aykırı eylemde bulunan kişi, suçun aktif süjesi olarak fail olarak adlandırılır. Eğer kanunda suçun sadece belli nitelikteki kişiler tarafından işlenebileceği belirtilmişse özgü suç söz konusu olmaktadır. Bu durumda, fail herkes değil sadece suçu işleme niteliğine sahip kişilerdir.
TCK madde 239/1’de düzenlenen bu suçta “sıfat veya görev, meslek veya sanatı gereğince vakıf olduğu’’ ifadesinin kullanılmasından bu suçun özgü suç olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, bu suçun faili; sıfatının, görevinin veya meslek veya sanatının gereği sır saklamakla yükümlü olan kişidir. Sır saklama yükümlülüğü bilgi veya belgenin ulaşma anında olmalıdır. Failin görevden ayrıldıktan sonra sırrı vermesi veya ifşa etmesi bu suçun oluşumuna engel olmaz.[12]
TCK madde 239/1’in ikinci cümlesinde ise bu belgelerin hukuka aykırı elde edilmesi durumu düzenlenmiştir. Bu durumda, bahsedilen suç özgü suç olmayıp bu suç herkes tarafından işlenebilmektedir.
Mağdur
Her suçta korunan bir hak sahibi vardır. Suçun işlenmesiyle birlikte hakkı ve menfaati zarar gören gerçek veya tüzel kişiler mağdurdur. Bununla birlikte, ceza normu ihlal edilmesinden dolayı ceza normunu koyan devlet her suçun mağdurudur. TCK madde 239/1’de düzenlenen bu suçun mağduru, ticari sır, bankacılık sırrı, müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin üzerinde hak sahibi olan gerçek veya tüzel kişilerdir.
Fiil
TCK madde 239/1’de düzenlenen bu suçun oluşabilmesi için ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerin, belgelerin yetkisiz kişilere verme veya ifşa etme eylemlerinden en az birini gerçekleşmesi gerekir. Suç oluşturacak eylemler sayı yöntemiyle maddede belirtildiğinden dolayı bu suç bağlı hareketli suçtur.
“Vermek” eylemi failin söz konusu bilgileri üçüncü kişiye ulaştırmak için göndermesini ifade eder. Vermek eyleminin gerçeklemesi için bu bilgilerin üçüncü kişi tarafından öğrenilmiş olmasına gerek olmadığı gibi, verme işlemi herhangi bir şekle tabii değildir. Örneğin, ticari sır niteliğindeki bilgilerin mail atılması fakat henüz üçüncü kişinin bunları okumamış olması durumunda da suç tamamlanmış olur.
“İfşa etmek” eylemi ise yetkisi bulunmayan bir kişiye bu bilginin açıklanmasını ifade eder. İfşa etme eylemiyle meydana gelen suç, neticesiz suç olup açıklama eylemiyle suç meydana gelmiş olur. Neticesiz suçlarda suçun maddi unsurlarından biri olan illiyet bağının ayrıca incelenmesine gerek bulunmamaktadır.[13] Aynı zamanda, bu hareketin yapılmasıyla suçun oluşması bu suçun ani suç olduğunu gösterir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki; sırrın açıklanması sonucunda suçun oluşması için herhangi bir zararın ortaya çıkması aranmadığından burada belirtilen suç tehlike suçudur.[14]
Bu suç ihmali veya icrai hareketlerle işlenebilir.
Yaptırım
Suçun takibi mağdurun şikâyetine bağlanmış olup bu suçun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ve beşbin güne kadar adli para cezasıdır.
Fenni Keşif ve Buluşları veya Sınai Uygulamaya İlişkin Bilgileri Verme veya İfşa Etme
TCK madde 239/2’de fenni keşif ve buluşları veya sınai uygulamaya ilişkin bilgiler hakkında da TCK madde 239/1 hükümlerinin geçerli olacağı ifade edilmiştir. Buna göre, madde 239/1’in sadece yaptırımı değil hükmün tamamı madde 239/2 için geçerlidir.
Fail
Bu fıkrada belirtilen suçun faili de birinci fıkrada belirtildiği gibi herkes değil sıfat veya görev, meslek veya sanatı gereğince vakıf olan kişidir. Aynı şekilde, bu bilgiler hukuka aykırı olarak elde edilmesi durumunda da suç özgü suç olmaktan çıkar ve hukuka aykırı olarak bilgileri elde edip veren veya ifşa eden kişi olur.
Mağdur
Bu suçun mağduru fenni keşif ve buluşlar veya sınai uygulamaya ilişkin bilgiler üzerinde hak sahibi olup; yapılan eylemden dolayı hakkı veya menfaati zarar gören kişidir.
Ceza
Fenni keşif ve buluşların veya sınai uygulamaya ilişkin bilgilerin verilmesi veya ifşa edilmesi durumunda da suçun takibi mağdurun şikâyetine bağlı olup; cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ve beşbin güne kadar adli para cezasıdır.
Cebir veya Tehdit Kullanarak Bir Kimseyi Ticari Sır, Bankacılık Sırrı ve Müşteri Sırrı Niteliği Taşıyan Bilgi veya Belgeleri Açıklamaya Mecbur Bırakma
Fail
Burada belirtilen suç özgü suç olmayıp faili herkes olabilir. Cebir veya tehdit kullanarak söz konusu bilgilerin veya belgelerin açıklanmasına mecbur kıllan kişi faildir.
Mağdur
madde 239/4’de düzenlenen bu durumun mağduru, bilgi veya belgeleri korumakla yükümlü olup; cebir veya tehdide maruz kalarak bu sırları açıklamaya zorlanan kişidir.
Fiil
Cebir belli bir hedefe ulaşmak amacıyla kişi üzerinde fiziki kuvvet kullanarak bir kişinin kendi iradesinin oluşmasını engellemek ya da iradesine aykırı davranmasını sağlama ifade ederken tehdit ise bir kişinin arzularını yapmaması durumunda bir kötülük icra edeceğini muhatabına bildirerek onun iradesinin sakatlanmasını ifade eder.[15]
Bu fıkradaki suçun oluşabilmesi için gerekli olan fiil ise bir kimseye karşı cebir veya tehdit kullanarak o kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgelerin açıklamaya mecbur kılmaktır.
Ceza
Cebir veya tehdit yoluyla bu suçun işlenmesini mecbur kılan kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Cezayı Artıcı Nedenler
TCK madde 239/3’e göre, aynı maddenin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen sırların Türkiye’de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklanması durumunda faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılır. Burada önemli olan şey, bilgi veya belgelerin ifşa edildiği veya verildiği kişilerin hem Türkiye’de oturmaması hem de yabancı olması gerekmektedir.[16]
Bu kişiler gerçek veya tüzel kişiler olabilir. Aynı zamanda, Türkiye’de oturmayan yabancıların memurlarına yani o kişilerin hesabına çalışan temsilcilerine, elamanlarına yapılan açıklamalar da bu kapsama dâhildir. Memur olarak nitelendirilen kişilerin örneğin, Türkiye’deki şubede çalışan görevlilerin yurt dışında oturma şartı aranmamaktadır.[17]
Suçun Manevi Unsuru
TCK 239. maddede tanımlanan suçlar kastla işlenebilir. Burada aranan kast genel kast olup özel kasttın incelenmesine gerek yoktur. Yani, failin hangi amaçla suçu işlediğinin önemi bulunmamaktadır. Kanunda suçun taksirle işlenebileceği öngörülmediğinden, suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir.
Suçun Özel Görünüş Biçimleri
Teşebbüs
TCK 35. maddesinde Ceza Hukuku’nun genel hükümlerinin konusundan biri olan teşebbüs düzenlenmiştir.
TCK madde 35/1’de teşebbüs ‘’Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.’’ şeklinde ifade edilmiştir.
TCK madde 35/2 ‘de teşebbüs durumunda cezalarda indirim uygulanacağı şöyle ifade edilmiştir.
‘’Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.’’
TCK madde 239’da bahsedilen suçlar için de teşebbüs mümkün olup teşebbüs durumunda verilecek ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilecektir.
İştirak
İştirak konusu TCK (madde 37-40) maddelerinde düzenlenmiştir. İştirak şekillerinden faillik 37. maddede, azmettirme 38. maddede ve yardım etme ise 39. maddede düzenlenmiştir.
Faillik TCK madde 37’de, tek başına faillik, müşterek faillik ve dolaylı faillik olmak üzere üç farklı şekilde düzenlenmiştir.
Tek başına faillikte suçun unsurlarını tek bir kişi gerçekleştirmektedir. Müşterek fail olunabilmesi için kişilerin suçun icrasında doğrudan doğruya etkili olan hareketleri birlikte gerçekleştirmeleri gerekir. Dolaylı fail de ise kişinin suçu doğrudan kendisi işlemeyip başka birini araç olarak kullanarak suç işlemesi söz konusudur.
Azmettirme, TCK madde 38’de düzenlenmiş olup; önceden suç işleme niyeti bulunmayan birinin iradesi üzerinde etkili olarak ona suç işleme kararı verdirtme durumudur.
Yardım etme, TCK madde 39’da düzenlenmiştir. Bu maddeye göre;
- Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
- Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
- Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak.
Eylemleri yardımda bulunma kapsamındadır.
TCK madde 40/2’de ise; özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabileceği. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulacağı düzenlenmiştir. Buna göre, TCK madde 239’da düzenlenmiş olan suçlar bakımından da iştiraka ilişkin genel hükümler uygulanır
Ancak, burada madde 239/1’de ilk cümle ile düzenlenen suçun özgü suç olduğunu ve iştirak bakımından da özgü suçlarda iştirak hükümlerinin uygulanacağını unutmamamak gerekir. Özgü suçlarda iştirak eden kişiler azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.[18]
İçtima
TCK madde 239’da özel bir içtima kuralı düzenlenmediğinden dolayı suçların içtimasında genel hükümlerden TCK (madde 42-44) uygulanır.[19]
Bu suç, TCK madde 43/3’te belirtilen zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayacağı durumlar arasında yer almamaktadır. Bu nedenle, bu suçun TCK madde 43’te düzenlenen zincirleme suç şeklinde de işlenmesi mümkündür.
Kovuşturma
Maddenin 1. fıkrasında ve bu fıkraya gönderme yapılan 2. fıkrasında belirtilen suçların soruşturulması ve kovuşturulması suçtan zarar görenin şikâyetine bağlıdır. Maddenin 3 ve 4. fıkralarında belirtilen suçların sokuşturulması ve kovuşturulması için şikâyet aranmamakta, re’sen yapılmaktadır.
Dava Zaman Aşımı
- TCK madde 66/1-d ‘ye göre, beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektirecek suçlarda onbeş yıl geçmesiyle kamu davası düşer.
- TCK madde 66/1-e’ye göre, beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektirecek suçlarda sekiz yıl geçmesiyle kamu davası düşer.
- TCK madde 239’nın; 1, 2 ve 3. fıkralarında düzenlenmiş olan suçlara verilecek olan ceza beş yıldan az ve adli para cezasını gerektirecek suç olduğundan dolayı dava zamanaşımı TCK madde 66/1-e gereğince sekiz yıldır.
- Madde 239/4’te düzenlen suçun yaptırımı ise üç yılla yedi yıl arasında hapis cezası olduğundan dolayı TCK madde 66/1-d gereğince dava zaman aşımı on beş yıldır.
Kaynkaça & Referans
- [1] ÇİFTCİOĞLU, Cengiz Topel, TİCARİ SIR, BANKACILIK SIRRI VEYA MÜŞTERİ SIRRININ AÇIKLANMASI SUÇU (TCK m. 239), İstanbul Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul, 2017.
- [2] PARLAR Ali, HATİPOĞLU Muzaffer, 5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU YORUMU, Yayın Matbaacılık, Ankara, 2007, s. 1686
- [3] PARLAR Ali, HATİPOĞLU Muzaffer, s. 1687.
- [4] KURT Selin, TİCARİ SIR, BANKACILIK SIRRI VEYA MÜŞTERİ SIRRI NİTELİĞİNDEKİ BİLGİ VEYA BELGELERİN AÇIKLANMASI SUÇU, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2019.
- [5] SULU Muhammed, TİCARÎ SIRLARIN KORUNMASI, T.C. Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2015.
- [6] BAŞEL Burak, BANKACILIK SIRRININ AÇIKLANMASI SUÇU, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2018.
- [7] KAYA İlknur, BANKA HUKUKUNDA MÜŞTERİ SIRRINI SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ (FRANSIZ İSVİÇRE VE TÜRK HUKUKUNDA), Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Eskişehir, 2019.
- [8] İstanbul Barosu Dergisi, <www.istanbulbarosu.org.tr>, 17.02.2023.
- [9] BOSTANCI BOZBAYINDIR Gülşah vd. , ÖZEL CEZA HUKUKU EKONOMİ, SANAYİ VE TİCARETE İLİŞKİN SUÇLAR-BİLİŞİM ALANINDAKİ SUÇLAR, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2021.
- [10] PARLAR Ali, HATİPOĞLU Muzaffer, s. 1687.
- [11] İstanbul Barosu Dergisi, <www.istanbulbarosu.org.tr>, 17.02.2023
- [12] TEKŞEN, Mustafa Gökhan, TİCARİ SIR, BANKACILIK SIRRI VEYA MÜŞTERİ SIRRI NİTELİĞİNDEKİ BİLGİ VEYA BELGELERİN AÇIKLANMASI SUÇU (TCK MADDE 239), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2012.
- [13] ARSLAN Çetin , ÖZDEMIR Didar TİCARİ SIRLARIN CEZA HUKUKU TARAFINDAN KORUNMASI, INTERNATIONAL CONFERENCE ON EURASIAN ECONOMIES 2017, Hacettepe Üniversitesi, s. 125-131.
- [14] TEKŞEN, Mustafa Gökhan.
- [15] ÇİFTCİOĞLU, Cengiz Topel.
- [16] AYDEMİR Cihan, TİCARİ SIR, BANKACILIK SIRRI VEYA MÜŞTERİ SIRRI NİTELİĞİNDEKİBİLGİ VEYA BELGELERİN AÇIKLANMASI , Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2017
- [17] PARLAR Ali, HATİPOĞLU Muzaffer, sf. 1689.
- [18] ÖZTÜRK, Sezin, ‘’TİCARİ SIR, BANKACILIK SIRRI VEYA MÜŞTERİ SIRRI NİTELİĞİNDEKİ BİLGİ VEYA BELGELERİN AÇIKLANMASI SUÇU (TCK M. 239)‘’, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2009
- [19] PARLAR Ali, HATİPOĞLU Muzaffer s. 1689 ve ÖZTÜRK Sezin.